Asil Tuncer Dupnisa'yi kaleme aldi

Ülkemizin taninmis Profesyonel Turist rehberlerinden Asil Tunçer, Kirklareli Merkez ilçe ve Dupnisa Magarasi’ni ulusal bir gezi sitesinde kaleme aldi. 19 Temmuz Pazartesi tarihli yazisinda Kirklareli’nin tarihi ve turistik özelliklerine deginen, Trakya’nin turizme açilan ilk ve tek magarasinin güzelligini ise öve öve bitiremeyen Tunçer, ayrica profesyonel rehber gözü ile magaranin alt yapi eksikliklerine de dikkat çekiyor. Dupnisa Magarasi için “Türkiye’nin ikinci büyük Magarasi” diye bahseden ünlü rehber, Dupnisa’nin sürprizlerinden de söz ediyor. 
Yazina ilk olarak Kirklareli Merkez ilçeden baslayan Asil Tunçer, ”Tam merkezde bir savas uçagi. 3-202. Yukari dogru fiskiran sularin üstünde duruyor imaji veren, at üstünde Atatürk heykeli. 1699 yilinda insa edilmis Karakasbey Camii. 
Alisilmisin disinda dis duvarlarinda Allah ve Muhammed yazilari. Kirklareli Müzesi küçük ama sirin bir müzemiz. Türkiye'nin Bulgaristan'a sinir 2 ilinden biri Kirklareli, küçük bir il olmasina karsin ülkemizin en büyük cam sanayilerinden birine ev sahipligi yapmakta. Ayrica yine ülkemizin ilk seker fabrikasi olan Alpullu Åzeker burada.” diyor.
Kirklareli’den Dupnisa Magarasi’na hareket etmeden önce navigasyon bilgilerine de yer veren turist rehberi, ”Kirklareli kirklarin, kirk erenlerin memleketi.
Igneada tarafina gitmek için daha 100 km yolunuz var. Bu 1 saat 15 dakikada gideriz anlamina gelmesin sakin. Yolumuz üstünde Demirköy ve Dupnisa Magarasi'ni görecegiz. Yani aksama kadar isimiz var açikçasi. Pinarhisar, Dereköy yol levhalarini takiben karsiniza Üsküp ve Dupnisa Magarasi tabelalari çikacak. 
"Aman bu yol Makedonya'ya mi çikiyor" demeyin; burasi bizim Üsküp. Kendi halinde küçük bir kasaba olup Dupnisa yolunu sormak için çogunluk burada duruyor. Buradan itibaren daha 37 km yolunuz var demektir.” 
“Yol kenarlarinda küçük dereler ve yer yer sik ormanlik alanlar araliksiz gözlerinizi oksayacak”
Magara yolu üzerinde dikkatini çekenlere de deginerek, ”Ülkemizin en yesil ve güzel ormanlik alanlarindan birinin içinden geçeceksiniz. Åzükrüpasa'ya kadar yol önce yükselecek ardindan kismen alçalacak. Yol kenarlarinda küçük dereler ve yer yer sik ormanlik alanlar araliksiz gözlerinizi oksayacak. Viraji aldigimizda karsimiza agzinda bir yavru kuzu olan çoban köpegi çikiyor. Allah Allah! Dünya tersine mi döndü ne? Sürüyü acep kurtlar mi koruyor diye kendi kendimize soruyoruz… Sarpdere'ye yaklastikça orman daha da siklasiyor. Köy merkezine varmadan saga dönüyoruz. Magara tepecigin altinda yer aldigindan dagin belinden asagiya dogru iniyoruz. Yamacin basinda bir görevli çömelmis, yol bir dereyle nihayetleniyor. Gürültüyle çalisan jeneratörün yanindan dogru patika yukari tirmanisa geçmeden önce biletlerimizi aliyoruz Bekçi Muharrem'den. Görünmez patika yolu ve ne tarafa dogru yürüyecegimizi sorulardan usanmis ki ancak sorunca söylüyor.” diye bahsediyor. 
Dupnisa Magarasi’nin olusumundan, içindeki koridorlara, alt yapisindan, sarkit ve dikitlerinden söz etmeden geçmeyen Tunçer, ”Yaklasik 160 milyon yil yasindaki kireç kayaçlarinin 4 milyon yil önce erimesiyle olusan ülkemizin ikinci uzun magarasi Dupnisa Bulgarca’da "delik" anlamina geliyor. Magara daha dogrusu magaralar demek lazim çünkü aslinda iki ayri magaradan ibaret bu koca oyuk bir ara geçitle birbirine baglanmislar ama siz bunu hissetmiyorsunuz bile. Ilk girilen kisim olan 1700 m.lik Sulu Magara asil Dupnisa'yi olusturuyor ve 30 m yukaridaki Kuru Magara'nin uzunlugu sadece 900 m. 
Ilk giristeki isi ortalama yaz-kis 10 0C. Sarkit ve dikitleri fotograflamaktan, tavanda uçusan yarasalara bakmaktan bir üste ilik ve Kuru kisma nasil geçtiginizi bile fark edemiyorsunuz. Sanirim merdivenlerin basladigi yerde kisim degistiriliyor. Dupnisa Magarasi ya da magaralari 2003 yilinda turizme açilmis. Allahtan pek eski degil yoksa kendi kendime "neden daha sik gelmiyorum" diye hayiflanirdim. 2004 yilinda bölgeye olan bir turumda ilk kez tanistik Dupnisa'yla. Cehennemagzi, Karaca Magaralari'na çok büyük bir rakip Dupnisa; tam anlamiyla muhtesem. Yolu filan bos verin, mutlaka görün! Içindeki göllerin derinligini tam bilemiyorum ama 1-2 tanesinin sanirim dibi görünüyordu. Dedim ya basimin üstünde uçusan yarasalar ile sarkit aralarinda çigrisan yarasa yavrularina dikkat etmekten yüzeyle pek ilgilenemedim. Tavandaki balkabagi gibi sarkan kocaman sekiller; "Allah muhafaza bir kopsa!" dedirtecek cinsten.” oldugunu belirtiyor.
“Alisildigin disinda Dupnisa'da iki ayri kapi mevcut”
Turistik magaranin içinde ve çevresinde gözüne çarpan güzellikler ile birlikte alt yapi sorunlarina dikkat çeken prtofesyonel rehber, özellikle yön levhalarinin azligindan ve alakasiz yerlere konulmasindan söz ediyor. Magara içine yazilan büyük kirmizi yazilara da bir anlam veremedigini sözlerine ekleyen Tunçer, ”Ilkin içimizi titreten serinlik yerini daha iliman bir ortama birakiyor. 
"Magara içine çanta ile girilmez" uyarisinin gerçek sebebini sormayi unuttum çikista ama tahmin ediyorum, dikitleri koparip çantaya koymasinlar diyedir. Beyaz zemin üzerine kargacik burgacik karisik bir yaziyla kaleme alinmis, yer yer paslanmadan dolayi zor hatta okunamayan bir baska uyari geliyor önümüze ama inanin ben bile tam olarak bir sey anladiysam ne olayim… 
Giristeki demir kapinin parmakliklarinin altindan geçen aydinlatma kablolari gizlense daha iyi olurmus sanki. Ilk adim ve basmaklarda geçici körlük yasamamak için gruba giristeki loslukta kisa bir anlatim yapiyorum. Bu ise yariyor; az ileride inis ve çikis var. Merdiven basindaki aydinlatmanin etrafini yosun sarmis. Los isikta göze hos görünüyor. El fenerim elimde; gerçi aydinlatma iyi sayilir ama ne olur olmaz. Kapadokya'da yer alti sehrinde bir keresinde isiklar sönünce çok isime yaramisti. 
Tam dikit blogunun üstüne kirmizi boyayla P-23 yazmislar; ne anlama geliyorsa? Etraf hem ürkütücü hem çok güzel. Çikisa gelince herkes sasiriyor. Alisildigin disinda Dupnisa'da iki ayri kapi mevcut. Yalniz üstteki kapidan giren pek olmuyordur çünkü buraya gelmek için izlenecek patika hem daha zor hem de buraya gelince agzi bulmak koyla is degil. 
Yalniz disaridan çikisa dolanmak yerine tekrar geldigimiz yolu tercih ediyoruz. Sanki bu güzellikleri daha yeni görüyormusuz gibi ayni heyecanla çikisa dogru yöneliyoruz. Üst giristeki tabelanin ayaklari olmadigindan iki dal arasina sikistirilmis, zar zor görünüyor. Burada da tabelacilara bir baska veryansin ederek geriye dönüyoruz.”
Dupnisa’dan çiktiktan sonra otobüslerin park alanin Sude Naz isimli küçük bir bebeginden sevimliliginden söz eden rehber, ”Sude Naz, park yerinde minibüsünde dokuma ve kilim satmaya çalisan Bursali gurbetçi bir ailenin yeni dogmus bebegi. O kadar tatli ve sevimli ki, baktim olmuyor, ekstradan 10 dakika Sude Naz sevme molasi veriyorum. Minik kizcagiz aracin arka bagajinda yaygilar arasinda yuvarlaniyor ama gigi çikmiyor. Bizimkiler olsa ortaligi ayaga kaldirirlardi alimallah…”
Turistik magara ve çevresinde gezilerini tamamladiktan sonra Sarpdere Köyü üzerinden Demirköy’e vardiklarini ve Sarpdere’de bulunan sehit er çesmelerinin içini burtuguna deginen Asil Tunçer, ”Sarpdere'ye bu sefer merkezine yollanarak ilkokul ve süslü minareli camisinin önünden geçiyoruz. 'Åzehit Sihhiye Çavus Mustafa Piroglu Çesmesi'… Az ilerde bir digeri; 'Åzehit Piyade Er Nedim Demir Çesmesi'. Ve digeri… Tüm tur modumu yitiriyorum. 
Aklima bu ülkenin yillardir teröre verdigi mücadele ve akittigi kaynak ile sehitlerimiz ve gazilerimiz geliyor. Istanbul’un fethinde kullanilan toplarin döküldügü Demirköy Fatih Dökümhanesi’ne ulasimda yine yön levhalarindan yana dert yanan ünlü rehber, ”Demirköy sanki koca bir L. Åzehir merkezini geçip Fatih'in o devasa toplarini döktürttügü Osmanli dönemi demir maden ocagina geliyoruz. 
Burayi bulmak ta ayri bir dert. Tabelacilarin kulaklarini çinlatiyorum tekrardan. Tarlada çalisan kizlardan yardim aliyorum. Ocaklarin üstleri kapali; pek bir sey göremiyoruz.”
Demirköy Dökümhanesi’nden sonra Igneada’ya hareket eden Asil Tuncer, Igneada’daki gezi yazisini önümüzdeki günlerde yayinlayacagini belirtiyor.  

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol