1956 yılının yazında zamanın Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı ile İstanbul Valisi Ordinaryus Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay İstanbul'da Uluslararası Antialkolizm toplantısı düşünmüşlerdi. Ben o zaman Kırklareli Yeşilay Şubesi Başkanı aynı zamanda Türkiye Delegesi idim. Toplantıya giderken rahmetli eşimi de yanıma almıştım. Dünyanın her tarafından alkol ile mücadele eden 300'e yakın Yeşilaycı İstanbul'a gelmişti. Olay büyük bir organizasyondu. Delegelerin çoğu bilim adamı idi. Arap ülkelerinden gelen delegeler de vardı. Mesela Irak Delegesi bir hanımdı ve biz ilk etapta onunla dostluk kurduk.
Irak Delegesi Hayriye El Müftü idi. Bağdat müftüsünün kızı, Bağdat Üniversitesi Rektörünün eşi idi. Türkçe biliyordu. Bize yanaşması ise Başbakan Adnan Menderes'in sık sık Bağdat'a gitmesi ile oluşan Türkiye - Irak dostluğu idi. O zaman Irak Krallıktı. Kral Faysal, Prens Abdullah ve Başbakan Nuri El Sayit Irak'ı yönetiyorlardı. Menderes'in bunlarla sıkı dostluğu vardı. Irak'ta Menderes'in de katıldığı toplantılar olduğu için Hayriye El Müftü'nün babası, rektör eşi protokol icabı bu toplantılara katılıyorlardı. Tabii Hayriye El Müftü de toplantılarda bulunuyordu. Hayriye El Müftü bu toplantılarda Türk - Irak Dostluğu için alınan kararları anlatıyordu. Mesela derdi ki Iraklılar çok tembel insanlardır. Hurma ağacının gölgesinde otururlar fakat Hurma toplamaya üşenirler, külfet sayarlar. Menderesin laiklik ilkesini gevşeteceğini söylediğini anlatırdı. Daha o yıllarda Demokrat Parti yöneticilerinin bir başka Türkiye için bazı düşünceleri olduğu söyleniyordu.
Uluslararası Antialkolizm Toplantısının ikinci günü Milli Eğitim Bakanı Celal Yardımcı ve İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay büyükdere Fidanlığı'nda delegelere bir yemek verdiler. Biz yine Hayriye El Müftü ile beraberdik. Masamızda Romanyalı bir bilim adamı da vardı. Konuşma arasında Hayriye El Müftü, "Sizi Bağdat'a aldırayım, bizim eğitim düzenimizde çalışırsınız, dostluğumuz Irak'ta da devam eder" dedi. Hükümetin eğitim ve Arapça öğrenmek üzere bazı öğretmenleri Irak'a gönderdiği anlaşılıyordu. Hayriye El Müftü'ye yanıt vermedik. Toplantının üçüncü günü Hayriye Hanım bize veda ederken aynı öneriyi tekrarladı.
Hayriye El Müftü ile konuşmamızın, tanışmamızın üstünden bir veya iki yıl geçmeden yani 1957 - 1958 yılında Irak'ta çok kanlı bir ihtilal oldu. El Kasım adında bir general darbe yapmış, Iraklı yöneticileri gözetim altına almıştı. Kral Faysal öldürülmüştü. Prens Abdullah'ın akıbeti belli değildi. İngilizlerin adamı olduğu söylenen Nuri El Sayit ise bir çöp arabasının arkasına bağlanmak suretiyle Bağdat Caddelerinde yerde sürüklenmişti. Bu darbe sırasında Bağdat Müftüsü ile Bağdat Üniversitesi Rektörü'nün, Hayriye El Müftü'nün ne olduğunu öğrenemedik. Bir haber de alamadık. O sıra Türkiye'de de çalkantılı bir dönem yaşanıyordu. Öğrenci hareketleri vardı.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol