Baris mi kaos mu?

Türkiye 19 Ekim tarihinden itibaren Kandil'den gelen sekiz PKK'li ile Mahmur kampindan gelen 26 mülteciyi konusuyor. Içisleri Bakani Atalay, 'PKK'lilarin açilim projelerinin bir parçasi olarak geldiklerini' söylüyor.Kisacasi, AKP'nin dogrudan dogruya sorumlu oldugu, daha dogrusu ilerlemesinde rol üstlendigi bir sürecin yeni bir asamasi ile karsi karsiyayiz.

Önce ne olup bittigine bakalim:

PKK'lilar, AKP'lilerin ve iktidar yandasi basinin söyledigi üzere "teslim olmaya" degil, kendi ifadeleriyle söyleyecek olursak, "Sayin Öcalan'in istegi (talimati) üzerine baris sürecine katkida bulunmak üzere" geldiler.Gerilla kiyafetli PKK'lilar, bütün söz ve hareketleri ile silahli bir iradenin parçasi olduklarini israrla ifade ettiler.

PKK'li grup, baris için Türkiye'nin adim atmasini istedikleri sekiz kosulu içeren bir mektubu açikladi. PKK'lilardan Hamiyet Dinçer, "Savasa da barisa da variz" dedi. Alelacele Habur kapisina tasinan Mahkeme, devlete karsi savasan silahli bir örgütün üyesi oldugunu döne döne ve israrla söyleyen PKK'lilari serbest birakmak için elinden geleni yapti.Isi kitabina uydurmak için söylenenler zapta geçirilmedi. Israrla "pisman olmadiklarini söyledikleri halde gelenler, "Etkin pismanligi" düzenleyen ceza yasasi maddesine göre yedi dakika tutan sorgularin ardindan serbest birakildilar.

NE YAPMAK LAZIM

            Yanlis anlasilmasin. "Dagdan inen PKK'lilar niçin birakildi, cezalandirilsin" demiyoruz. Tam tersine Kandil'de ve Türkiye'nin daglarindaki toplam besbin, altibin PKK'linin silahlarini birakmasi ve toplumumuzun bir parçasi olarak normal yasamlarina dönmesi, istiyorlarsa yasalar çerçevesinde siyaset yapmalarina kimsenin bir diyecegi olamaz, olmamalidir.Ama simdi gerçeklesen bu degildir. Gerek gelen PKK'lilar ve gerekse PKK'nin yöneticileri, çesitli vesilelerle taleplerini dillendiriyorlar. Bütün bu talepleri, 'Türkiye'nin etnik temelde yeniden yapilandirilmasi' olarak özetleyebiliriz.

Türkiye'nin, Kurtulus Savasi ve Cumhuriyet Devrimi ile esaslari belirlenen ulusal devlet yapisini terk etmesi; PKK'ya göre etnik temelde, ABD ve AB ile AKP'ye göre ise etnik farkliliklar ile inanç farkliliklari temelinde yeniden örgütlenmesi olacak mi olmayacak mi?   Bütün mesele budur.Kimse kendini aldatmasin! Habur'dan giris yapanlar toplumumuzun bir parçasi olarak hayatlarini sürdürmek için gelmediler. Türkiye'nin etnik temelde yeniden yapilandirilmasi yolunda kendilerine verilen görevi yerine getirmek için geldiler.

 YALAN VE GERÇEK

Ama milletin gözüne baka baka yalan söylenmektedir.Teslim olan yok. Silah birakan yok. Tam tersine elinde silah, her zamankinden daha avantajli bir konuma gelen bir silahli gücün; bu durumdan yararlanarak Türkiye Cumhuriyeti'nin önüne kendi taleplerini koymasi söz konusudur.

AKP ise devleti ve yasalari ayaklar altina alarak "açilim" sovuna devam etmektedir.Bir Içisleri Bakani düsünün ki, daha PKK'li grup Türkiye'ye gelmeden "merak etmeyin hepsi birakilacak" sözünü verebilmektedir.

Içisleri Bakani kendini, mahkemelerin yerine koymakta ve yasalarin üzerine çikarmaktadir.Elbette TBMM, yeni bir yasal düzenleme yapabilir ve dagdan inen herkesin evine dönebilmesini mümkün kilabilir.

Ama bu konuda hiçbir sey yapilmadan ve terörle mücadeleye iliskin bütün maddeler yerli yerinde dururken, bir Içisleri Bakani çikar 'gelenlerin hepsinin birakilacagi' sözünü pesin olarak söylerse ve mahkemeyi buna uygun karar vermeye zorlarsa burada hukuk degil, baska bir sey var demektir.Bütün bu yasananlara adi; devletin, yasalarin ve milletin ayaklar altina alinmasidir.

 KIMIN IRADESI?

Gerçekte ortada ne AKP'ye ne de Imrali'ya ait olan bir irade yoktur. Amerika tarafindan hazirlanan "açilim plani" adim adim uygulanmaktadir.

Karsimizda Amerika'nin iradesi vardir.Bu irade özetle, Türkiye'nin etnik temelde yeniden yapilandirilmasi için kosullarin hazirlanmasini öngörmektedir. 1991 yilindaki Körfez Savasi'ndan bu yana sözkonusu kosullar olgunlastirilmaktadir. Son alti ay içinde bu konuda çok büyük bir yol alindi.

            19 Ekimden bu yana Güneydogu'da yasanan manzaraya bakmak Türkiye'nin nereye götürüldügünü anlamaya yetiyor. Devletin karsisindaki silahli irade ve onun arkasindaki emperyalist güç, kendi isteklerini adim adim Türkiye'ye kabul ettiriyor. Bu tablo PKK'nin Bölgedeki etki alanini çok büyük bir hizla büyütüyor.

            Tarafsiz konumdaki kitleler, PKK'nin etki alanina dahil oluyor. PKK'ya karsi olan halk kesimleri ise terk edilmislik ruh haliyle ve savasin kaybedildigi duygusu içinde sessizlige ve durumu kabullenmeye mahkûm ediliyor.

 

KAOSA DOÄzRU

            En büyük yalan ise "baris" konusunda söyleniyor. Etnik temelde ayrismanin derinlesmesi, elinde silah olan bir gücün giderek daha büyük kitleleri kontrol eder duruma gelmesi, milletin geri kalaninda ve özellikle Bati illerinde çok büyük bir öfkenin adim adim birikmesi Türkiye'yi barisa götürmüyor.

            Türkiye, AKP marifetiyle kaosa dogru yol aliyor.

            Kaosu önlemenin yolu, AKP iktidarindan kurtulmaktan geçiyor.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol