Asagida anlatacagim ve küçük bir yorumunu yapacagim olay ülkemizde ve en muhafazakâr olarak bildigimiz bir ilde yasaniyor. Bu olayi okuyunca veya televizyondan duyunca, hemen eskilerin "Canavar düdügü" yenilerin "Alarm zilleri veya siren" dedigi zilleriniz çaliyor mu? Yoksa benim disimda olmus bu olay, basit polisiye olaylarindan biridir diyerek kendinizi avutuyor musunuz?
Eger zilleriniz çaliyorsa siz "milletinizin derdiyle dertleniyorsunuz" demektir. "Bu gün ona yapilan bir gün de bana da yapilir" diye bir endise tasiyorsunuz demektir. Bu tepkinin sizin "olaylara karsi canli bir insan oldugunuzun isaretidir." Yoksa maazallah, felakettir, felakete düsüyoruz, felaketteyiz demektir.
Arkadas eger alarm zilleriniz çalmiyorsa; "bu zilleri mutlaka tamir ettirmenin bir yolunu bulmalisiniz." Yoksa dünya ve ahret felaketi hepimizin üzerinize olacak demektir.
TÜYLER ÜRPERTEN OLAY
Siirt'te babalari hamallik yapan ve kendileri bir ilkögrenim okulunda olan yaslari 14 - 16 arasinda degisen üç kiz kardese ile onlarin yani sira dört kiz çocuguna, birkaç seneden beri sayilari yüzleri bulun erkekler tecavüze ediliyorlar.
Olayi, o ilkögretim okulunda ki rehber ögretmen açiga kavusturuyor. Savcilik, en yaslisi 70 yasinda olan ve o ilin "kalburüstü kesiminden" insanlarin da bulundugu bu tecavüz olayinda, okulun müdür yardimcisi ve bazi erkek ögretmenlerin de bulundugu tespit ediliyor.
Bu alçakça islenen olayi kösesine tasiyan Sedat Ergin; "Haber, küçük bir kentte kiz çocuklarina tecavüz olgusunun nasil yaygin bir suç kalibina dönüstügünü ve bu büyük utanca nasil yüz kizartici bir suskunlukla göz yumuldugunu anlatan son derece rahatsiz edici bir dosyayi dikkatimize getiriyor.
Tecavüze ugrayan ilk gruptaki H.T. ile S.T. babalari hamallik yapan 7 çocuklu çok fakir bir ailenin çocuklaridir. Ve bu iki kiz ögrencinin 3 ile 5 lira arasinda degisen para ile çikolata ya da çubuk kraker karsiliginda kendilerinden yasça çok büyük insanlarla birlikte olduklari anlasiliyor. rücü olan, küçük kizlari hedef alan tecavüzün, baslamasi ve duyulmasiyla birlikte çevreyi de içine alacak sekilde genisleme, yayilma egilimi göstermesidir.
SUSKUNLUK DA SUÇ DEÄzIL MI?
Dosya, pek çok soru isaretini karsimizda asili tutuyor. Siirt'te bu olayin önemli tespitlerinden biri de olayin geçtigi ilkögretim okulunda ki çocuklarin hepsinin tecavüz olayini konu savciliga intikal etmeden önce biliyor olmasidir. Burada bütün çocuklarin dilinde olan bir konunun okul yönetimi tarafindan fark edilmemis olmasi düsündürücüdür. Keza magdurlarin devam ettigi okulun karakolun hemen karsisinda olmasi gibi...
Son tahlilde bütün bunlar idari ve cezai sorusturmalarin konusudur. Bir de meselenin sorusturamayacaginiz, hukuk sisteminde, yazili yasalarda karsiligi olmayan, yaptirima baglanmamis yönleri var. Ilkokul ögrencisi kizlari hedef alan bu ölçüde yaygin bir tecavüz sebekesinin varliginin çevre tarafindan bilindigi halde, zimnen onay görmesi iste böyle bir durum. Bilenlerin bir bölümü durumdan yararlanmaya kalkmakta, bilip de yararlanma yoluna gitmeyenler ise durdurmak için hiçbir sey yapmayip kayitsizlik içinde olanlari seyretmektedir. Belki rahatsizlar, belki de degiller...
Buradaki suskunluk da suç ortakligi degil midir? Bir tecavüz olayinin bu kadar yayilabilmis olmasi ve kabul görmüs olmasi kötülügün kusatmasi disinda baska nasil adlandirilabilir?" diye yaziyor.
ZILLER KIMIN IÇIN ÇALACAK
Eger "Alarm zilleriniz çaliyorsa…" Bu sen'i (çok kötü) olayin elbette bir takim suçlularinin bulundugu da ortadadir. Bu olaya alet olanlarin yani sira; Mecliste büyük çogunluguyla ve sekiz yildir iktidar da bulunan; Ögretmen olarak atadigi ve okullarda idarecilik yaptirdigi halde onlarin sadece mesleki ve idari bilgilerini yoklayan, fakat ne ögretmen atamalarinda ve ne de idarecilik atalarinda ahlâki yapilarini arastirmayan, Okullarda okutulan ders kitaplarinda hâlâ edep ve ahlaka ait ciddi bölümler bulundurmayan, 7 yasinda elimizden aldigi çocuklarimiza edep, ahlak ve maneviyat ile milli degerlerimizi ögretmeyen Milli Egitim Bakanligi mutlaka sorgulanmalidir.
Hâlâ "din ve vicdan özgürlügü önünde ki engelleri kaldirarak" çocuklarimizin Kur'an kurslarina 15 yasindan önce gitmesini saglayamayan, "Temel insan haklarindan olan egitim ve ögrenim hürriyetini" içinde Imam Hatip Liselerin ve tüm üniversitelerde kiz ögrencilerin inançlari geregi taktiklari basörtülerini çikarmadan ögrenim yapabilmelerini saglayamayan; AB uyum yasalari diyerek kanunlarimizdan zina suçunun cezalarini sildiren;
Ekonomi de "faizci soygun düzeninin devami" için canla basla çalisan (2010 yili bütçesinde faiz ödemesi 60 Katrilyon lira) ama memur, isçi, esnaf, emekli, dar gelirli 70 milyon insanimizi fakirlik, issizlik ve açlik içerisinde inim inim inleten…
Televizyonlarin ve gazetelerin ahlaksizlik yayinlarina dur diyemeyen yukarida anlatilan (daha niceleri) çocuklarimizin ahlaksizlik yangininda yanmasina seyirci kalan;
Fakirlik ve yoksulluk ve ahlak zafiyeti sebebiyle insanimizin hirsizlik, dolandiricilik, kap-kaç gibi kötü yollara düsmesine sebep olan bu günkü iktidar sorgulanmalidir. Mecliste milletin dertlerini gündeme getireceklerine "horoz dügüsünü" tercih ederek "parsa devsirmeye" çalisan muhalefet partileri mutlaka sorgulanmalidir. Ve ABD veya AB'nin isbirlikçisi olmayacak, milletimize ve onun degerlerine sahip çikacak "Milli degerlerimize bagli" bir siyasi partiyi nasil iktidar yapabiliriz konusu mutlaka gündeme getirilmeli ve geregi yapilmalidir.
Aslinda, "Firat kenarinda bir kurt asirsa bir koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer'den onu…" diyen sorumluk sahibi idarecilere ne kadar çok ihtiyacimiz var."Alarm zilleri çalmayanlar veya ziller çaldigi halde ona kulaklarini tikayanlar…" Size söyleyecek bir seyimiz yok. Sadece, "Allah, size feraset versin" demekten baska...
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol