AVRUPA'NIN EN YOKSUL ÜLKESIYIZ BILIYORMUSUNUZ?

Arastirmalar, incelemeler ve anketler gösteriyor ki Avrupa’nin en yoksul ülkesiyiz. Cumhuriyet ilan edileli 85 yil olmasina ragmen Türkiye’nin Yoksulluk Çemberi’nden çikamamis olmasi düsündürücüdür. Süphesiz ki bunun bir degil birçok nedenleri vardir. Son yapilan ve Avrupa ülkeleri kapsaminda ifade edilen Zenginlik-Yoksulluk arastirmasinda Türkiye 30 ülke içersinde yirmi besinci sirada yer almistir. Ancak Türkiye bu arastirmada kendisinden daha yoksul Hirvatistan, Sirbistan, Makedonya ve Arnavutluk oldugunu görünce biraz teselli olmustur. Bugün itibariyle Avrupa’nin en zengin ülkesi yada söyle diyelim, milli gelirden en fazla pay alan ülkesi Lüksemburg en fakir ülkesi ise Arnavutluk’tur.

1923 yilinda cumhuriyeti kuranlarin birinci hedefi halki yoksulluktan, fukaraliktan kurtarmakti. Üretimi ve ulusal geliri arttirmak hedefti. Disariya daha fazla ürün satmak, satilan ürün çesidini arttirmak ve elde edilen geliri halka adil biçimde paylastirmak gaye idi. Bu maksatla 1930’lu yillardan itibaren Planli Dönem baslatildi. Halkin parasi mümkün oldugunca verimli yatirimlara yönlendirildi. Bu kalkinmayi devlet yürütüyordu. Bundan dolayi Devletçilik politikasi her alanda önde geliyordu. Devlet fabrika kuruyor, issize is, asi olmayana ekmek kazanci saglamanin yolunu buluyordu. O yillarda ülkede zengin yoktu. Bundan olacak ki 1950’li yillarda Demokrat Parti Genel Baskani Basbakan Adnan Menderes, “Her Mahallede Bir Milyoner Yaratacagiz” demis, bunu hedef göstermistir. Fakat bugün görüyoruz ki açlik sinirinin altinda yirmi milyon insan yasarken Türkiye’de milyar dolar parasi ve serveti olanlar giderek çogalmaktadir. Süphesiz bir ülkenin fakiri yaninda zengini de olacaktir. Her ülkede bu vardir. Ama fakirin daha fakirlesmesi, zenginin daha zenginlesmesi gibi uçurum yaratan bir gelisme yoktur. O, bizim gibi ülkelerde görülmektedir.

Türkiye geri kalmis geri biraktirilmis bir ülke konumundan çikmak için elbetteki birseyler yapmaktadir. Ancak görülmektedir ki yapilanlar pek fazla akilci ve gerçekçi degildir. Zira halk hâlâ issiz, hâlâ asi devletten bekler durumdadir. Bu bir kisir döngüdür. Bundan kurtulmamiz gerekir.

Ülkeyi yönetenler Avrupa Birligi’ne girmeyi bu baglamda kurtarici görmüs gibi bir görüntü yansitmislardir. Bunun üzerine Avrupalilar, Türk issizlerin Avrupa ülkelerinde çalismalarina izin vermemislerdir. Türkiye’yi AB’ye almaktan da korkmuslardir. Gerçi üyelik müzakereleri devam etmektedir ama bu Avrupa’nin Türkiye’yi elinin altinda tutma politikasinin bir geregidir. Türkiye’yi yönetenlerin kafasinda Ortadogu ülkelerine benzemek gibi bir model vardir.

AB’ye girme edebiyatini yapmakta, halki uyutmakta çikar ummaktadirlar. Herkes ve bütün dünya biliyorki Avrupa Birligi Türkiye’nin yükünü tasiyamaz. Türkiye’nin sorunlari çoktur, Türkiye AB’ye uyumda yavas hareket etmektedir. Türkiye borçlu, yoksulu, issizi, milyonlari, on milyonlari asan bir ülkedir. Avrupa bundan ürkmektedir. Bu nedenle Türk insani uzun vadeli bir hayal ile mesgûl edilmektedir. Belki bir gün bu halk gerçegi anlayip görecek, o zaman akilci ve gerçekçi bir Durum Degerlendirmesi yapacaktir.

                                          nazifkaracam@gazetetrakya.com

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol