Acı tesadüf!

23 Aralık 2016 tarihi, Suriye’de yürütülen Fırat Kalkanı Harekâtı’nda, şeriatçı terör örgütü DEAŞ tarafından gerçekleştirilen saldırıda şehit düşen Astsubay Göktan Özüpek’in sonsuzluğa uğurlandığı gün olmakla birlikte, bir başka şehidimizin daha ölüm yıl dönümü olmasıyla bir kat daha anlam kazandı. Nitekim aynı gün, 1930 yılında, İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmüştü 

23 Aralık 1930 tarihi, İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürüldüğü gün olmakla birlikte; acı bir tesadüfle, 86 yıl sonra aynı günde, Suriye’de yürütülen Fırat Kalkanı Harekâtı’nda, şeriatçı örgüt DEAŞ tarafından gerçekleştirilen saldırıda şehit düşen Astsubay Göktan Özüpek’in sonsuzluğa uğurlandığı bir gün. Her ne kadar olayların amaç ve içerikleri farklı gibi görünse de, sonuç itibariyle, her iki şehidimiz de, şeriatın insanlık dışı ideolojilerinin kurbanı oldu.
Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı, 23 Aralık 1930 günü gerçekleşen, İzmir'in Menemen ilçesinde, askerliğini yedek subay olarak yapmakta olan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki'nin şeriat isteyen bir grup tarafından öldürülmesiyle başlayan olaylar zinciri.
Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biri olan ve Kubilay Olayı olarak adlandırılan olayın ardından bölgede sıkıyönetim ilan edilmiş, General Mustafa Muğlalı başkanlığında kurulan Divanı Harp'te failler idam dahil çeşitli cezalara çarptırılmıştı.
“Menemen Olayı”
nasıl gerçekleşti?
Şeyh Esat’ın Manisa’da Nakşibendi tarikatını yaymakla görevlendirdiği Laz İbrahim tarafından yönlendirilen, Manisa tarafından gelen 6 şeriatçı, 23 Aralık 1930'da camiden aldıkları Yeşil Sancağı yola dikerek silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalıştılar. Derviş Mehmet camide namaz kılanlara kendini "Mehdi" olarak tanıttı ve dini korumaya geldiklerini söyledi. Arkalarında 70 bin kişilik Halife ordusu olduğunu, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirileceğini söylediler. Olayların ilçedeki askeri birlikte duyulmasıyla, alay komutanı, yedek subay Kubilay'ı olay yerine gönderdi. Kubilay bu hareketi bastırmak için bir manga askerle olay yerine geldi. Askerlerin yanından ayrılarak tek başına onların arasına girip teslim olmalarını istedi. Onlardan biri ateş ederek Kubilay’ı yaraladı.
Karşıdan bunu gören askerler ateş açtılar. Kubilay yaralı halde cami avlusuna sığındıysa da, Derviş Mehmet ve arkadaşları peşi sıra geldiler.
Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı ve yaralı Asteğmen Kubilay'ın başını kesti. Kubilay'ın başı yeşil bayrağın dikili olduğu sopaya iple bağlandı. Olay yerine yetişen Bekçi Hasan ateş edip gruptan birini yaraladı. Ancak açılan ateş sonucu o da öldü.
Arkadaşının yardımına koşan Bekçi Şevki de açılan ateş sonucu öldü.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol