Günümüzde her sabah erken saatte uyanıp işine, gücüne gitme uğraşı veren insanları görüyoruz. Bu insanlara bir nevi aşılanmış bir olgudur. Buna bir çeşit programlanmış çip misali her gün aynı şeyleri yaparak dünya üzerinde bizlere yüklenen görevi yerine getiriyoruz. Tabii bunu yaparken çeşitli sorumluluklar da alıyoruz doğal olarak. Öyle ki sizinle bir anımı paylaşmak istiyorum.
"Tarih 10.04.2015 Cuma günüydü öğle paydosundan çıktıktan sonra Cuma Namazını kılmak için camiye gittim. Camii kalabalık olduğundan ve birazda geç kaldığımdan cemaatin avluda yere serdikleri sedirin üzerinde kılacaktık namazımızı. Olsun sonuçta vazifemizi yerine getirmiş olduk. Tabi şimdi namazı dışarıda kıldığımız için ayakkabılarımız da hemen yanımızda ve ya arkamızda bulunuyordu. Tam o sırada birden gözüme birkaç metre önümde, yine sedirin üzerinde namaz kılan bir Çevik Kuvvet Polisi takıldı.
Daha olsa olsa 25'li yaşlardaki genç polis botlarını arkasına koymuş, yanından kim geçse eliyle acaba botlar yerinde mi gibisinden arkasını yokluyordu. Bu durum bir oldu iki oldu derken botları imkânı olsa namaz kıldığı yerin önüne koyacak kadar endişeliydi. Neden? Çünkü o botlar kamu malı ve ona zimmetli bir eşya idi. Bazen düşünüyorum da normal de başka bir eşya için bu kadar kollayıcı bir tavır sergiler miydik ki? Zannetmiyorum, hele ki Müslümanlar için son derece önemli bir gün de Cuma namazında bu olabiliyorsa ben merak ediyorum, o genç polis nasıl kıldı namazını gerçekten huşu içinde bir namaz kılmış mıydı? "
Tabi bu durum bizi ilgilendirmez bu elbet Allah'ın bileceği bir iş, ama söylemek gerekirse insanlara yüklenen sorumluluk almayışı bu derece teferruatlı olmamalı. Bu düzen bu saatten sonra ne anlamda ne kadar değişir bilinmez ama bu kadarının bir insan için ağır bir yük olduğunun bilinmesi gerekir.
Samet ERGİ
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol