1912 yılında Bulgarla yaptığımız ve tarihe BALKAN SAVAŞI olarak geçen Türk-Bulgar Harbi tarihin en kanlı savaşlarından biridir. Bazı tarihçiler bu savaşı bir "İNTİKAM SAVAŞI", "SOYKIRIM SAVAŞI" olarak da nitelendirmektedirler. Savaş o kadar kanlı geçmiştir ki, savaşı izleyen yabancı savaş muhabirleri "Bulgarlar Trakya'yı mezbahaya çevirdiler" diye haber geçmişlerdir. Bu savaştan yalnız Trakya'nın otantik halkı olan Türkler değil, diğer azınlık halklar da bundan etkilenmişler, Bulgarları telin mitinglerine karışmak suretiyle protestoda bulunmuşlar, acılarını dile getirmişlerdir.
Gerçekten Balkan Savaşında Bulgarlar çok zalimce hareket etmişlerdir. Halka büyük işkence yapmışlardır. 400 yıl beraber yaşadıkları Türk halkını YABANCI gibi görmüşlerdir. Savaşı izleyen Fransız yazar Piyer Loti gibi yazarlar sonradan yazdıkları kitaplarda bu olayları anlatmışlardır. Ömer Seyfettin yazdığı Milli Hikayeler'de bunları anlatmıştır. Ancak Balkan Savaşı'nın tarihe kalan söylemleri devamlı dile gelmiştir. Çünkü savaş masum insanlara her türlü zalimliği reva görmüştür.
Bütün savaşlarda halkların yapacakları fazla bir şey yoktur. Yapabildileri tek şey mitingler düzenleyip, zalimlikleri dünyaya anlatmaktır. 1912 Balkan Savaşı'nda da bu yapılmış Türkiye Trakyası'nın Edirne ve Kıyıköy (Midye) kasabalarında mitingler yaparak savaş telin edilmiştir.
Dr. İlker Alp'in yazdığına göre 1913 yılının Temmuz ayında ilk önce Midye (Kıyıköy) mitingi yapılmıştır. 1913 yılında İkinci Balkan Savaşı olmuştur. O sıra Midye'de yaşayan insanların büyük çoğunluğu Rum'dur. Miting 14 Temmuz da yapılmıştır. Mitinge Aksicim, Kışlacık (Urgaz) köyleri halkları ile çevre köylerden gelenler katılmışlardır. Mitingte yaklaşık 4 bin kişi, Türk'ü ve Rum'u Bulgar mezalimini telin etmiştir. "Bulgar pençesinden, Bulgar gaddarlığından" yakınmışlar, vahşetin durdurulmasını istemişlerdir. Bu mitinglerin düzenlenmesinin bir kamuoyu yaratma amacı güttüğü de düşünülebilir. Nitekim 29 Temmuz 1913 tarihinde düzenlenen Büyük Edirne Mitingi daha geniş kitleleri etkileyecek biçimde olmuştur. Dr. İlker Alp bu mitinge Türkler'den, Müslümanlardan başka, yörede yaşayan her türlü azınlıklar da katılmışlar, destek vermişlerdir. Miting Tertip Komitesinin yapısı da bunu göstermektedir. Komitede Rum ve Yahudi kökenli insanlar da vardır. Tasada, sevinçte birleşen ve büyük bir kalabalık meydana getiren bu insanların yaptıkları Edirne Mitingi Midye Mitinginin arkasından gerçekleşince bir anlam ifade etmiş, daha etkili olmuştur. Zira o sıra Osmanlı Devletinin Edirne'nin geleceği üzerinde kararsızlığı vardır. Azınlıklar da Türk idaresinde kalmayı istemektedirler.
Dr. İlker Alp, Edirne mitinginde bir takım kararlar alındığını daha sonra bu kararların Osmanlı Devleti Genel Kurmay Başkanı İzzettin Paşa'ya sunulduğunu söylemektedir. Yabancı konsolosluklar da bu kararlardan heder edilmişler. Edirne'nin geleceği ile ilgili olarak Avrupa Başkentlerini bilgilendirmek amacı ile Faik Kaltakkıran, Reşit Saffet, Hamdullah Suphi gibi Türk, Ermeni, Yahudi şahsiyetlerden oluşan bir heyeti Avrupa Başkentlerine göndermişlerdir. O sıra Bulgarlarla yapılan bir anlaşmada Edirne, Midye-Enez Çizgisi'nin dışında bırakılmıştır. Sonra sorunu Kuşçubaşı Eşref çözmüştür.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol