Bir ülkeyi yönetenler, yönettikleri ülkeyi ancak bu denli hurdahas ederler, bu denli huzursuz ederler.
Bir halki yönetenler, bir ulusu, bir toplumu yönetmek yetkisini eline geçirenler, yönettikleri, gerçekten yönettikleri toplumu, ulusu, bu denli huzursuz ve mutsuz ederler.
Bakin, bir bayram yasadik.
Ulusça, toplumca burnumuzdan gelerek…
Bayram deyip seyrana çikanlar…
Bayrami bir yerlerde dinlenerek geçirmek ve bu süreyi gönüllerince yasamak isteyen binlerce, onbinlerce insan nasil da huzursuz edildi, nasil da iki ayaklari bir pabuca sigdirildi!
Bunu hazirlayanlarin amaçlarindan biri, rahatina düskün oldugunu tahmin ettikleri bir kesimi, oylamanin içine sokmamakti.
Biliyor onlar, kim rahatina düskündür, kim ödün vermez kisisel ve ailesel rahatindan.
Zaten, potansiyel hayircilarin içinde öyle bir kesim var ki, "hayir" vermemek için bahane üstüne bahane üreten…
"Asiri Aydin!" tabaka…
Ali Åzen örnegini anlatti birisi.
Ali Åzen, Bodrum'a gidesiymis te…
Orada insanlarin "evet-hayir" görüslerini sorasiymis.
Insanlarin hemen hemen tamami "hayir"ciymis ta…
"Peki," demis Ali Åzen: "12 Eylül günü kimler sandiga gidip oy kullanacak?"
Otuz kirk kisilik gruptan iki üç kisi el kaldirmis.
Bu ülkeyi yönetenler en basta bu özürlü yanimizi biliyorlar.
22 Temmuz seçimleri de bu mantikla yazin ortasina alinmisti.
Bir zerre vicdani olan insan, kurum, yetki ve etki sahibi birileri…
"Mübarek" dinsel bayramin hemen bitimine, hemen ertesi gününe, yasamsal, toplumsal bir gerekliligi, bir zorunlulugu, bu denli zorlastirarak ve zorlayarak…
Insaf, vicdan sahibi bir insan, bir kurum, bu "gâvur iskencesi"ni öz be öz kendi halkina, ülkesinin insanina yapar mi?
Yapar.
Iste böyle yapar.
Ülkeyi kaosa, huzursuzluga, aciya, düzensizlige, strese, belirginsizlige, darmadumanliga sürüklemek için hiçbir firsati kaçirmayan, üstüne üstlük sifirdan firsatlar yaratmaya çabalayan, bu konuda çok ta mahir olan bir yönetim erki…
Bu bayrami da zehir etti bu topragin insanina.
Mecliste yapilabilecek seyleri yapmadilar inadina.
Bilerek yapmadilar.
Bilerek zora kostular.
Yaz ortasinin kavurucu sicaklarinda, ramazanin zor kosullarinda halka iskence çektirerek…
Bilumum iftar ortamlarini siyasete alet ederek…
Bayram namazini bile siyasal mitinge çevirerek…
Yani, kim, neyi anladi da?..
Kim neyi onayladi da?..
Hangi mührü, neden, nasil kullandi da?..
Neyzen Tevfik, kafayi fulledigi gecelerden birinde, evini bulamamis.
Gece bekçisine, "Bekçi baba! Neyzen Tevfik'in evi nerde?" diye sormus.
Bekçi, "Neyzen Tevfik sensin ya!" deyince…
"Ben sana Neyzen Tevfik'i sormuyorum. Evini soruyorum!" demis.
Okumaz, yazmaz, dinlemez, yorumlamaz, arastirmaz, incelemez bir topluma, neyi onaylatiyor bu insanlar?
Degdi mi bunca iskenceye?
Reva miydi?
Demek ki…
Revaydi!
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol