Türkiye genelinde 22 - 27 Eylül tarihleri arasında kutlanılan AHİLİK haftasın, Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Raşit Gündoğdu'nun "TOPLUM DİNAMİKLERİNDEN OLAN AHİLİK" isimli konferansı dikkat çekti. "Ahilik, Türklerin İslamiyet ile tanışması ile hayat bulmuştur" sözleri ile konuşmasına başlayan Gündoğdu, Fetih süresinin bazı ayetleri ile konuya ne denli hakim olduğunu gözler önüne serdi. "Birbirine karşı hoşgörülü olan ahiler düşmana karşı ise çok hiddetlidirler." Cümlesi ile sunumu yapan Gündoğdu, din ile ahiliği harmanlandığı anlatımı dikkat ile takip edildi
22 - 27 Eylül tarihleri arasında Kırklareli'nde gerçekleştirilen Ahilik Haftası kutlama programı doludizgin devam ediyor.
22 - 27 Eylül tarihleri arasında Kırklareli'nde gerçekleştirilen Ahilik Haftası kutlama programı doludizgin devam ediyor. Kırklareli Üniversitesi Rektörlük binası Kültür Merkezindeki konferans salonunda düzenlenen "TARİH BOYUNCA AHİLİK VE TOPLUM DİNAMİKLERİNDEN OLAN AHİLİK" konulu seminerde toplum tarafından kabul görmüş saygın meslek erbaplarının ve sözü dinlenen kişilerine verilen AHİ isminin bir nevi açılımı yapıldı.
Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Raşit Gündoğdu tarafından yapılan seminere, Kırklareli Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ali Fuat Şeker, Kırklareli Ticaret ve Sanayi İl Müdürü Gültekin Hadi, Kırklareli İl Milli Eğitim Şube Müdürü Yaşar Eker, Kırklareli Mesleki Eğitim Merkezi Müdürü Fikret Kumcu ve çok sayıda öğrenci katıldı.
"TOPLUM DİNAMİKLERİNDEN OLAN AHİLİK" konulu seminerde dikkat çekici tespitlerini salonda bulunan yüzlerce dinleyiciyle buluşturan Kırklareli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Raşit Gündoğdu, "Türklerin Müslümanlığı kabul etmesi ile birlikte ahiliğin toplumun dinamiklerinde yer bulduğunu belirtmek sanırım doğru bir tespit olacaktır." Diyerek sözlerine başladı. Hoşgörü dini olan İslamiyet'in içinde var olan değerlerin toplandığı kişilere AHİ denildiğinin de altını çizen Gündoğdu, Kuran'ı Kerimde geçen fetih süresinden okuduğu ayetler ile ayrıca din ile AHİLİĞİ aynı pencerede toplamayı bildi.
"Tarih alanına çıkışlarından bugüne dek varlıklarını sürdüren çok az ulustan biri ve en başta geleni, en köklüsü olan Türkler, bilim, edebiyat, ekonomi ve sosyal alanlarda örnek eserler bırakmışlardır. Dünyanın en eski uluslarından sayılan Çinlilere, devlet kurmayı, hayvan yetiştirmeyi, tarımı şeyleri öğretenler Türklerdir. Hangi çağda ve yerde olursa olsun toplumda en önemli konu, o toplumun sosyal ve ekonomik durumunun ahlakla bütünleşerek yükselmesidir. Bu konu, güvenliğin, haber alma, iletişim, yolların ve taşıt araçlarının ilkel ve yetersiz olduğu o çağlarda büsbütün önem kazanıyordu. Bu koşullar altında yurttaşlara yurt sevgisi ve onu koruma, ülkede sanatı ticareti ve türlü meslekleri geliştirme yeteneği vermek için çok çaba harcamak gerekiyordu. Ülkenin ileri gelenleri, düşünürleri, halkı her tür tehlikelere karşı güçlendirmeye ve örgütlendirmeye çalışıyorlardı. Bu gereksinmeler, Türklerin Asya'dan çıkıp Anadolu'ya gelişlerinden sonra büsbütün önem kazandı; çünkü Anadolu, bu yeni gelen Türkler için, çevre, iklim, din, kültür vb. yönlerden bambaşka ve yepyeni koşulları kapsayan bir yerdi. Böyle bir bölgede kısa sürede her yönden kendilerini tanıtma durumunda idiler. Onların, Selçuklu Türkleri olarak bu yeni yurtlarında kurdukları en köklü, en etkili sosyo-ekonomik kurum, Ahilikti…" sözleri ile TOPLUM DİNAMİKLERİNDEN OLAN AHİLİK" konulu seminerine giriş yapan Gündoğdu devamında hem detaylı bilgileri ile salonda bulunanları konu üzerinde fikir sahibi olmalarını sağladı hemde AHİLERİN tarihi serüveni hakkında bilgiler verdi.
"TOPLUM DİNAMİKLERİNDEN OLAN AHİLİK"
KLÜ Fen Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Yardımcı Doç. Dr. Raşit Gündoğdu
Ahilik, sanat, ticaret ve mesleğin, olgun kişilik, ahlak ve doğruluğun iç içe girmiş bir alaşımıdır. Ahi diye anılan kişi kesin olarak bir sanat, ticaret ya da meslek sahibidir. O bununla birlikte olgun, ahlaklı, merhametli, iyiliksever ve her işinde, her davranışında dürüst ve güvenilir bir kişidir.
Özellikle Orta Asya'daki ve Türkistan'daki eski Türk belgelerini inceleyen, başta W. Barthold gibi Rus bilginlerinin yazdıklarına göre Türkler, İslam öncesi dönemlerden beri, sanat, ticaret ve başka meslek alanlarında büyük gelişmeler göstermişlerdir. Örneğin W. Barthold "Orta Asya Türk Tarihi Hakkında Dersler" adıyla Türkçe olarak yayınlanan eserinde, bugün bütün dünyaca kullanılan, bir yerden bir yere yollanan ve "çek" denen kâğıt parçasıyla para alışverişi yapılan ticarî işlemdeki "çek"in ilk kez Asya Türklerince kullanıldığını ve Türkçedeki "çekmek" sözcüğünden geldiğini yazıyor. Yine Asya Türklerince, hükümdarın damgasını taşıyan ak ipek kumaş parçasının para olarak kullanıldığı, bu yüzden, Osmanlı Türklerindeki madenî para birimi "akça"nın, hükümdar damgasını taşıyan bu ipek kumaş parçasından geldiği de, ekonomi tarihiyle uğraşan herkesçe bilinen bir gerçektir.
XIII. Yüzyılın ilk yarısında Anadolu Selçuklu Türklerinin ekonomik yaşamında çok etkin rol oynadığını gördüğümüz ahilik, uzun yıllar boyu Türk ahlakının da simgesi olmuştur.
Ahlakla sanatı ve onun kollarını, dallarını yoğurarak kişinin ruhunda, etinde kemiğinde özümlemiş bir kurum olan bu ahilik, Türkler dışında hiç bir ulusta yoktur.
Arap ve İran din ve ahlak bilginleri, İslam'ın ilk dönemlerinden beri kişilere doğruluk, iyi ahlak ilkelerini öğretmek, benimsetmek, onları iyi insan, iyi yurttaş yapmak için çaba harcamışlardır. Önceleri yalın bilgiler içeren bu tür eserlere "nasihatname", "pendname" vb. gibi adlar verilirken zaman geçtikçe, toplumların bilgi ve görgü düzeyi arttıkça, kişi düşüncesi geliştikçe bu konuda daha derli toplu eserler yazılmaya başlanmış ve adlarına "fütüvvetname" denmiştir. Bu eserlerde yazılan insanî ve ahlaki kurallara uyanlara da "feta", "fütüvvet sahibi", "civanmerd" denmiştir. Bu Arap ve İran bilginleri, kişinin sanat, ticaret ve Öteki meslekleri öğrenmesi konusuna asla eğilmemişlerdir. Onlar, sanatla ahlakı birbirine kaynaştıran Türk ahiliğine tamamen yabancıdırlar.
Türkçedeki karşılığı mertlik, yiğitlik, eli açıklık demek olan fıitüvvetçiliğin, fütüvvet sahibi olmanın da dokuz basamağı vardı. Olgun ve mükemmel insan olmak için bu basamaklardan geçmek gerekiyordu.
Farsçada fütüvvet sahibine, "fütüvvetdar", "civanmerd", "feta" denmiştir. Fiitüvvetçiler XIII. yüzyılda, Abbasîler halifesi Nasır Lidinillah'ın başkanlığı altında örgütlendiler. Nasır Lidinillah (1 155-1225), bu yeni kurduğu sapan atma, kamış gövdesine çakıl yerleştirerek atma demek olan "bundukdarlık" gibi askerî nitelikli sivil örgütlerle kendini, düşmanlarına karşı güçlü göstermek istiyordu ama bu ona pek etkin bir yarar sağlamadı.
Sözünde durma, doğruluk, güven verme, eliaçıklıhk, alçak gönüllülük, bağışlayıcılık, dindarlık, başkasının ayıbını görmemek gibi fütüvvet kurallarına uyma, fütüvvet sahibi ve olgun kişi olma gibi yetenekleri benimseten kuralları kapsayan fütüvvetnameler, Şiilik, Bektaşilik, kalenderlik, Melamilik, ahilik, dahası Yeniçeri sekalan örgütü gibi tarikat ve örgütlerce benimsendi. Her biri, kendi örgütlerine özgü özellikler içeren fütüvvetnameler düzdüler. Bunların kimileri, ahilerin kullandıkları fütüvvetnameleri aynen alıp kimi yerlerini değiştiriyorlardı.
Biz bu yazıda daha çok ahilik ve onun neler getirdiği, ne gibi roller oynadığı üzerinde duracağız. Bu nedenle ftitüvvetçilik ve flitiivvetle ilgili şeyler üzerinde daha geniş ve ayrıntılı bilgiler için benim yazdığım ve Türk Tarih Kurumunca basılan "Bir Türk Kurumu Olan Ahilik" ile Kültür Bakanlığınca basılan "Ahilik nedir?" adlı eserlere bakmak gerekir. Orada, fütüvvetçilik, kaynaklan, kökenleri, geçirdiği evreler ve gelişmeler uzun uzun anlatılmıştır. Öte yandan bu fütüvvetname kurallarını ahilerin de benimseyip uydukları gibi, başka kurum ve kuruluşlar da benimsemişlerdir; ama yine de söylüyorum ahilik tamamıyla fütüvvetten ayrı bir şeydir.
Biraz önce de değindiğim gibi, ahiliğin belirgin niteliği, ahi adıyla anılan kişinin, sanat, ticaret ya da bir meslek koluyla uğraşmakta bulunmasıdır. Bununla birlikte ahi, sanat ve meslek yollarını öğrenirken, futüvvetçilerin bildiği kuralları ve ahlakî nitelikleri de öğreniyordu; yani sanatın incelikleri, ahlakî nitelikleri aynı zamanda öğreniliyordu.
Ahilerde bu çifte nitelik nasıl öğreniliyordu? Bunlar sanata ve mesleğe çok küçük yaşta başlarlardı. Ahilik yoluna girenlerde ilk basamak, "yamaklık" ti. Bundan sonra çıraklık, onun ardından kalfalık, kalfalığın üstü de ustalıktı.
Bu basamakların birinden ötekine geçiş süresi fütüvvetnamelere göre 1000 gün yaklaşık üç yıla yakın bir aradır; ama yamaklıktan çıraklığa, iki yılda geçilebilirdi. Çıraklıkla kalfalık, kalfalıkla ustalık arası, sanatına ve mesleğine göre üç yılı da aşabiliyordu.
Dükkânda, tezgahta geçirilen bu sürelerin türlü basamaklarındaki genç, kendi ustasından yaşam ve ahlak kurallarını öğrenirdi.
Ahiler, şehirlerde, kasabalarda ya da mahallelerde, o bölgenin zengin ve etkili ahisince yaptırılmış bulunan ahi zaviyelerinde her akşam toplanırlardı. Burada sık sık, esnaf ve sanatkârlar topluca akşam yemekleri yerlerdi. Hele, zaviyeye yabancı yerlerden bir konuk gelirse bu şölenler daha görkemli olurdu. Bunun için gündüzden, görevli kişiler her esnaftan, akşam yenilecek yemek için para toplarlar, bununla, gerekli et, sebze ve tatlı malzemesi alınır ve bunlar akşam, bu işleri bilen ahilerce pişirilirdi.
1330'lu yıllarda Fas'ın Tanca şehrinden Anadolu'ya gelip ahi zaviyelerinin pek çoğundaki şölenlere konuk olarak katılan oralarda konuk olan İbn-i Battuta (1304-1368) bunları ayrıntılarıyla anlatmaktadır.
Fütüvvetçilerdeki fdtüvvete girme törenleri gibi ahilerde de, ahilerin ilk ahi olma törenlerinde, kalfanın usta oluşu törenlerinde olduğu gibi, kuşak (şed yada önlük) kuşatma işlemi vardı. Özellikle yüksek rütbeli yöneticiler, dahası hükümdarlar ahi olurlarken, dönemin büyük ahi bilginlerinin elinden şed (kuşak) kuşanarak ahi unvanı alırlardı.
Kimi fıitüvvetnamelerde bu zaviyelerin; değerli Kıbrıs halılarıyla döşeli, gür aydınlıklı lambalarla donanmış olduğu, ahilerin, derecelerine göre oturdukları, yemek pişirme, sofra kurma, zaviyenin üyeleri ile varsa yabancı konuklan yerlerine yerleştirecek görevlilerin işbaşında çalıştıkları anlatılır.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol