Insana çevresinde ki bütün olaylar tesir etmektedir. Bu olaylar müspet (iyi ve dogru) ise insanimiz da mutlu olmakta, eger olaylar menfi (kötü ve çirkin) ise insanimiz mutsuz olmaktadir. Öyle ya acisindan dolayi aglayan bir insanin karsisinda siz gülebilir, eglenebilir misiniz? Bunun tersi de dogrudur.
Ülkemizde yillardir yasanan ve dozaji gittikçe artan ahlâki, hukuki ve ekonomik zorluklar, insanimizi bir tuhaf hale soktu. Manen ve maddeten bunalan insanimiz ne tuhafliklar sergilemektedir, bir bilseniz.
Gözlügü gözünde takiliyken gözlügünü arayanlari mi ararsiniz? Sofrada tuz isteyen beyine, çorba kasigi uzatan hanim mi ararsiniz? Is yerine gidiyorum diyerek, pijamasiyla evinden çikarak yollara düsen insanlari mi? Daha neler, neler (!)
Anadolu da anlatilan bir hikâye de aynen söyle;
"Her gün evine gelirken, elinde birçok paketle gelen aile reisi babayi, kapida evin haniminin karsilar, beyinin elindeki paketleri alarak, ona hos geldin dermis. Onun pardösü veya ceketini alir, terliklerini çevirirmis.
Birkaç aydir artik siftah bile edemeden dükkânini kapatmaktan olacak bu adam, o gün evine gelirken hiçbir sey alamamis ve maalesef bizler gibi evine gelmis. Kapinin zilini çalan adama, kapiyi her zaman ki gibi yine hanimi açmis.
Bakmis ki bu sefer beyinin elleri bos.
Hanim kafasini kaldirip beyinin yüzüne bakmis ve sasirmis;
"Ay…" demis, "Senin gözlerin sasi miydi"
TAM DERBEDERLIK
Cami, içerisine girerken dünyalik endise ve kuruntularimizi kapinin disinda birakarak "hulus-i kalb'le" (bütün kalbimizle) Allah'i (c.c) anmamiz gereken bir yer. Ancak bu endiselerimiz o kadar büyük boyutlara ulasmis ki, camide bile onlardan kurtulamiyoruz.
Hemen birçoklarinin ve özellikle ticaret yapanlarin bildigi Istanbul'un Eminönü ilçesinde Mahmutpasa adiyla taninan bir ticaret merkezi vardir. Bu semtteki magazalar genellikle tekstil ürünlerinin toptan ve perakende satisinin yapildigi bu ticaret merkezidir.
Bu ticaret merkezinde Anadolu'nun degisik il ve ilçelerinden günü birlik gelen tüccarlar bulunur. Simdilerde toptanci esnafinin basta Ikitelli olmak üzere baska yerlere tasinmasiyla ticaret merkezi eski hareketliligini kaybetmistir.
Bu Anadolulu tüccarlar genellikle namazlarini cemaatle kilarlar ve bunun için de o muhitteki eski mescitlerden birini tercih ederler. Bu nedenle bu küçük mescitlerde ögle ve ikindi namazlarinda cemaat tiklim tiklimdir ve mescit içerisinde yer bulmak zordur. Hepsi birbirinin yabancisi oldugundan cemaatten kimse kimseyi de pek tanimaz.
Hafta arasi günlerinden birinde (Persembe günü) caminin imami, her zaman ögle namazinin sünnetini mescidin arka tarafindaki "Imam odasi"nda kilarken, o gün her nasilsa cemaatin arasinda kilmak istemis ve cuma günlerinin aliskanligi ile de namazin sünnetini minberin önünde kilmaya baslamis. Her zaman oldugu gibi ögle ezanini minaredeki hoparlörlere okuyan ve yerine geçen müezzin, imami minberin önünde görünce; "Allah, Allah. Bu gün cuma miymis? Ben nasil da unutmusum. Dogrusu sasilacak sey" diye içinden geçirmis. Ayip olmasin, yanlis anlasilir diye sikildigindan da yanindakilere "bu günün günlerden ne oldugunu" sormaya cesaret edememis.
Müezzin efendi, imamin cuma günleri disinda minberin önünde namaz kildigini hiç görmediginden dolayi, içi rahat etmese de sünneti kildiktan sonra kalkmis ve cuma namazi için okunan "iç ezani" okumaya baslamis.
PERSEMBE KILINAN CUMA NAMAZI
Bu sefer sasirma sirasi imam efendiye ve cemaate gelmis. Imam; "Allah, Allah. Bu gün cumamiymis… Demek sünneti mihrabin önünde kilma arzumun sebebi bu günün cuma olmasindan kaynaklaniyormus" diye içinden geçirmis. Farkina varmadan dogru bir is yapmis oldugunu düsünmüs. Cemaat de o günün cuma olmasina sasirmissa da hiç kimse hem yanindakini tanimadiginda ve hem de "gafil müslüman" durumuna düsmemek için yanindakine soramamislar.
Iç ezan devam ederken, imam minbere çikmis ve üst merdivende sürekli duran "hutbe kitabini" alarak, oradan bir bölüm seçmis ve cemaate hutbeyi okumus, dualarini yapmis ve hutbeden inmis.
Imamim "cuma hutbesini" okumus olmasi, müezzinin içindeki endiseyi iyice izale etmis (silmis). Demek ki ben isabetli davranmisim da iç ezani okumusum. Allah korusun "iç ezani" okumasaydim, halim ne olurdu, diye düsünmüs.
Isin gerçegi namaz sonrasi isyerlerine dagilan cemaatin, namazlari sürekli kildigini bildikleri ticaret erbabi arkadaslarina, "cuma namazina niçin gitmemis olduklarini" sormalariyla ortaya çikmis. Onlar, bu günün Persembe oldugunu ve ögle namazlarini camide bulduklari cemaatle kilmalarinin yeterli olacagini söylemisler.
Nasil olur, demis camiden dönenler? Biz bugün camide Cuma namazi kildik (!) Takvime bakmislar, günleri hesap etmisler ve günün Persembe olmasi hususunda fikir birligine varmislar.
Misafir tüccarlar, persembeden Cuma namazini kilmak dinimize göre caiz midir? Onu âlimlerimize, hocalarimiza hele bir soralim demisler.
DUAMIZ DA DEÄzISTI
Duamizda Rabbimizden bir seyi isteriz ve bu güne kadar; "Allah (c.c) bizi, dogru yola iletsin ve sasirtmasin" oldugu halde bundan sonra yapilacak dualarda, "Allah (c.c) içerisine yuvarlandigimiz bu derbederlikten de bizleri kurtarsin" i da eklemek olmalidir diye düsünüyorum.
Ve yazimi, dualarin özü bir dua ile baglamak gerekirse;
"Ya Rabbi. Bize Hak'ki (mutlak dogrulari) hak bilip hak'ka ittiba (ona baglanmayi), Batili (yanlislari) da batil bilip ondan içtinap etmeyi (ayrilmayi), bizlere nasip et" ki dünyada düstügümüz bu derbederlikten hiç olmazsa ahirette kurtulalim (Âmin) olmalidir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol