Bedel

Tayyip Erdogan, yaklasik alti ay kadar önce NATO'nun Libya'ya müdahalesi söz konusu olunca, "NATO'nun Libya'da ne isi var?" diyerek tepki göstermisti. Ayni Tayyip Erdogan daha sonra NATO'nun Libya'ya saldirisini desteklemek bir yana, saldirganlarin emrinde görev yapmak üzere TSK'nin Deniz ve Hava kuvvetlerinden birlikleri bu ülkeye gönderdi. Ve Tayyip Erdogan, yakasina bilmem ne nisani takan Kaddafi'ye "Ülkeni terk et!" çagrilari yapmaya basladi.
Alti ay, bir yil içinde birbirinin tam ziddi iki tavir. Bunun bir açiklamasi olmali.
 SURIYE
Tayyip Erdogan, Libya'ya iliskin politikasinin aynisini Suriye iliskilerinde de sergiledi. Bir yil önce Åzam'a giden Tayyip Erdogan, bir gün içinde tam 51 anlasma imzaladi. Iki ülkenin Hükümetleri ortak kabine toplantisi gerçeklestirdi. Tek devlet, tek Hükümetmis gibi…
Bu ziyaret sonrasinda, iki ülke arasinda vize uygulamasi kaldirildi. Avrupa Birligi'nin "Åzengen" vizesine nispet, Türkiye ile Bölge ülkeleri arasinda "Åzamgen" vizesinden söz etmek, o günlerin en hosa giden sohbet konusu idi.
Bütün bunlari yapan Tayyip Erdogan simdi Suriye'de yasanan iç çatismalarda açikça taraf olmus durumda. AKP yetkilileri Åzam'dan, "gerekli reformlari hizla yapmasini" istiyorlar. Aksi takdirde "Uluslararasi Toplumun ikinci seçenegi devreye girermis ve Türkiye de Uluslararasi Toplum ile birlikte hareket edermis!"
Gene bir yil içinde birbirinin tam ziddi olan iki politika. Evet, bu tutumun bir açiklamasi olmali…
 "GÖREV" ALANIN KONUMU
Iktidarlarin, varliklarini borçlu olduklari "güç odagi" karsisinda "boynu egik" olmasi bir genel kuraldir.
Eger bir ülkede iktidari belirleyen o ülkenin halki ise, politikayi belirleyen de halktir ve iktidar o politikanin uygulayicisidir. Iktidarlarin bu durumda, halk karsisinda "boynu egiktir" ve böyle olmasi utanilacak bir durum degildir, normaldir.
AKP ise iktidarini ABD'ye borçludur. Amerika'nin, Tayyip Erdogan'in Basbakanligina daha 1990'larin ortalarinda karar verdigi belgelidir. Gene Tayyip Erdogan bilindigi üzere Amerika'nin Büyük Ortadogu Projesinde "görevli" oldugunu, "görev aldigini" kendi agzi ile defalarca itiraf etmistir.
Bu konumda olan bir iktidar sahibinin ABD çikarlari ve istekleri dogrultusunda çok kisa süre içinde politika degistirmesi, birbirinin tam ziddi tavirlar içine girmesi anlasilir. Yani biraz evvel yaptigimiz açiklama noktasindan ele alirsak, AKP'nin, ABD karsisinda "boynu egiktir". Ama burada, AKP iktidarinin söz konusu tavrinin baska bir açidan açiklamasi üzerinde durmak istiyoruz.
TÜKETEREK BÜYÜME!
AKP'nin iktidara geldigi 2002 yilinda Türkiye'nin iç ve dis borcu toplam olarak 230 milyar dolar kadardi. Dokuz yilin sonunda bu rakam bugün 600 milyar dolara çikmistir.
Bu rakam AKP iktidari döneminde her yil ekonomiye disaridan 40 milyar Dolarin girdigi anlamina gelir.
Ekonominin çarki bu parayla döndü geçen seneler içinde.
1 Temmuz tarihli gazeteler Türkiye ekonominsin 2011'in ilk çeyreginde yüzde 11 ile dünyada en fazla büyüyen ekonomi oldugunu ballandira ballandira yazdilar.
Haberi okuyorsunuz, altinda büyümenin iç tüketimin artmasindan kaynaklandigini yaziyorlar. Yatirim yaparak, üreterek degil; tüketerek büyüyen bir ekonomi!
Iste bu garabeti mümkün kilan, disaridan ekonomiye giren sicak paradir, borçtur.
Ve kritik soru sudur:
Tam dokuz yildir Türkiye ekonomisine disaridan para akitanlar bunu neden yaptilar? Neyin karsiliginda bu sahte büyüme mümkün oldu?
Cevap, AKP Iktidarinin Libya ve Suriye politikalarindadir.
Türkiye ekonomisi, dokuz yildir akitilan paranin sonucunda bugün eroine bagimliligi ölümcül seviyeye gelmis hasta gibidir.
Sicak para veya borç musluklari kesildigi an kriz kaçinilmazdir. Öte yandan gelen her borç ekonomiyi daha agir hasta yapmaktadir.
Eroinman eroin bulmak için her seyi yapar. Eroini bulamamak bu durumdaki hasta için dayanilmaz bir iskencedir.
Türkiye ekonomisi ise bütün saglikli yanlari yok edildigi için sicak paraya ve disaridan borç olarak gelecek yeni paralara, eroinmanin eroine muhtaç oldugu kadar muhtaçtir.
Bundan dolayi AKP iktidari borç veren ve sicak parayi kontrol eden ülkeler karsisinda çaresizdir ve boynu egiktir.
Göz göre göre Suriye ve Iran'la savasa sürükleme, aleni bir sekilde ABD'nin askeri olmaya soyunma, baska türlü mümkün olamaz. Bati emperyalizmi, AKP iktidarina verdigi paranin karsiligini almaktadir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol