BUGÜN YASTAYIZ

Bugün yastayız… İçim kan ağlıyor… Vicdan sahibi, yüreğinde insanlık kırıntıları taşıyan Kırklareli ve tüm Türkiye halkının içi acıyor… 14 Mart akşamüzerinden bu yana kayıp olarak aranan ve Pazartesi akşamüzeri yürekleri sızlatan bir biçimde öldürülmüş olarak bulunan Halil İbrahim Aktaş için yüreklerimiz buruk, içimiz kan ağlıyor.
Halil İbrahim Aktaş, henüz on yaşındaydı… Masum bir yavrumuz… Yüreğinde birçok insana göre, taşıyabileceği kadar hayvan sevgisi taşıyordu. Bilirsiniz ki; hayvan sevgisi taşıyan birinin yüreği, misliyle insan sevgisiyle de çarpar.
Bu yazıyı yazarken, onu ebediyete uğurlamak için akranları, okul arkadaşları guruplar halinde caddeden geçerken 'korkma İbrahim biz buradayız' sloganlarıyla caddeleri inletiyordu.
Evet, Halil İbrahim şimdi hiçbir şeyden korkmaz artık. Önce de korkmuyordu. Korkmuş olsaydı, ne yazık ki her toplumda var olan ve var olmaya devam edecek olan hasta ruhlu, cani yaradılışlı, ne zaman, nerede, nasıl bir şekilde zarar verebilecek potansiyel sahibi insanlardan (fiziki ve biyolojik anlamda insandan bahsediyorum) kendisini koruyacak önlemleri alırdı. Onun ağzı halen süt kokuyordu ama, o insan ve dünyayı paylaştığı diğer canlılara karşı yüreğinde devasa bir sevgi taşıyordu. O nedenle değimli ki; menfur saldırıya sebep olan bir eylem sonucu ve o çok sevdiği köpeği için aldığı malzeme ile yaşamına son verildi.
Evet, toplumda nasıl dün varsa, bugün de var olan, yarın da var olmaya devam edecek olan habis ruhlu insanlara karşı güven ayrıcalığının yapılmadığı nedenle katledilmiştir Halil İbrahim yavrumuz.
Neden bu saldırılara hep masum insanlar uğrar? Neden bunun bedelini, hep gözümüz kadar korumamız gereken çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız öder?
Neden.. Neden… Neden? Burada bir yanlışlık yok mu? Burada bir ihmal yok mu? Burada bir duyarsızlık yok mu?
Onun için diyorum ki; siz hey ana babalar… Siz hey siyasi partiler başta olmak üzere tüm sivil toplum kuruluşları… Ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasi mücadelelerinizi saygıyla karşılıyorum ancak, savunmasız çocukların, gençlerin, kadınların ve de tüm masum toplulukların güvencesi olarak neler yapıyorsunuz? Elbette, buna dair bir çok söylemleriniz var, plan ve projeleriniz var ama, yetersiz olduğu yaşanılanlar göstermiyor mu?
Sevgili Halil İbrahim yavrumuzun cenaze töreni, katılım açısından nicelik ve nitelik olarak tarihi bir uyarı niteliğinde gerçekleşti. Karaumur caddesini tıklım tıklım dolduran çoğu çocuk ve genç yaştaki insanların gözleri nemli, kimi gözyaşlarını içine akıtırken kimi de dışarı akıtıyordu. Zamanı gelmeden, hele hele hastalıklı ruh sahibi tedavi ve kontrolü gereken insanların neden olduğu, hiçbir suçu günahı yokken bir gül goncası kadar temiz ve masum insanlarımızın cenaze törenleri, sağlıklı bir toplumun yüz karası değil mi?
Cenazede, herkesi yüzü asık, psikolojik olarak yıkılmış durumda gördüm. Duygularının esiri cinayeti gerçekleştiren hasta kişiliğe karşı bazı katılımcıların olmadık beddualarını hatta en ağır küfürlerini işittim. Suç varsa ceza da olmalıdır. Hem de, bu tür eylemlere karşı en ağır biçimde uygulanmalıdır diyorum. Ancak, önemli olan bu ve benzeri suçların ortam ve koşullarını öncelikle ortadan kaldırmaktır önemli ve esas olan. Yani, bir beden içinde oluşan kanser hücresinin diğer organlara ve dolayısıyla bedene zarar veremeyecek şekilde bloke edilmesi ve tedavisi gerekir. Toplumsal yaşamda da bu böyle olmalıdır diye düşünüyorum.   
Buradan bir çağrı daha yapmak istiyorum. Bir daha yaşanmamak adına ve asla unutulmaması için, onun taşıdığı hayvan sevgisini de yaşatmaya izafeten, ilimizde sivil yapılar ve halkın sahipleneceği bir sokak hayvanları barınağı yapılmasını öneriyorum. Hiç olmazsa, bu nedenle de olsa Halil İbrahim'imizi hiç unutmamış oluruz.
15 MART DÜNYA TÜKETİCİ HAKLARI GÜNÜYDÜ…
15 Mart Dünya Tüketici Hakları Günü nedeniyle, "Cep Telefonlarında Haklarımız ve Yaşanan Sorunlar" 2014 Yılı 15 Mart Günü'nün konusu olarak gündeme alınmıştır
CEP TELEFONLARI FİRMALARIN SOYGUN ARACI DEĞİLDİR.
TÜKETİCİLER OLARAK ADİL BİR TELEFON SÖZLEŞMESİ İLE ADİL VE ŞEFFAF BİR FATURA VE UCUZ GÖRÜŞME İSTİYORUZ.
 SAĞLIĞIMIZA ZARAR VERMEYECEK TELEFONLAR İSTİYORUZ.
 Uluslararası Tüketici Örgütü'nün de üyesi olan Derneğimiz tarafından her yıl olduğu gibi 2014 yılında da Dünya Tüketici Hakları Günü'nü 10-15 Mart 2014 tarihleri arasında "Tüketici Hakları Haftası" olarak bir dizi etkinliklerle ve gerekli girişimlerle kutlayacağız.
   Derneğimizin de üyesi olduğu Uluslararası Tüketiciler Birliği tarafından gündeme getirilen ve tüm dünyada kabul gören Cep Telefonlarındaki Haklarımız şunlardır:
 "    Cep telefonları ile yapılan görüşmelerin ücretlendirilmesi adil, şeffaf ve ucuz olmalıdır.
"    Telefon kullanımı için yapılan sözleşmeler adil ve anlaşılır olmalıdır.
"    Tüketiciler kendilerine ait bilgilere ulaşabilmelidir.
"    Telefon şirketleri tüketicilerin şikâyetlerini dinlemeli ve en kısa sürede cevap vermelidir.
"    Cep telefonları sağlığımıza zarar vermeyecek teknolojik özellikte olmalıdır.
Tüketiciler  olarak  ne  istiyoruz ?
 "    Adil bir telefon sözleşmesi istiyoruz.
"    Adil ve şeffaf fatura istiyoruz.
"    Ödediğimiz görüşme ve iletişim ücretlerinin karşılığını tam olarak almak istiyoruz.
"    Şahsi bilgilerimizin üzerinde kendi kontrolümüzün olmasını istiyoruz.
"    Şikâyetlerimizin dinlenmesini ve zamanında cevap verilmesini istiyoruz.
"    Sağlığımıza zarar vermeyecek telefonlar istiyoruz.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim. 19.03.2013

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol