BU ÜLKENIN INSANLARI TARIHE KARSI SORUMLUDUR

Simdiki bilgi ve bulgulara göre insanlar Kirklareli'nde 8 bin yildan beri yasamaktadirlar. Bu 8 bin yilin geçtigi yerler Asagipinar, Kanligeçit, Eriklice ve simdi sehrin bulundugu yerdir. Seytandere vadisi yamaçlarinda da insanlarin yasadiklari tahmin edilmektedir. Bunu kanitlayacak bulgular vardir. Buralarda bazi mezar taslarina rastlanmistir. Yakin zamana kadar Seytandere'nin Dogu Yakasi'nda, köprüye yakin bir yerde, bir kilisenin temelleri dikkati çekmistir.
Mehmet Çavus Çesmesi'nin oralarda bir Ayazmanin varligi söz konusuydu. Eriklice büyük bir yanginda yok olduktan sonra orada oturan insanlarin sehrin Yayla, Yunanlilarin Kocabayir dedikleri Kepek Yayla'ya tasindiklari, burayi yerlesim haline getirdikleri tartismali bilgiler arasinda bulunmaktadir. Bazi tarihler, 1360'li yillarda Türkler Kirkkilise'yi, Bizanslilar'dan almaya geldiklerinde, Kirkkilise Tekfuru'nun (Hadi valisi diyelim) Eriklice kalesinde yasadigini söylemektedirler.
Nerede olursa olsun insanlar yasadiklari yerden, yasadiklari yerin tarihinden sorumludurlar. Üzerinde yasadiklari topraklari bir savas sonunda kazanmislardir. YURT edinmislerdir. Yurt, insanin üzerinde yasadigi, sahibi oldugu topraktir. Bu anlamda yurt ile vatan kavramlarini karistirmamak gerekir. VATAN, sinirlari belli, üzerinde yasayan halkin devlet kurdugu, onun için mücadele ettigi topraklardir. Süphesiz yeryüzünde her toprak parçasinin, cografya bölgesinin Ilk Sahipleri vardi. Zaman ve tarih içersinde bu topraklar, bu cografi bölgeler el degistirerek, bugünkü sahiplerinin olmustur.
Türkler 1071 yilindan beri resmen Anadolu'dadirlar. Yani yaklasik 900 yildan beri Anadolu'ya 650 -700 yildan beri de Trakya dedigimiz Rumeli'nde yasamaktadirlar. Buradan savasarak Viyana'ya kadar gitmislerdir. Buralarda tarihe iz ve BELGE birakmislardir. Yani dünyanin buralarinda yasadiklarini tarihe ve gelecek insanlara kanitlamislardir. Bu nedenle Türkler yeryüzünün uzun ömürlü üç imparatorlugundan birinin sahibidirler. Bir imparatorlugu uzun yüzyillar korumak, ayakta tutmak kolay degildir. Güçlü bir devlet sisteminin varligini gerektirir. Türkler bunu basarmislardir. Devletsiz yasamamislardir. Nereye gitmislerse devleti ve hazineyi oraya tasimislardir. En son 600-700 yilda devlet Sögüt Kasabasi'ndan Bursa'ya, Bursa'dan Edirne'ye, Edirne'den Istanbul'a, Istanbul'dan Ankara'ya tasinmistir. Türkler nereyi almislarsa ilk önce oraya cami yapmislardir. Çünkü caminin minaresinden ezan okunmasi bagimsizlik anlamina gelmistir. Bagimsiz ve özgür olmayan, düsman isgali altinda yasayan bir Müslüman halkin camilerinde Ezan okunmaz. Geçenlerde BU VATAN NASIL KURTULDU kitabini okurken Mustafa Kemal'in Baskomutanliginda Afyon'dan Izmir'e dogru giden Türk Ordusu düsmandan neresini geri almissa orada kurtulus haberi, isgalin sona erdigi minarelerden ezanin okunmasi ile duyuruldugunu yaziyordu. Mustafa Kemal KURTULUS SESI'nin ne anlama geldiginin daha iyi anlasilmasi için Ezan'i Türkçelestirmistir. Bunun da bir anlami vardir. Çünkü Türk Dili'nin konusuldugu yerde Türkçe konusulmasi dogaldir.
Bugün ülkemiz, bir baska deyisle yurdumuz ciddi bir sikinti yasamaktadir. Insanlarimiz üzerinde yasadiklari topraklardan sorumlu degilmis gibi duyarsiz, ilgisiz bir yasam anlayisi sergilemektedirler. Yani EMANETÇI gibi hareket etmektedirler. Bu VATAN'IN SAHIBI degilmis gibi sorumsuzca hareket etmektedirler. Bir ülkede ulusal ve tarihsel baglarin gevsemesi, hedeflerin kaybolmasi, bireysel kurtulus düsüncesiyle yasanmasi, tasada kivançta ortak hareketi unutmasi, Orhan Pamuk gibi ülkesini, halkini , tarihini haksiz ve acimasiz elestirmesi, suçlamasi iyiye isaret degildir. Kendimize gelmemiz, sorumsuz konusup hareket edenleri uyarmamiz, geçmise ve gelecege karsi sorumlu oldugumuzu söylememiz gerekir. Cumhuriyet ögretmenleri toplumdaki bu kirilganliklari dikkate alarak, yetistirmekte olduklari çocuklari tehlikeye karsi bilgilendirmeli, bilinçlendirmelidir. Yoksa yurdumuzun, yani üzerinde yasadigimiz topraklarin düsmanlari çoktur. Su uyur düsman uyumaz.
nazifkaracam@gazetetrakya.com