Kirklareli, güzel niyetli birkaç insanin ortaya attigi ve yaptiklari girisimler, çalismalar, verdikleri çabalar sonucu, çok güzel bir eylemlilik gerçeklestirdi.
Adina, ilk seferinde “Bagbozumu Senlikleri” demislerdi. Bu da güzel bir isimdi aslinda. Kirklareli gibi, tarihinde bagciligi barindiran bir kent için harika bir isimdi. Sonrasinda “Kirklareli-Yayla Bolluk Bereket ve Hasat Günleri” denmis. Bu da fena degil. Biraz uzunca iste.
Isimler ne kadar kisa olursa, ne kadar az sözcükle çok sey anlatilabilirse o kadar iyidir aslinda.
Olsun. Sorun bu olsun. Gönlüne saglik arkadaslarin, emeklerine saglik. Öyle uygun görmüsler, öyle olmus. Iyi de olmus. Bu saatten sonra isim önermenin bir anlami kalmamistir. Kervan yola çikmis, yol kat etmistir. Hani, “Kirklareli Harman Sonu Etkinlikleri” bile denebilirdi. “Harman mi kaldi?” demeyin. Mantik olarak harman sonu.
Aslinda, “Kirklareli Bagbozumu Etkinlikleri” belki en güzeli olurdu.
Neyse, bunlar artik gecikmis düsünceler ve öneriler. Bu etkinligi ve hazirlayan, kotaran, emek verip sergileyen insanlari içtenlikle kutlayarak sözümüzü sürdürelim.
Öncelikle önerim, bu etkinligin hiç degilse ikinci bir emre kadar bu masumiyet içinde kalmasidir. Neden mi? 2 ekim aksami, yemekte bir konu oldu. Insanlar yani Kirklareli halki hemen o klasik, o kaliplasmis soruyu sormus: “Sanatçi kim? Hangi sanatçiyi getiriyorsunuz?”!!!
“Kültür kenti Kirklareli!”
Bu kent, bu sehir, bu vilayet, bu il, bir etkinlik hazirlar, adina “Uluslararasi Kirklareli-Yayla Bolluk Bereket ve Hasat Günleri” der…
Sanatçi olarak kimi getirir?
Bakar miyiz derdimize!
“Sibel Yan olmazsa gelmem abi!”
“Nesrin Edirnekapi’yi Isteriz!”
“Esra Baron sunmazsa dinlemem abi!”
“Neymis o öyle, yok Bulgaristan Halk Oyunlari Ekibiymis te!.. Yok Mehmet Budakmis ta… Yok Hasan bilmem neymis te…”
“Sanatçi kim sanatçi? Hangi sanatçiyi getiriyorsunuz, ondan haber verin.”
“Ziynet Sali olmazsa sanatçi yoktu derim abi!!!”
“Yok Nedim Nalbantoglu’ymus, yok Göksel Baktagir’mis… Geç abim yav. Yeme bizi… Sanatçi kim sanatçi. Hangi sanatçiyi?..”
Yüregine ve mantigina saglik arkadaslarin. Yürekli bir is yaptilar. Kirklareli’deki bir etkinlik ancak bu kadar sade, bu kadar yerel, bu kadar düzgün, bu kadar özü özüne yapilabilirdi. Söylesileriyle, panelleriyle, gezintileriyle, ziyaretleri ve incelemeleriyle…
Kina Gecesi ve Halk Oyunlari gösterisiyle…
Kirklareli Sanat Sevenler Dernegi Korosu’yla…
Kirklareli Üniversitesi Modern Dans Grubu’yla…
Istasyon 39 Grubu’yla…
Kirklareli’nin güler yüzlü, güzel sesli yeni degeri Seda vardi grup arkadaslariyla. Harikaydi. Seda’yi oldum olasi begeniyorum. Onun bir kere sakin ve güleze bir durusu var. Öncelikle ilgimi çeken, begeni duygumu odaklayan yani bu. Bir de gerçekten çok yetenekli, gelismeye, ilerlemeye çok elverisli. Kisa zamanda çok iyi yerlere gelir ve çok basarili olur. Art niyetsiz ve kaprissiz bir insan çünkü. Beyni, yüregi, yapacagi ise odakli.
Iste dünyaya adini duyurmus Nedim Nalbanoglu, iste Kirklareli’nin adini onurla temsil eden Göksel Baktagir.
Daha hangi sanatçiyi soruyor bu insanlar? Kendimizden olunca sanatçi olmuyor mu? Yani, “Köyün danasi…” hesabi.
Etkinligin adi ne? “Uluslararasi Kirklareli-Yayla Bolluk Bereket ve Hasat Günleri” Bolluk, bereket, hasat Kirklareli’ninse… Bu sanatçilar da Kirklareli’de yetismis, boy vermisse… Bereketin bir baska yüzü iste sevgili insanlar.
Aklimda hep bir yorum ve kiyaslama durup duruyor bastan buyana.
Hadi söylemeyeyim diyorum ama söylemeden edemeyecegim. O denli daginik, o denli Kirklarelilikten, o denli Kirklareli’nin özünden disari tasmis bir Kakava etkinliginin yaninda, bu etkinlik daha bir özel geldi bana. Oh be! Söyledim de rahatladim.
Nice “Uluslar arasi Kirklareli-Yayla Bolluk Bereket ve Hasat Günleri”ne.
Basarilarla.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol