BAĞCI HASAN GÜLDER BAĞCILIĞI ANLATIYOR

Kızılcıkdere Köyü bağcılarından Hasan Gülder'i Açık Öğretim Fakültesi Kırklareli İl Temsilcisi Öğretim Görevlisi ve Kırklareli Kent Konseyi Başkanı Münür Saygın'ın bürosunda tanıdım. Yorgun bir hali vardı. Sordum, Kızılcıkdereli olduğunu, bağcılık yaptığını, bağcılıkla geçindiğini söyledi. Bağcılığın ağır bir işçilik olduğunu söylediğimde "Öyle ama dedi, başka çaremiz yok. On dönüm bağım var. Bizim ihtiyaçlarımızı karşılamaya yetiyor. Benim için önemli olan çok üzüm üretmek değil, kaliteli üzüm yetiştirmek önemlidir. Benim babam da bağcı idi. Öküz arabası ile sepetler içinde köylere, özellikle Balkan köylerine üzüm götürür, satardı. Kızılcıkderede hemen hemen herkesin bağı vardır. Kızılcıkdere'de bağcılık ilerlemiştir. Herkes kendine kadar üzüm yetiştirmeye çalışmaktadır."
Hasan Gülder tecrübeli, bilgili bir bağcıdır. Üzümden birçok ürünler imal etmektedir. Mesela kendileri için Üzüm Pekmezi, şarap, en önemlisi Hardaliye, sirke yaptıklarını söylüyor. Üzüm Turşusu yaptıklarını anlatıyor. Yeni ürünler için denemeler yaptığını, üzüm suyundan krem renginde yeni bir içecek imal ettiğini, hoş kokulu bir içecek olduğunu, bu içeceğin Hardaliye gibi beğenilip tüketileceğini umut ettiğini anlatıyor. "Bu içecek şarap değil, şıra değil, sirke değil, piyasada bulunan en kaliteli içecekler ayarında bir meşrubattır. Biz üzümü, üzümden imal ettiğimiz üzüm suyu kökenli içecekleri kendimiz için imal ediyoruz. Eşe dosta, konu komşuya hediye veriyoruz. Kimya mühendisleri ile de diyalog içersindeyiz. Bilgi alıyoruz. Aldığımız bilgileri uygulamaya çalışıyoruz. İlerde büyük bağcılık yapmak nasip olursa bugün elde ettiğimiz bilgileri, yaşadığımız tecrübeleri kullanırız diye düşünüyoruz."
Hasan Gülder bağcılığı seviyor, yeni ürünler üretmekten zevk alıyor ama rahatsızlığı nedeniyle bağcılığı da bırakmayı düşündüğünü söylüyor. "Yetiştirdiğimiz üzümün ticaretini yapmak için izin almamız gerekiyor. Köylük yerde de bu işin sürümü olmuyor. Pazarlara açılmak, marketlere gitmek lazım. Sağlığımın bozulması sebebiyle ben bunu yapamıyorum."
Anladığım kadarı ile bağcılıkla uğraşanların birtakım sorunları var. Ama onlar bağcılığı geleneksel bilgi ve tecrübeye dayalı yapıyorlar. Şarap Endüstrisi için bir bağcılık, üzüm yetiştiriciliği düşünülmüyor. Yaptıkları "AİLE BAĞCILIĞI"dır. Yıllar önce Tekel Bakanı, Tekirdağlı rahmetli Orhan Öztrak'a sormuştum. Kırklareli'nde bir şarap fabrikası neye kurmuyorsunuz." demiştim. İkizler Lokantasında yemek sırasında bu konuşma olmuştu. Orhan Öztrak dedi ki, "Kırklareli yılda bana 30 bin ton üzüm bulsun fabrikayı, şimdi hemen kurarım." Oysa o, 1960'lı yıllarda Kırklareli genelinde 3 - 4 bin ton üzüm yetiştirildiği söyleniyordu. Kırklareli'nin geçmişinde Avrupalı bağcılar düzeyinde Bağcılık Kültürü vardır ama şimdilik büyük çapta bağcılık düşünülmüyor. Gerçi dışardan gelen birkaç kişi büyük bağcılığa soyunmuştur fakat bu yetersizdir. Türkiye endüstriyel bağcılığa hazır değildir. Hasan Gülder gibi bağcılıkta büyük düşünenler ve tecrübe sahibi olanların yaptıkları işler küçüktür. Fransa'daki gibi ŞARAP BAKANLIĞI kurulacak kadar değildir. Bağcılık düşünülmüş değildir. Ancak bir gün gelecek Trakya'da bağcılık geçmişindeki gibi görkemli olacaktır.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. M.Ali Saygın -Kırklareli bağcılığı 20 Ocak 2014 Pazartesi 11:16:35

    Sevgili KARAÇAManımsadığım kadarıyla KARADENİZ ve MARMARA yönüne giden eski yolların adı ŞARAP yoludur. O dönemlerde Trakya bir bağ cennetidir.Bunda şarapçılığın büyük etkisi olması gerekir.Bu ise tarımda uygulanan yanlış politikalar diğer tarım sektörlerinde olduğu gibi bağcılığıda olumsuz yönde etkiledi.Yazınıza konu olan çiftçimize dik dur diyebiliriz sadece.