Adnan Akfirat

Ergenekon tutuklularindan Adnan Akfirat, 6 Subat günü Silivri’de savunmasini yapti. Tertibin hedef aldigi aydinlarimizin kimligi ve tertibin amaci hakkinda bir fikir vermesi açisindan Akfirat’in 80 sayfalik savunmasindan kendisini anlattigi bölümü okuyucularin bilgisine sunuyorum: (Ara basliklar bana aittir)

EÄzITIMIM

“Ben Gaziantep’in Araban ilçesinde dogdum. Nizip’te büyüdüm. Nizip Lisesi’ni ikincilikle bitirdim. 12 Mart’ta haksiz bir sekilde cezaevine girmis bir arkadasim sinavsiz üniversiteye girsin diye birinci olmama karsin, ikinciligi kendi rizamla seçtim. Nizip Lisesi’nin tarihinde AFS bursunu kazanarak ABD’ye egitime giden tek kisiyim. Bir yil ABD’nin Oregon eyaletinde bir ailenin yaninda kalip ABD’den de lise diplomasi aldim. Portland’da 6 yillik tip egitimi karsiliksiz yüzde yüz burs teklifini reddettim, Türkiye’ye döndüm. Nizip Lisesi’nin tarihinde Bogaziçi Üniversitesi’ni kazanan ilk kisiyim. Bogaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunuyum.

PARTILI MÜCADELEM VE GAZETECILIÄzIM

Üniversite’den mezun oldugumda, ABD ve Kanada’da yüksek lisans için iki ayri tam burslu egitim seçenegi yerine, bir gençlik dergisini çikarmayi tercih ettim. Saniklardan Sayin Serhan Bolluk ile birlikte Yeni Olgu dergisini yayinladik. Sikiyönetim bir yil sonra, üniversitelerde ögrenci derneklerinin kurulusuna önderlik ettigi için dergimizi kapatti. Biz vazgeçmedik, Gökyüzü dergisini çikardik. Gökyüzü dergisi de 12 Eylül sonrasi gençligin kitlesel mücadelesine önderlik eden bir konuma gelince, bir tertiple Gaziantep’e götürülüp tutuklandim. Cezaevinden çiktiktan sonra dayim Bekir Okan’in Yönetim Kurulu Baskani oldugu Okan Holding’in ihracat sampiyonu Okan Dis Ticaret sirketine Genel Müdür asistani olarak ise girdim. Genel müdür yardimciligi teklifini reddederek 2000’e Dogru dergisinde gazetecilik yapmayi tercih ettim. Günlük Aydinlik gazetesinin haber merkezi müdürlügünü yaptim. Aydinlik dergisinin genel yayin yönetmenligi görevinde bulundum. Dört adet kitap yazdim. Televizyon kurma çalismalarina katildim. Halkin küçük imkânlarinin bir araya getirilerek, yapilamaz denilen televizyonculugun yapilabilecegini kanitladik. Ulusal Kanal’in Genel Müdürlügü görevinde bulundum.

IS HAYATIM

Son üç yildir ise Çin ile Türkiye arasinda ekonomik, kültürel iliskilerin gelistirilmesi amaciyla Sanayi Bakanligi ve Dis Ticaret Müstesarligi ile birlikte çalismalar yürüten TUCEM/Çin Iktisadi Eslestirme Merkezi’nin Yönetim Kurulu Baskanligini yapiyorum. Is adamlarinin kurdugu Çin Is Gelistirme ve Dostluk Dernegi’nin Genel Baskaniyim. Gözaltina alinmamdan bir ay önce, Türkiye Cumhuriyeti Dis Ticaret Müstesarligi’nin üst düzey bir heyetinin üyesi olarak Çin’in Uygur bölgesindeydim. Dis Ticaretten Sorumlu Devlet Bakani Sayin Kürsat Tüzmen’in Çin’in Uygur bölgesine ziyaret yapmasi için Çinli yöneticileri ikna ettim. 18 Subat 2008 günü Urumçi’de gezi hazirliklarini ve programi görüstük. Bizler cezaevindeyken Devlet Bakani Sayin Kürsat Tüzmen 1 Eylül’de Urumçi Uluslararasi Ticaret Fuari’nin açilisini yapti. Eger tutuklanmamis olsaydim ben de sahnede kurdeleyi kesenlerden biri olacaktim. Çünkü adi geçen fuarin Türkiye temsilcisi benim yönetim kurulu baskani oldugum TUCEM’dir.

ESREF BITLIS SUIKASTI

Esref Bitlis Suikasti kitabimi suç kaniti sayan bir savciligi, Cumhuriyet Savcisi sifatinda düsünemiyorum. Jandarma Genel Komutanimizin hayatina kast edilmesi, Cumhuriyet’in en önemli suikastidir. Bu kitaptan, bir tek bu cinayeti düzenleyenler ve onun suç ortaklari rahatsiz olur. Ben 32 yildir örgütlü mücadele içindeyim. Gladyo denilen, Süper NATO denilen bu yeraltindaki hükümet merkezinin can düsmaniyim. Bu kitaplar, hayatlarimizi ortaya koyarak yazilmistir. Her satirinda büyük emekler vardir. Benim bu sorusturmada hedef alinmamin nedeni bu kitaplardir. “Çiller’in ABD Vatandasligi”, “CIA ve Pentagon Belgeleriyle Özel Savas”, “Esref Bitlis Suikasti”, “MIT’in Yalanlari” kitaplarini yazmanin bedelidir, terör örgütü üyeligiyle suçlanip hapse atilmam. Ben bugünleri öngörerek bu tür baskilari göze alarak kitaplari yazdim. Daha agir baskilari gögüsleyecek omzumuz vardir. Çünkü partimiz var. Cezaevinde oldugum süre içinde iki kitap daha hazirladim.

DEDELERIM VE BEN

Sayin yargiçlar, Tutuklandiktan sonra Tekirdag cezaevinden anneannem ile yatigim telefon konusmami sizlerle paylasmak istiyorum. Nenemin ismi Bahriye…   Mart 1915 dogumlu. Çanakkale Deniz Zaferi anisina adini Bahriye koymuslar. Nenem, “oglum canini sikma, Fransizlar Antebi isgal ettiginde babam ve kayinpederim de hapsedilmisti” dedi. Bahriye Okan’in kayinpederi, yani annemin babasinin babasi Ali Okan, Nizip Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Baskani, Cumhuriyet’in ilk Belediye Reisi, annemin annesinin babasi Riza Uygur ise Nizip’in saygin ailelerinden ve Kuvayi Milliye’nin en önemli dayanagi. Her iki dedem de Fransizlar bölgeyi isgal edince hapse atiliyorlar. Ali Okan dedem Halep’te, Riza Uygur dedem Nizip’te cezaevine konuyor. Babamin babasi Ibrahim Akfirat ise Nizip Kuvayi Milliyesi’ne en fazla silahli adami veren kisi. Urfa’nin dolayisiyla Nizip’in ve Antep’in isgalden kurtulmasinda en çok emegi olanlardan…

Isgal bitince hapisten çikiyorlar.”

mbgultekin@ip.org.tr

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol