BAZI SEYLER INADINA KENDI HÜKMÜNÜ SÜRER

Bakin simdi, ne olunca, ne oluyormus.

Bazi seyler kendi akaginda nasil yol aliyormus.

Birileri bir seylerin iyilestigini, degistigini sanir ya burnunun ucuna bakarak.

Birkaç örnek atalim ortaya.

Meraklisina iyi gelir.

Örnegin:

"Mallarimiz artinca keyfimiz de artar!" diye düsünürüz ya hani. Oysa insanin mali mülkü fazlalastikça keyfi kaçiyor mu? Kaçiyor. Tüh yaziiiik! Mal artiyor, keyif azaliyor, huzur kaçiyor.

"Daha büyük evlerde ama daha küçük ailelerle yasiyoruz."

Iki genç insan evleniyor. Kocaman bir ev tutuluyor. Tiklim tiklim dolduruluyor evin her yani. Yirmi sekiz kisinin yasamasina elverisli duruma getiriliyor nerdeyse.

Ama eve konuk gelmek olasiligi bas gösterince uykular kaçiyor. Iki kisilik ailede huzursuzluk basliyor. Birakin siradan konugu, birilerinin anasi babasi gelmeye yeltense…

Hele de hele ilerde bir de çocuk katilinca aileye, artik bu üç kisinin disinda hiç kimseye yer kalmiyor o koskocaman evde.

Yani, "Konfor artiyor ama yer ve zaman daraliyor."

Sonracima efendim… Örnegin, "Diplomalar bollasiyor ama sagduyu azaliyor."

"Uzmanlar çogaliyor ama ayni oranda sorunlar da üst üste yigilip devlesiyor."

Ve hatta "Ilaçlar çogaliyor da hastaliklarin artisi ve çesitlenmesi de bir türlü durmuyor." Yani, hastaliklarin ardi arkasi bir türlü kesilmiyor.

"Çok para harciyor, çok alis veris yapiyoruz ama az gülüyoruz."

Demek ki fazla para harcamak bizleri rahatlatmiyor. Yerine göre stresimizi artiriyor.

Öyle mi?

"Aksam geç yatiyor, sabah geç ve yorgun kalkiyoruz." Peki, neden geç yatiyoruz? Hiiç! Televizyon ekranina bakiyoruz bööön bön. Yarismalarimiz çok, magazinlerimiz ona keza. Diziler mi? Onlardan zaten geçit yok. Böylece, "Az kitap okuyor, çok televizyon seyrediyoruz. Hani, izlemiyoruz. Bakiyoruz.

"Çok konusuyoruz, çok çetlesiyoruz, çok haberlesiyoruz, çok vaadler yapiyoruz ama az gönül veriyor, az seviyoruz, bol yalan söylüyoruz."

Gerektiginde "Para kazaniyoruz, kazanabiliyoruz ama dogru dürüst yuva kurmayi pek beceremiyor, basaramiyoruz."

"Aya kadar gidip dönenlerimiz var. gerekirse bir gün biz de gidebiliriz ama komsu ziyaretleri pek bir agir ve külfetli gelmeye basladi artik."

Ve bu arada, "Uzaya ulastik ama kendi iç derinliklerimize bir türlü inemiyor, ulasamiyoruz. Yüregimizin gerçekçiliginden habersiz yasiyoruz."

Yani, kendimize bile ulasamaz oluyoruz ne hikmetse. Öyleyse ötekine varabilmemiz, ulasabilmemiz bayagi zorlasiyor.

Öyle ediyor, böyle yapiyor, mümkünse "havayi bile temizleyebiliyoruz ama ruhlarimizi kirletmekten bir türlü kurtulamiyoruz."

"Atomu parçalamisiz zamanla ama önyargilarimizdan bir türlü kurtulamiyor, onu yok edemiyor, yikip kurtulamiyoruz."

"Acele etmeyi basariyoruz da sabirli olmayi çok ender." Sabirsiz bir kitle olup çikiyoruz ortaliga.

"Gelirimiz artiyor zaman zaman ama karakterimiz, kisiligimiz zayifliyor, huylarimiz sevimsizlesiyor."

Öylesine "Tanidiklarimiz çogaliyor ama dostlarimiz azaliyor, dostluklarimiz zayifliyor."

"Çabalarimiz artiyorsa da mutluluklarimiz bir türlü irilesmiyor," nasil oluyorsa.

Bir is yapmaya yeltenen somurtuyor. Insan neden çalisir? Daha mutlu olmak için. Öyleyse neden somurtarak çalisiyoruz?

"Paramiz, varligimiz artiyor da degerlerimizi azaltiyor, eksiltiyor, yitiriyoruz."

Ve yasama yillar katabiliyoruz da…

Yillara yasam katamiyoruz. Yillar yipratiyor bizleri.

Bazi seyler kendi akaginda ilerliyor bize bir sey sormadan.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol