Başkan Aygün, sağlık sektörünü eleştirdi

Lüleburgaz Devlet Hastanesi’nde karşılaştığı aksaklığa dair ifadelerini dile getiren Zafer Partisi İl Başkanı Hakan Aygün, “Değerli basın mensupları bugün konumuz Kırklareli‘nin Sağlık Sisteminin sorunları; İl genelinde bitmek bilmeyen sağlık hizmetinin sorunları ve çalışanların yaşamış olduğu sıkıntılarından bahsetmek istiyorum.
İlk önce Zafer Partisi İl Başkanı Hakan Aygün olarak geçtiğimiz günlerde kendi halamın yaşamış olduğu bir sıkıntı ile acı bir şekilde Kırklareli’nin sağlık sistemi ile yüzleşmek durumunda kaldım. Lüleburgaz Devlet Hastanesi acil servisine evde düşme tanısı ile müracaat ettik ve hikayemiz başladı ilk olarak yapılan tetkikler sonrası kırık veya çıkık olmadığı söylenerek eve gönderildik. Fakat geçmek bilmeyen ağrı ve sancılar sonrası hastamızla ortopedi polikliniğe müracaat ettik. Muayene esnasında hastamızın sol kalça ve sol omuzda kırık olduğu ortaya çıktı. Daha sonrasında gelişen olaylar ameliyat kararı alınması ameliyatın yapılamaması sevk süreçleri ve de yaşamış olduğumuz sıkıntılar beni bu konuya eğilmeye itti acaba bizim yaşadığımız şeyleri bütün hemşerilerimiz yaşıyor mu idi yoksa bu bize has bir talihsizlikten mi ibaretti. Yapmış olduğumuz araştırmalar ve görüşmeler neticesinde Kırklareli’nde sağlık sisteminin üzülerek çökmüş olduğunu fark ettik” sözlerini ifade etti.
Sağlık alanında aksaklık ve eksikliklerin olduğuna kanaat getirdiğini ifade eden Başkan Aygün açıklamasında şu sözleri ifade etti;
“Hastanelerde çoğu uzmanlık branşlarda doktor yoktu. Uzman olsa dahi hastaneler yetersizdi yoğun bakımlar yetersizdi. Birçok ameliyat yapılamıyordu. Bu sebeple birçok hastanın il içi veyahut il dışı ‘özel hastaneler başta olmak üzere’ hastanelere sevk edildiklerini. 112’nin büyük mesaisini buna harcandığını öğrendik ya da bizim hastamızda olduğu gibi bu sevk çabalarının sonuçsuz kaldığını hasta ve yakınlarının kendi sorunlarını kendi maddi olanakları ile çözmeye çalıştıklarını gördük.
Bu manada Trakya insanına adeta bir üvey evlat muamelesi yapıldığını tespit ettik.
Hastalar doktor ebe hemşire sağlık çalışanlarının yokluğundan bahsederken çalışanlar ise yaşadıkları mağduriyetlerini dile getirmeye başladılar çalışanların şikayet ettiği belli başlı konuları sıralamak gerekirse
Memur Sen ve Hakem Kurulunun hüsranla biten enflasyon ve Merkez bankasının verilerine bakmadan çalışanları mağdur eden 2024 ve 2025 yılı maaş zamları moral ve motivasyonunu düşürmüştür. Sağlık çalışanlarının%2 sendika barajı ile örgütlenme hakkı ellerinden alınmıştır. 3 ayda bir verilen toplu sözleşme ödeneği ile sarı sendikaya üye olmaya zorlanmıştır.
Sözleşmeli Yöneticilerin ehliyet ve liyakatten uzak kişilerden seçilerek Ak Parti ve iktidarın sendikası Memur Sene bağlı Sağlık Sen üye olmaları yeterlidir. Sözleşmeli yönetici olarak liyakat ilkesine uyulmadan, kurumların başına getirilen iş bilmez idareciler adam kayırarak torpil ile günü kurtarma peşindedirler. Personele günaydın demeyen kapalı kapılar ardında kameralardan personelin ne yaptığını takip eden mevzuat, personel işleri, nöbet puantaj hesaplamaları, hemşirelik görev ve sorumluluğunu bilmeyen, makam koltuğunu korumak için sağlık çalışanlarına nöbet parasını mali dengeler diyerek ödemeyen; sırf makamını kaybetmemek için kurumların bütçesinden milyonları harcarken sorun yok. Çalışana geldiğinde bütçede para yok öyle mi?
Bir tarafta personel eksikliğine bağlı olarak 60 ile 80 saat fazla mesai yaparak evin yolunu unutan hemşireler varken; diğer taraftan 5-10 yıldır Ağız ve Diş Sağlığı Merkezleri ve İlçe Sağlık Müdürlüklerinde geçici görevle çalışan torpilli sağlık sen üyesi hemşirelerin olduğunu üzülerek söylemek isterim.  Buradan size şunu sormak isterim geçici görevli torpilli personel ne zaman kadrosunun olduğu kurumlara geri dönecekler?
Sürekli İşçi adı altında Ak Parti tarafından kurumlara yerleştirilen veri girişi, temizlik, klinik yardımcısı, özel güvenlik personellerin Devlet Memurlarından daha fazla ücret almaktadırlar. Bu personeller arkalarında siyasi iktidarın olduğunu söyleyerek görevi olduğu halde iş yapmayarak kurumların işleyişini sekteye uğratmaktadırlar. Devlet Memurları ve işçiler arasında adam kayırma yüzünden kurumlarda huzursuzluklar baş göstermektedir.
112 Acil Sağlık Hizmetlerinde acil dışında dolmuş, otobüs, taksi hizmeti verilmektedir. Bir kesim tarafından acil sağlık hizmetlerinin istismar edilmesine itiraz eden sağlık çalışanları hasta ve yakınları tarafından darp edilmektedir.
Sonuç olarak bu ülkenin hasta ve çalışanları iş bilmezler tarafından mağdur edilmektedir. Suriyeli hasta ve yakınlarından sağlık ve eczane hizmetlerinden ücretsiz faydalanırken bizim vatandaşımız katılım payı ödemeye mahkum edilmiştir. Sağlık çalışanları kendi halkımıza hizmet vermek yerine milyonlarca Suriyeli ve başka uyruktan insana hizmet vermekten yorgun ve bitap düşmüştür. Bizim sağlık çalışanlarına çok ihtiyacımız var eğitim bilgi tecrübeleri ile tüm dünya tarafından saygı duyulan insanları şiddet işi yükü ve mobbing ile yıldırarak ülkemizden kaçırmayalım. Hem vatandaşlarımızdan hem de sağlık çalışanlarından karşılıklı sağduyu bekliyoruz. Şunu biliniz ki sorunlarınızı dile getirmeye devam edeceğim.” (T.Ö.Tamtürk)