ATATÜRK YOLA BERABER ÇIKACAKLARINI SEÇIYORDU

Benim hayatimda her yazili sey önemlidir. Beyaz kâgit üstüne siyah bir sey yazilmissa onu okurum ve çok önemliyse saklarim. Çünkü kâgidin ve yazinin bilgi ve kültür olduguna inanirim. Hiçbir gazete ve kagidi attigimi hatirlamam. Yararlanacak bir tarafi varsa onu degerlendiririm. Sözgelimi bütün yazilarimi bir tarafi kullanilmis, bir tarafi kullanilmadan kalmis kagitlara yazarim. Gazetede diziciler buna alismislardir.

“Yazili seyleri saklarim” dedim ya 1980’li yillarda Hürriyet Gazetesi “8 GÜN” diye ek bir dergi veriyordu. Onlari toplamis, ciltletmisim. Geçen gün bunlari karistirirken 8 Kasim 1981 tarihinde Atatürk ile ilgili özel bir sayi elime geçti. Dergide her yönüyle Atatürk anlatiliyordu. Atatürk’ün kendi yazdigi bir siire bile yer verilmisti. Atatürk bu siiri 1908 Ikinci Mesrutiyetin ilani üzerine yazmis. Siirin en alttan üç dizesi (misra) söyle:

“Ihanet kâbusuyla vatan can çekisirken

Bir gün Rumeli daglari nurlara boyandi

Özgürlügün soluklari ile herkes uyandi.”

Bilindigi gibi Ikinci Mesrutiyet, HÜRRIYET, MUSAVAT, UHUVET, ADALET slagonlari ile ilan edilmisti. Yani özgürlük, esitlik, kardeslik ve adalet” mesrutiyetin ilan gerekçesiydi. Aradan yüz yil geçmis olmasina ragmen bugün de bunlari konusuyoruz. Neyse bugün konumuz bunlar degil.

Dergide Atatürk’ün yakin silah arkadaslarindan bazilarinin Mustafa Kemal ile ilgili fikralari var. Onlardan biri Hüsrev Gerede’ye ait, digeri de Samsun’a çiktigi gün rihtimda agladigini gördügü ve “ASKER AÄzLAMAZ” dedigi fikra var. Mustafa Kemal bu aglayan askerle ilgilenmis ve ona niçin agladigini sormustur. “Baksaniza der asker, yurdumun her yanini düsmanlar almis. Benim onlarla savasacak silahim yok.” Bunun üzerine üstü basi yirtik, zayifliktan kemikleri çikmis eri askeri depodan giydirdikten sonra yanina alir ve bu er Atatürk’ün milli mücadele hareketinde ilk askeri olur. Ve cumhuriyetin ilanina kadar bu askeri yanindan ayirmamistir.

Hüsrev Gerede Birinci Dünya Savasi sirasinda Kafkasya’da Kazim Karabekir’in kurmay subayidir. Rahatsizligi nedeniyle Istanbul’a geldiginde o sira Istanbul’da bulunan Mustafa Kemal kendisini görüsmeye çagirir. Mustafa Kemal de 3. Ordu Müfettisligine gitmeye hazirlanmaktadir. Birbirlerini hiç görmemislerdir. Mustafa Kemal, Hüsrev Gerede’ye, “Sizi Kurmay Heyetime almak istiyorum” diye söyler. O sira Hüsrev Gerede Memleket Gazetesi’ne degisik adlar altinda yazilar yazmakta, tehlike baglaminda uyarilarda bulunmaktadir. Böyle yaptigini Mustafa Kemal’e de söyler. Mustafa Kemal Gerede’ye “Düsman süngüsü altinda milli birlik olmaz. Ancak bu vatan topraklarina hamiyetli, fedakâr arkadaslar elele vererek, memleketin bagimsizligi ve milletin hürriyeti için gidiyorum” seklinde yanit verdiginde üniformali Hüsrev Gerede selam verir ve “EMRINIZDEYIM” der. Eve heyecanla gider, çantasini hazirlar ve artik ölünceye kadar Mustafa Kemal’in yaninda kalir.

Hüsrev Gerede milli mücadele baslarinda Bolu, Düzce ve Gerede isyanlarinda, orada o zaman Hükümet Doktoru olan Kirklarelili Fuat Umay ile zincire vurulmus, cumhuriyetin ilanindan sonra Sofya ve Berlin Büyükelçiliklerinde bulunmustur. Sofya’da Büyükelçi iken onun emrinde olan ve Bulgaristan’da “YENILIK” adli ilk Türkçe Gazete’yi çikaran Mehmet Rüstü Açar göçmen olarak geldigi Kirklareli’nde yasamistir. Gerek Hüsrev Gerede gerekse Büyükelçi Bilâl Simsir kendisiyle çok ilgilenmislerdir. Birgün bunun nedenlerini de yazarim.

Özetle, Mustafa Kemal milli mücadeleye hazirladigi kadrosu ile girmistir. Amerikali gazeteci yazar, “Catherina Gavin, “ASKTA ve SAVASTA MUSTAFA KEMAL” kitabinda Mustafa Kemal’in emrinde asker ve subaylarin herbirinin savas kabiliyetini bildigini yazar. Mustafa Kemal böylesine ÜSTÜN iNSAN’dir. O’nu ögrenmeye, ögretmeye bakalim.                               

                                         nazifkaracam@gazetetrakya.com

 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol