"Amacimiz, Atatürk ilkelerine bagli nesillerin yasadigi bir ülkeye, kendi katkimizi koymaktir"

TMMOB Ziraat Mühendisleri Odasi Kirklareli il Temsilciligi Tarim Haftasi etkinlikleri kapsaminda dün saat 12.00'de Vilayet Meydanindaki Atatürk Anitina bir çelenk sundu. Çelenk töreninin ardindan bir basin açiklamasi yapan Ziraat Mühendisleri Odasi Kirklareli il Temsilciligi, Tarimsal Egitim ve Ögretimin baslangicini kutlama amaciyla, her yil düzenlenen Tarim Haftasi etkinliklerin 161. yila ulastiklarini belirtti.
Açiklama söyle devam etti; "1846 yilinda, Yesilköyde, Ayamama Çiftliginde baslayan tarimsal egitim ve ögretimin, 161inci onur yilini kutluyoruz. 1933te Ankarada açilan Ziraat Enstitüsü ile ziraat mühendisligi meslek disiplininin çagdas tarim tekniklerini ögretme ve yayma konusunda gösterdigi asama sayesinde tarim sektörümüz, bitkisel ve hayvansal üretim deseni ile, Türkiyede sosyo-ekonomik yapinin en kirilgan oldugu dönemlerde dahi topragi isledi, bitkiyi ve hayvani besledi - büyüttü, ülkeyi doyurdu, insanlara is ve as sagladi, dissatima katki yapti, sanayi sektörünü destekledi...
Bu sürece katki saglayan tüm tarimcilara, huzurlarinizda sükranlarimi sunmak istiyorum. Ülkenin tasinda topraginda emegi olan meslektaslarimizdan ebediyete intikal edenlerin ruhlari sad olsun, aramizdaki büyüklerimize sükran duygularimizi camia adina iletmekten onur duyuyorum, görev biliyorum. Tarim, Türkiye için sosyal-ekonomik-politik bakimdan son derecede önemli bir sektördür. Ulusal gelire % 11, istihdama % 30 katki koyan, kirsal alanin hemen tek ekonomik getiri kaynagi olan, doyuran - barindiran bir sektördür tarim sektörü. Buna karsin, sektörün son yillarda sürekli kan kaybettigi, iç ticaret hadlerinin korkunç bir sekilde tarim aleyhine gelistigi, sektörün genelinde üretim artislarinin nüfus artis hizinin gerisinde kaldigi, bazi alt sektörlerde üretim de geriye gidislerin yasandigi, kirsal yoksullugun dayanilmaz boyutlara ulastigi bilinmektedir.
IMF ve Dünya Bankasi araciligiyla yürütülmekte olan sözde reform programinin, uygulamada kaldigi yillar boyunca ortaya çikardigi sonuçlari, reformun yürütücülerinden birisi olan Dünya Bankasinin bir arastirmasi söyle özetliyor; Üç yillik uygulama döneminde, tarimsal gayrisafi milli hasila 27 milyar dolardan 22 milyar dolara düsmüs, çiftçinin yillik gelir kaybi 4 milyar dolar olmus, girdi kullanimi % 25 - 30 oraninda azalmis, bitkisel ve hayvansal tüm ürün gruplarinin yarattigi brüt katma deger gerilemis ve çiftçi, Anadoluda 450 bin hektar alani islemekten vazgeçmistir....
Kisaca ve satir baslari ile uygulamalara deginirsek; tarimin altyapi sorunlarinin çözümüne ve ortalama maliyetleri indirgeyip verimliligi yükseltmeye yönelik uygulamalar son derecede sinirlidir. Üretim girdileri her yil % 35 - 40 oraninda zamlanirken, ürün fiyatlari hem devlet müdahale alimlari hem de piyasa fiyatlari bazinda sürekli geriye gitmektedir. Türkiyede tarimin içinde bulundugu bagimlilik iliskisi böylece pekistirilirken ve halk sagligi ile oynanirken, kimse tüketicinin tercihini sormuyor...
Bu yapi içinde, ziraat mühendisinden üretici köylüye kadar, sektörde bulunan herkesin yasam alani giderek daraliyor. Kamu organizasyonunun yasama müdahil olma gücü kesiliyor, mühendis ile köylünün bagi adeta kopariliyor, tarlanin bilgi ve teknoloji ile bulusturulmasina yönelik bir politika seçimi, ufukta gözükmüyor...
Tarim sektörünün kalkinmasinda etkin bir tarimsal kamu yönetimi, temel gerekler arasindadir. 1984 reorganizasyonundan beri, Tarim ve Köyisleri Bakanliginin sektörü yönetme gücünün giderek asinmakta oldugu, son bir iki yildir yapilan sembolik düzeydeki eleman alimlari haricinde, 1989 yilindan bu yana Bakanliga "olagan yollardan" ziraat mühendisi veya tarim elemani alinmadigi, yetki ve görevlerin iyi tanimlanmadigi ve diger Bakanlik ile idari yapilara dagilmis oldugu, bu baglamda da dogru bir yeniden yapilandirma stratejisine gereksinim duyuldugu konusunda ortak bir uzlasi oldugu söylenilebilir.
Buna karsilik, yapilanlarin etkin bir yönetime dogru gidisi yansitmadigi kanisinda oldugumuzu, üzülerek ifade etmek isteriz.
Örnegin; Köy Hizmetleri Genel Müdürlügünün kapatilmasi sürecinde, Ziraat Mühendisleri ODASInin, bu gökyüzü altinda söylenmedik sözü kalmamistir. Ancak üzülerek söylüyoruz ki, gelinen noktada toprak ve su kaynaklarimizin yönetilmesinde büyük bir bosluk ortaya çikmistir. Tarim ve Köyisleri Bakanligi çalisanlarinin maaslarinin, asgari geçim standartlarinin altina düsmesi ve neredeyse tüm Bakanliklar arasinda en az maas düzeyinin Bakanligimizda yasaniyor olmasi da, bir baska üzücü durum olarak saptanmalidir. Bu adaletsiz ücret yapisinin kabulü mümkün degildir. Bakanlik ve bagli / ilgili kuruluslarda çalisan Ziraat Mühendislerinin ve diger çalisanlarin maaslarinda, gerekli düzenlemeler ivedilikle yapilmalidir. Bir önemli konunun altini çizmekte yarar görüyoruz. ODAmiz, son iki yil içinde, 4 adet Yönetmeliginin çalismalarini tamamlayarak, Resmi Gazetede yayimlanmalarini sagladi. Bunlar; Ziraat Mühendisleri ODASI Ana Yönetmeligi, Serbest Müsavirlik Mühendislik Hizmetleri ve Belgelendirme Yönetmeligi, Meslek Içi Egitim, Uzmanlik ve Belgelendirme Yönetmeligi ve Tarim Alet ve Makineleri Projelendirme Yetki Belgesi Yönetmeligi...
Görülmektedir ki, ODAmiz, hem meslek hak ve çikarlarini koruma hem de tarim sektörünün sosyo-ekonomik bütününe iliskin kamusal denetleme yapma konusunda Ana Yönetmeliginin kendisine verdigi görevleri, eksiksiz yerine getirmeye çalisiyor. Amacimiz, tarim sektörünün kalkinma sürecine omuz verdigi bir süreçte, daha çok üreten, daha adil paylasan, temel nitelikleriyle Cumhuriyetin korunup gelistirildigi, Atatürk ilkelerine içtenlikle bagli nesillerin yetisip refah içerisinde yasadigi bir ülkeye, Ziraat Mühendisleri ODASI camiasi olarak, kendi katkimizi koymaktir."

Paylaş

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol