Tarih Bilincinde Buluşanlar Derneği’nin tanıtım toplantısında konuşan Hüseyin Bayol; “Derneğimiz 13 Kasım 2006 tarihinde değerli hocamız Hasan Konuk Başkanlığında kurulmuştur. Şube sayısını sürekli arttıran ve her gün biraz daha büyüyerek değerlerimizin unutulmaması konusunda bir tarih şuurunun var olması için çağını anlamaya gayret gösteren, geçmişiyle kucaklaşmasını bilen, doğruları cesurca haykıran, sükûtun erdem olduğu yerde sessiz bir çığlık olan bir kitle ve onu temsil eden bir kuruluşuz.
Bu kuruluşumuza ilk günden itibaren büyük emek veren çok değerli hocalarımız; Prof. Dr. Cahit Baltacı, Prof. Dr. Mehmet Çelik, Prof. Dr. Mustafa Şentop ve Prof. Dr. İdris Bal bu yükün altına ilk girenler olup, yurt sathında ve birçok dış ülkelerde konferanslar vermeye başladılar. Plan ve projelerimizde doğru insan ve doğru bilgi yöntemleriyle yolumuza devam etmekteyiz. Çalışkan ve alanında birikimli bilgelerle misyonumuzu gerçekleştireceğimize de inanmaktayız” dedi.
Bayol konuşmasında şunları kaydetti;
“Derneğimizin çıkardığı Tarih Bilinci Tarih ve Kültür Dergisi 13-14 üncü Ortadoğu Özel sayısında "ülkesel sınırlar"ın doğal olmadığı gibi kalıcı da olmadığı belirtilmişti. Bugün Türkiye'deki, Ortadoğu'daki tek sorun: Hakikat sorunudur. Sorun, yazı yazanların anlayışlarıyla, egemen güçlerin gücüyle, hakikat uyum sağlamadığı sürece bu topraklarda sorun yaşanmaya devam edecektir. Muhtelif konulara yer veren Tarih Bilinci Dergisi 15-16. Özel sayısında da "Nasıl Bir Anayasa" istiyoruz konusu işlenerek TBMM Başkanı ve Başkan Vekillerine, Anayasa Komisyonu üyelerine, Uzlaşma Komisyonu üyelerine dağıtan ilk sivil toplum kuruluşu olmuştur.
Balkan facialarının 100. Yılı olması dolayısıyla, Dünü ve Bugünü ile Balkanlar adlı 17-18 inci özel sayısı hazırlanmıştır. Dergimiz incelendiğinde görülecektir ki, teknik bilgilerle sarmalanmış kronolojik bilgileri aktarmak olmayıp, hedefimiz tarihin perde arkasını aralamaktır. Tarihten ders çıkararak, yapılan hatalara tekrar düşmemektir.
Değerli misafirlerimiz! Tarih milletlerin hafızasıdır. Hafızasını kaybeden milletler; dostlarını düşmanlarını ayırt edemezler, geleceklerini de planlayamazlar. Hafıza kaybı vizyonun yok olması demektir. Tarih şuuru ise, geçmiş, hal ve gelecek arasında bağ kurabilme olayıdır. Onun içindir ki tarihe geçmişin ilmi demek yetersiz olup, onun içinde geçmiş, hal ve gelecek saklıdır. Yöneticilerin de ve aydınların da bu vizyonu yakalayabilmelerinin birinci şartı, tarih bilincine sahip olmalarıdır. Önümüzdeki yerel seçimler sebebi ile, buradan Tekirdağ'ın yerel yönetimlerdeki tarih bilincine gelmek istiyorum. Halkımızdaki genel kanaat; Tekirdağ yerel yönetimler bakımından en şanssız ve şehircilik bakımından en geri kalmış, şehirleşememiş bir ilimizdir. Konum olarak belki de dünyanın en güzel yeri. Hızlı sanayileşen ve en fazla göç alan ilimizde Nazım İmar Planları ve Uygulama İmar Planlarının 50 yıl, 100 yıl ileriyi göremeyen yöneticilerin, günlük düşünmeleri veya kişiye özel planlarla çarpık bir yapılaşma, düzensiz cadde ve sokaklar, trafik kaosu, su ve hava kirliliği, yeşil alanlardan yoksunluk, spor ve kültürel alanlara hasret bir gençlik...
Neticede kontrolsüz büyüyen ilimizi çıkmaza sokmuşlardır. İmar Planlarının yapımı 1985 de Belediyelere bırakılması, bundan sonraki Belediye Başkanları ve meclisleri mevcut belediye dahil büyük sorumluluk altındadırlar. Şekli ve sebebi ne olursa olsun, gelecekteki nesillerimiz kendilerini iyi dualarla anmayacaklardır.
Belediye Başkanları; İmar, Su ve Kanalizasyon, Ulaşım gibi Kentsel Altyapı hizmetlerinin dışındaki görevlerinin üzerinde durmamaktadırlar. Halbuki Avrupa Kentsel Şartı'nda ideal Kent tanımı şöyledir: Kentli haklarını koruyarak; en iyi yaşam koşullarını sağlayarak; halkına iyi bir yaşam biçimi sunarak; değerini orada yaşayan, ziyaret eden, çalışan ve ticaret yapan, eğlence, kültür ve bilgiyi orada arayan ve eğitim görenlerden alarak; birçok sektör aktiviteyi bir arada uyum içinde barındıran yaşam yeridir.
Bundan da anlaşılıyor ki, artık klasik belediyecilik anlayışının en üst düzeyde uygulanmış olması bile yetersiz olup, hızlı bir değişimin yaşandığı zamanımızda, yeni bir belediyecilik anlayışını getirmenin zamanı gelmiştir, Bunun için de; Belediye başkan ve meclis üyelerinin bilgili ve kültür seviyesi yüksek, anlaşılabilir, rasyonel, toplumun kültür ve değerleriyle uyumlu, gerçekleştirilebilir bir şehir vizyonuna sahip olmalıdırlar. Hızla büyüyen şehrimizde farklı etnik, bölgesel ve kültürel toplulukların da bütünleşmelerini sağlamak da belediyelerin görevleri arasındadır
Dünyada hızlı bir değişimin ve dönüşümün yaşandığı, çağımızda siyasetin yeniden yapılandırıldığı, ekonomide değişimlerin yaşandığı, ulusal sınırları aşan, devletlerden daha etkili ve daha güçlü hale gelmeye başlayan işbirliklerinin oluşturulduğu, teknolojide baş döndürücü gelişmelerin olduğu görülmektedir. Gelişmiş ülkelerde kalkınma anlayışı, ulusal kalkınmadan yerel kalkınmaya doğru dönüşüm yaşanmaktadır. Bu küresel değişimlere ayak uydurabilen, başarının temel aktörleri arasında yer alan yerel yönetimlerin başarısı bölgesel başarıyı, bölgesel başarı da ulusal başarıyı oluşturmaktadır,
Önümüzdeki yerel seçimler sebebi ile dileğimiz odur ki;
Yerel yöneticilik vizyonu, şehir bilinci olmayan, çağdaş yerel yöneticiliği bilmeyenlere görev verilmemelidir.
Yerel yönetici halkın yaşam kalitesini yükselterek sürdürülebilir olabilmesi için yerel ekonomik gelişmeyi sağlayabilecek bilgi ve birikime sahip olmalıdır.
Yerel yöneticilerin yöresinin sosyolojik yapısını ve toplumsal değerlerini iyi bilmeleri, hedef vatandaş kitlesini iyi tanımaları gerekmektedir.
Yerel yöneticilerin halkla etkili bir iletişim kurabilmeleri, halkın gönlünde yer almaları ve olumlu işlerin başarılacağına dair kendilerine güven duyulmalıdır.
Yerel kalkınmanın güçlenmesi için, meslek teşekkülleri, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ile sağlıklı şekilde çalışabilecek kişiler olmalıdırlar.
Yerel yönetimlerde görev alacak kişilerin, sadece gerçek yolsuzluklardan değil, kendilerini yolsuzluk şüphelerinden de koruyabilen, güven duyulan kişiler olmalıdırlar.
Milletvekilleri, il yönetimleri ve ilçe teşkilatları istikrarlı bir şekilde, birlik ve beraberlik içinde, uyumlu çalışmaları, halkla kaynaşarak ve halkla halk olarak projelerini iyi anlatmaları mutlak başarıyı getirecektir.
Ana hatlarıyla belirtmeye çalıştığım ve daha da uzatabileceğimiz yerel yöneticiler ile ilgili söylediklerimin tek sebebi Tekirdağ'a faydalı olabilecek, iyi hizmet verebilecek, Tekirdağ sevdalısı yerel yöneticiler istemektir.
Bizler de Tarih Bilincinde Buluşanlar Demeği olarak; Sayın millet vekillerimiz ve sayın il başkanımız biz sizlerin yanındayız, bize olan desteğiniz sizlerin başarısı olacaktır. Derneğimiz; yetişmiş, bilgili, kültür seviyesi yüksek, vizyon sahibi, ufku geniş, yerel yöneticiliği çok iyi bilen, azimli, halkla halk olabilen, doğal olan, halkla bütünleşebilecek ve topluma örnek olabilecek kişilerden oluşmaktadır. Yerel yönetim kadrolarına talip olacak arkadaşlarımızla, Tekirdağ'a ve insanımıza en iyi hizmeti verebilmek için mutlak başarı için çalışmalarımızı sürdürmekteyiz.
İçinde bulunmak istediğimiz yerelde, nitelikli ve liyakatli arkadaşlarımızla siyasetin kalitesini ne kadar yükseltebilirsek ülkemiz de o kadar gelişecektir.
Güzel insanların olduğu yerde etkin ve verimli hizmet vardır, kalite vardır, sevgi ve saygı vardır. Ve işte güzel insanların bir araya geldiği bir toplulukta, bütün güzellikler vardır. Ve biz şuna inanıyoruz ki; siyaset yerelde başlar. Kalkınma da yerelde başlar. O halde sivil toplum kuruluşlarının sesine de kulak verilmelidir.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol