Ancak unutulanlar hatirlanir

Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 69. yildönümünde törenlerle anildi. Atatürk'ün aziz hatirasi önünde milyonlar yine saygiyla egildi. Törenler, Kirklareli'de de hüzün ve gurur içinde gerçeklestirildi.
Tüm Türkiye'de oldugu gibi dün Kirklareli'de de 10 Kasim Atatürk'ü anma törenlerinde, hüzün hakimdi. Sabah saat08.30'da Vilayet Meydani'nda baslayan çelenk sunma törenine Kirklareli Valisi H. Avni Cos, Cumhuriyet Bassavcisi Esat Semerci, Garnizon Komutani Ahmet Baki Erdogan, Belediye Baskani Cavit Çaglayan, Milletvekilleri A. Gökhan Sariçam, Turgut Dibek ve Tansel Baris'in yani sira daire amirleri, ögrenciler, 55. Mekanize Piyade Tugay Komutanligi'na bagli askerler ve çok sayida vatandas katildi.
Protokol sirasina göre çelenk sunusunun yapilmasindan sonra saatler 09.05'i gösterdiginde sirenler esliginde 2 dakikalik saygi durusu yapildi. Saygi durusunun ardindan Istiklâl Marsi okunurken, göndere çekilen bayraklar da Ata'ya saygi için yariya indirildi. Atatürk Aniti önündeki ilk tören böylelikle tamamlanirken, katilimcilar daha sonra Kültür Merkezi'ne geçtiler.
Atatürk Anadolu Lisesi'nden muhtesem program
Kültür Merkezi'ndeki anma programi da saat10.00 siralari basladi. Atatürk Anadolu Lisesi'nin hazirladigi bu program da saygi durusu ve Istiklâl Marsi ile baslarken, daha sonra Tarih Ögretmeni Yildiz Ayduk, günün anlam ve önemini anlatan bir konusma yapti.
"Ne senden geçeriz, ne eserinden"
Ayduk konusmasinda, "Uluslar arasi anlayis, isbirligi ve baris yolunda çaba göstermis üstün bir kisi, olagan üstü reformlar gerçeklestirmis bir yenilikçi, sömürgecilik ve emperyalizme karsi savasan ilk lider, insan haklarina saygili, dünya barisinin öncüsü, bütün hayati boyunca insanlar arasinda renk, din ve irk ayrimi göstermeyen essiz bir devlet adami, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusudur.
Bir 10 Kasim Atatürkü anma gününde daha bir aradayiz. Bugünü Atatürkü anma günü degil anlama günü olarak degerlendirip Atamizin bir istegini daha yerine getirebilmis olacagimiz kanisindayim. Çünkü O, nasil anilmak istedigini sözlerinin birinde söyle ifade ediyordu. "Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek degildir. Benim fikirlerimi, benim duygularimi anliyorsaniz ve hissediyorsaniz bu kafidir. Benim gelecekteki emellerimi gerçeklestirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamis bir gençlige birakacagimdan dolayi çok memnun ve mesudum"
Bu 69. yil. Ölümünün üzerinden geçen bunca senede çagin ve bin yilin adini degistirmemize ragmen hayatimizda neden Mustafa Kemal hep var! Düsünceleri neden eskimedi hiç düsündünüz mü?
"Cumhuriyetçilik" ilkesi, demokrasiyle özdeslesti. Atatürk inkilaplari için demokrasiyi ertelemedi. Hatta Kurtulus Savasi'ni bile demokrasi ile yürütmeye çaba gösterdi... ve baski rejimlerinin yikilmasi demokrasi ve özgürlük rüzgarlarinin dünyada yeniden esmesi Atatürk düsüncelerinin hakliliginin yeni bir kanitidir.
Atatürkün "Ulusçuluk" ilkesi ne irk ne de din temeline, kültür ortakligi üzerine olusturulmustur. Ayni topraklar üzerinde yasayan insanlar üzerinde bir "Biz" duygusu yaratilmadan çagdaslasilamayacaginin bilincindeydi. Irakta yasanan insanlik trajedisi Atatürkün hakliliginin son kanitini olusturdu. Atatürk laikligi bir konusmasinda söyle tarif etmistir. "Laiklik Dostluk, kardeslik, esitlik, baris, adalet, uygarlik, çagdaslik, bilimsellik ve akilciliktir. Aydinlanma, kaynasma, anlayis ve hosgörü ile birlikte yasama ortamidir."
Atatürkte "Halkçilik" sosyal adaletçilik demekti. Toplumda ayricalikli kesimlerin yaratilmamasi gerekiyordu... Ve Atatürkün bir ilkesi daha vazgeçilmez oldu.
Atatürk için devlet, geri kalmisliktan kurtulmanin ve toplumsal adaleti saglaminin bir araciydi. Atatürkün "Devletçilik" ilkesi toplum yararinin gerektirdigi her yerde devleti gerekli kiliyordu. Atatürkün devletçiligi bir kenara itilerek bölgeler ve siniflar arasi dengesizliklerin giderilemeyecegi gözler önüne serilmistir.
Ve Atatürk eskimedi... Çünkü Onun "Inkilâpçilik" anlayisi sadece eski kurumlarin degistirilmesini öngörmüyordu. Sürekli degisen bir dünyada, sürekli olarak en ileri çözümlerin yasama geçirilmesini öngörüyordu. Atam; Türkün bir bedende toplanan varlik timsalisin sen, günden güne yerlesiyorsun milletin kalbine. Öyle bir yerlesme ki, bugün ölüm yil dönümünde, yine ayni heyecan, yine ayni saygiyla aniyoruz seni. Atam, fikirlerini tuttugun yolu benimsiyoruz. Ve bugün burada sana aglamak için degil, seninle beraber oldugumuzu, inkilâplarini yasattigimizi söylemek için toplandik. Istiyoruz ki, yaktigin mesalenin yolumuzu aydinlattigini bilesin. Istiyoruz ki eserlerini yasattigimizi, seninle oldugumuzu göresin. Göresin de, gençlige emanet ettigin aziz vatanin topraklarinda rahat uyuyasin. Bugün sana içimden geldigince sesleniyorum. Seni karsimdakilere anlatiyorum. Sana, senin kabul ettigin harflerle sesleniyorum. Sana kendi dilimle sesleniyorum. Bugün 80 milyon sesleniyoruz sana. Hala yanariz seni kaybettigimize. Her 10 Kasim huzurunda olacagiz. Yer sarsilsa yerinden, ne senden geçeriz ne eserinden. Aziz hatiran önünde bir kere daha saygiyla egiliyoruz. Ruhun sad olsun" ifadelerini kullandi.
"Emanetinin bekçileriyiz"
Ayduk'un ardindan Tankçi Kurmay Binbasi Ahmet Köse â?~Atatürk'ün Askeri Kisiligi'ni anlatan bir konusma yapti. Köse'nin, konusmasi su sekildeydi "Yine bir 10 Kasim sabahi, çagdas, demokratik, laik ve üniter Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk'ü, ebediyete intikal edisinin 69'uncu yilinda, saygiyla ve minnetle aniyoruz. 57 yillik ömrünün, bagirindan çiktigi Türk Milletini, bagimsiz ve uygar bir ulus haline getirmek için adayan bu büyük insanin yoklugunu, yüregimizde hissediyoruz. Atatürk Türk Milleti için oldugu gibi, özgürlük duygusu tasiyan, bütün milletler için de, Ölmez bir semboldür. Nedir Atatürk'ü ölmez yapan? Nedir O'na uluslararasi boyutlar kazandiran? Fransiz maresali Foch, Yunan Basbakani Venizelos'a Atatürk'ten söyle bahsetmisti "Bana 600 bin kisilik ordu verseler, Mustafa Kemal'in 50 bin askerinin üzerine gitmeye tereddüt ederim." Nedir Fransiz meresaline bu büyük endiseyi veren? Atatürk, çok yönlü bir kisiliktir. Iyi bir devlet adamidir, iyi bir diplomattir, basarili bir reformcudur, örnek bir lider, örnek bir egitimcidir. Onun bütün bu özellikleri, arastirmacilarin dikkatini çekmis ve Atatürk bir çok yönüyle incelenmis, arastirmalara konu olmustur. Atatürk'ün üstün özelliklerinin temelinde, onun iyi bir asker olmasi yatmaktadir. Mazisi zaferlerle dolu Türk Ordusu, bu büyük komutani nasil yetistirmistir. Nasil bir askeri egitim almistir? Atatürk askerlik hayatina ilk adimini, 1893'te Selanik Askeri Rüstiyesi'ne girerek almistir. Müteakiben 1896-1899 yillari arasina Manastir Askeri Idadisini, 1899-1902 yillari arasinda Istanbul Harbiyesi'ni, 1902-1905 yillari arasinda Erkani Harbiye Mektebi'ni tamamlamistir. Kurmay Yüzbasi olarak mezun olmustur. Tarih, bir çok büyük komutan ve bir çok büyük askeri teorisyen görmüstür. Bunlarin içinde Atatürk, teori ve pratigi bir arada üzerinde tasiyan nadir askeri liderlerden biridir. Atatürk, hemen hemen bütün muhabere türlerinin ve harp nevilerinin sevk ve idaresini yapmis, bütün rütbelerini muhabere meydanlarinda almis bir askerdir. O, hem evrensel anlamda geçerliligi olan stratejik yaklasimlar gelistirebilecek kadar, iyi bir askeri düsünür, hem de düsüncelerini muhabere meydanlarinda uygalayarak, dogrulugunu ispat etmis iyi bir uygulayicidir.
Düsünce ve Uygulamalarinin ayni sahista görülmesinin örnekleri vardir. Fakat bunlardan hiçbirisi, askerligin her konusuna, askeri harekâtin hemen her türüne örnek vererek, ayni zamanda düsünce üretmemisler, sinirli konularda, sinirli alanlarda kalmislardir. Baba ve ogul moltke2lerde uygulama sinirli, Clausewitz, Schliefen ve Mahan'da kuram büyük ölçüde egemendir. 2. Dünya Harbinin önde gelen askerleri olan Eisenhower, Marshall, Mac Arthur, Rundstedt, Rommel, Montgomery, Guderian büyük ölçüde yalniz uygulayicidir. De Gauelle mahut alanda, yalniz zirhli birlikler konusunda düsünce üretmistir, uygulamasi sinirlidir. Bu askerlerin tamami, Harp Yönetiminin sorumlulugunu üstlenmemisler, Yalniz Askeri Harekâtin sorumlulugunu tasimislar ve Askeri Harekâti yönetmislerdir.
Oysa Atatürk, Arnavutluk'ta eskiya takibi, Trablusgarp'ta kiyi savunmasi, çölde muharebe ve daginik kabilelerin yönetimi; Ikinci Balkan Harekâtinda çikarma ve ileri Harekât; Çanakkale'de kiyi savunmasi, siper harbi; Bitlis ve Mus bölgelerinde daglarda, geçitlerde, derin karda, siddetli soguklarda muharebe; Istiklâl Harbinin baslangicinda oyalama muharebesi; birinci Inönü Muharebesi'nden Sakarya Meydan Muharebesi'nin sonuna kadar stratejik savunma; 26 Agustos 1922'den itibaren stratejik taaruz, takip ve basaridan faydalanma harekatlarini sevk ve idare etmistir. Atatürk'ün askeri alandaki düsünce ve uygulamalari bir bütün olusturmaktadir. Bunlarin içerisinden, cephelere verdigi, stratejik ve politik düzeyde etkili dört emri, sartlar ve ihtiyaçlara göre karar vermenin klâsik örnegi olarak gösterilebilir. Düsüncede, amaçta ve uygulamada çok büyük farklar olan dört karari ve bu kararlari ile ilgili dört emri sunlardir Çanakkale Muharebeleri sirasinda verdigi "Ben size taarruz degil, ölmeyi emrediyorum" emri, Kütahya-Eskisehir muharebelerinden sonra verdigi 150 km geriye, Sakarya dogusuna çekilme emri, Sakarya Meydan Muharebesi sirasinda verdigi "Her karis topragin vatandas kani ile sulanmadikça terk edilemeyecegi" emri, 30 Agustos Baskumandanlik Meydan Muharebesi'nden sonra verdigi "Ordular! Ilk Hedefiniz Akdenizdir. Ileri!" emri. Görüldügü gibi, dört emrin her biri çok farkli uygulamalara yöneliktir. Dördü de sartlarin ve ihtiyaçlarin gerektirdigi çok zor tedbirlerdir. Bu karar ve emirlerde kendisine ve emrini uygulayacaklara büyük bir güven, bilgi birikimi, deney zenginligi, ilkelere baglilik, cesaret, Askeri stratejinin gerekleri olan cografyaya (Mekâna), zamana, kuvvete egemenlik vardir.
Emir vermek, önce karar verebilmeyi gerektirir. En zor sartlarda en dogru karari verebilmek ve bunun emir seklinde ilgililere zamaninda duyurmak, her halde askerlik mesleginin vazgeçilmez ilk özelligidir. Karar vermekte ve emir vermekte geç kalan tek er de zor durumlara düser, âmir ise emrindekileri çok zor durumlara sokar. Karar verilebilmesi için, duruma tam hâkimiyet, konunun ve durumun her yani ile çok iyi bilinmesi gerekir. Verilen kararin emre dönüstürülmesi ise, uygulayacak olanlara güven duyulmasini ve sonuçtan dogacak sorumlulugun üstlenilmesini gerektirir.
Iste bu emirlerde; Atatürk'ün duruma hakimiyetini, her durumda gösterdigi kararliligi, verdigi emirden dogacak sorumlulugu her zaman üstlenmeye hazir bir komutan ve iyi bir asker oldugunu göstermekteyiz. Atatürk, Türk kültür çerçevesinin yetistirdigi esi az bulunur bir liderdir. Askerlige yönelik bir egitim görmüs, deney birikimini askerlikle ilgili konularda edinmis ve buradan devlet adamligina ve inkilâpçiliga ulasmistir.
Ülke cografyasinin hemen her kösesini görev yaparak, oralarda yasayarak, saldirganlara karsi koruyarak tanimis, ulusunun her kesimi ile en zor sartlarda, muharebe meydanlarinda beraber olmustur. Ordusunu ve Ulusunu çok iyi tanir. Her ikisinin de büyüklüklerine inanarak bütün varligi ile baglilik duyar. Basarisinin temel sebeplerinden birisi bu baglilik duygusu ile yurdunu ve ulusunu çok iyi tanimasi, Yurduna ve Ulusuna karsi besledigi büyük, hatta ölçüsüz sevgidir. Sistemli bir askeri egitim gören, önemli bütün rütbelerini muharebe meydanlarinda alan, kazandigi askeri basarilarla 1'inci Dünya Harbi'nin akisini ve süresini degistiren, Istiklâl Harbi ile bagimsiz ulusal devletimizin kurulmasini saglayan ve bütün mazlum milletlerin kaderini etkileyen bir asker, özellikle Atatürk gibi, akil ve bilimi önde tutan, ayni zamanda iyi bir arastirici olan bir düsünür, süphesiz büyük bir komutan, büyük bir askerdir. Atamiz, Cumhuriyetin 15'inci yildönümünde, kalplerimize gömülüsünden 12 gün önce, hasta yataginda kaleme aldigi son mesajinda türk ordusuna söyle seslenmistir "Zaferleri ve mazisi insanlik tarihi ile baslayan, her zaman zaferle beraber, medeniyet nurlarini tasiyan kahraman Türk Ordusu! Memleketini en buhranli ve en müskül anlarda zulümeden, felaket ve müsibetlerden ve düsman istilasindan nasil korumus ve kurtarmis isen, Cumhuriyetin bugünkü feyizli devrinde de, askerlik tekniginin bütün modern silah ve vasitlari ile mücehhez oldugun halde, vazifeni ayni baglilikla yapacagina hiç süphem yoktur." Hiçbir Ulus, evladina karsi Türk Ulusunun sana borçlandigi derecede, büyük bir minnet altina girmemistir. Türk Ulusu sana sükran borçludur. Yurdunu emanet ettigin Türk Silahli Kuvvetleri, vazifesini bugüne kadar ayni baglilikla, senin gösterdigin istikamette yapmis ve yapmaya devam edecektir. Bundan hiç kuskun olmasin. Ruhun Sad Olsun"
Atatürk Oratoryosu'yla tarihe yolculuk
Binbasi Köse'nin bu konusmasindan sonra Atatürk Anadolu Lisesi ögrencilerinin olusturdugu â?~Atatürk Oratoryosu' yaklasik yarim saat süren bir tarihi yolculuga çikardilar salondakileri. Atatürk'ün Samsun'a çikisi, Kurtulus Savasi ve Çanakkale Zaferi'ni güzel bir uyumla anlatan ögrencilerin bu gösterisinden sonra Arzu Longur tarafindan bir siir okundu ve musiki faslina geçildi.
Süheyla Solak yönetiminde müzik ziyafeti
Programin kapanisi, Atatürk Anadolu Lisesi Müzik Ögretmeni Süheyla Solak yönetiminde okul ögrencilerinden olusan koronun seslendirdigi eserlerle yapildi. Öncelikle duygusal eserlerin seslendirildigi mini konser, hareketli sarkilarla sona erdi. Konserin ardindan Kültür Merkezi'ndeki 10 Kasim Atatürk'ü Anma programi da tamamlanmis oldu.

Paylaş

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol