"ATA"YA DAIR

Atatürk bir yurt gezisinde dini bütün, dine saygili, iyi yürekli, basi örtülü bir dindar bayana rastliyor. Yanina çagiriyor. Bas örtüsü hakkinda birkaç söz ediyorlar karsilikli. Atatürk sonuçta bayana bir ricada bulunuyor: "Peki, benim hatirim için basini açar misin!"

Atasina saygili o kadin, o Türk kadini, Atatürk'ün sözlerinden ikna olmus olacak ki, hiç kararsizlik yasamadan basindaki örtüyü siyiriyor ve hafifçe egilerek selamliyor Atatürk"ü.

Bugün toplumu hizla dinsellige çekmeye çabalayan etkin kisilerden biri Kirklareli'ye gelse. Bir kaç torba kömür, bir iki koli yag, peynir, sucuk, salam falan filan ikram etse. Çaresiz bayanlardan basi açik olan birilerini de karsisina çagirsa… Bir türban uzatsa söyle sevgiyle, manidar gülümseyerek, baglamasini rica etse. Hadi canim sen de. Amma da senaryo ha.

Oysa, Karaçam dedi ki mutat bir sabah söylesisi sirasinda: "Atatürk"ü anlamak için üç kültürü iyi tanimak gerekiyor:

1. Islâm tarihini, 2. Grek kültürünü, 3. Bati'yi."

Bir de sunu söylüyor: "Türkiye Cumhuriyeti'nin temelinde sunlar bulunur:

Ulusalcilik, Tam bagimsizlik, Gerçekçilik, Bilimsellik, Akilcilik."

Ayrica, ekliyor: "Çikis noktasinda, Türkiye Cumhuriyeti'nin egitim sistemi sunlara bagliydi:

Ulusal egitim, Laik egitim, Çagdas egitim."

Adamin biri de Türkiye Cumhuriyeti insanlarina seslenirken bakin ne diyor:

"Türkiye! Atatürk'ü sana verdigi için Tanriya sükret. Varligin için de Atatürk'e tesekkür et."

Çok söyledik çok yazdik

Seni anlatamadik

Bu azitmis ortamda

Izini bulamadik