Türk Halkı, Türk Aydınları, Mustafa Kemal Atatürk'ü tanımadıkları için onun Cumhurbaşkanlığından emekli olduktan sonra ne yapacağını kendisine sormamışlardır. Bunu ya düşünmedikleri için sormadılar ya da soru sormasını bilmiyorlardı. Oysa Mustafa Kemal kendisine soru sorulmasını isterdi. Soru soranları severdi, onları sorusu olmayanlara göre farklı bulurdu. Bu ilginç yanını da 1930 yılında Kırklareli ziyaretinde açığa vurmuş, Türk Ocağı toplantısında Kırklareli aydınlarına "HARS NEDİR" diye sormuştur. Bu kelimenin ne anlama geldiğini kimse söyleyememiştir. Kelimeyi bulan TÜRK BİLGESİ Ziya Gökalp idi ve bu kelimeyi KÜLTÜR anlamında kullanmıştı. Mustafa Kemal, Kırklarelililer'e bunu soruyordu. Soruya cevap alamayınca HARS kelimesinin ne anlama geldiğini kendileri açıklamıştı. Bu kelimenin anlamına "KÜLTÜR" demişti. Mustafa Kemal Atatürk'ün sevdiği kelimeler vardı mesela "MİLLET, HAKİMİYET, ÜLKÜ, KÜLTÜR, HALK, EĞİTİM" sevdiği kelimelerin başında geliyordu. Kırklareli ziyareti sırasında da bu kelimelerden KÜLTÜR kelimesini sevdiği için HARS kelimesini anahtar kelime olarak kullanmıştır. Mustafa Kemal, KÜLTÜR kelimesini ilk defa Kırklareli'nde kullanıyordu. Ancak biz ULU ÖNDER'in Kırklareli konuşmalarını değerlendirmediğimiz, üzerinde düşünmediğimiz için Kırklareli'nde cumhuriyetin KÜLTÜR DEVRİMİNİ başlattığını anlamadık. Oysa Mustafa Kemal Kırklareli'nde böyle bir toplantı yapmış, ziyaret ettiği yerlerde, belediye, halk fırkasında, Türk ocağında halka hep sorular yöneltmiştir. Çünkü o soruyu aklın ve bilginin anahtarı gibi görüyordu. Soru soranları seviyordu. Onları farklı buluyordu.
Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatında kendisine en çok soruyu yabancı gazeteciler sormuşlardır. Soruların hiçbirini cevapsız bırakmamıştır. Kendilerine "DİKTATÖR" denmesine çok kızdığı halde bu kelimeyi de cevaplandırmaktan kaçınmamış, gazeteciye "BEN DİKTATÖR OLSAYDIM SEN BUNU BANA SORAMAZDIN" demiştir. Ben şahsen Mustafa Kemal'in kendisinin değil halkın diktatör olmasını istediğini düşünmekteyim. Ona göre halk kendisini idare edenlere soru sorabilmelidir. Nitekim Kırklareli ziyaretinden önce Kırklareli'nde kendisine rehberlik edecek olan Şevket Ödül'ü göndermiş, halkın kendisine soru sormasının teşvik edilmesini istemiştir. Bunun için BÜYÜK KURTARICIYA, halk bol bol kendisini kızdıracak, güldürecek sorular sormuştur. O bundan keyif almıştır. Bir yurt gezisi sırasında yabancı gazeteciler Cumhurbaşkanlığı'ndan emekli olduktan sonra ne yapacağını, vaktini nasıl geçireceğini sormuşlardır. Hiç tereddüt etmeden herkesi şaşırtan cevabı vermiş, "KÜLTÜR BAKANI OLACAĞIM" demiştir. Kültür Bakanı olduğunuzda ne yapacaksınız diye sorulduğunda, daha şaşırtıcı bir cevap vermiş "İÇTİMAİ DARBE" yapacağını yani bir anlamda KÜLTÜR DEVRİMİ ile halkın kafasını, zihniyetini değiştireceğini söylemek istemiştir. Kırklareli'ni yönetenler, Kırklarelili aydınlar bunu ele alıp, ziyaret yıldönümlerinde Mustafa Kemal'in KÜLTÜR DEVRİMİNİ uluslar arası bir konuşma, tartışma, konferans, panel konusu haline getirebilirdi. Mesela Atatürk'ün gelecek yıl ziyaret yıldönümünde bu konu yani "MUSTAFA KEMAL'İN KÜLTÜR DEVRİMİ" ele alınabilir. Böylece ziyaretin içi de doldurulmuş, kamuoyu Kırklareli'nden gelen sese kulak verebilir. Bu konuda Kırklareli'nde yapılacak uluslar arası toplantılar için şimdi KÜLTÜR MEKANLARI vardır. Bunun için bir BAŞLANGIÇ PROGRAMI yapmak gerekir. Bu valiliğin işi olmaktan ziyade, belediyenin işidir. Mustafa Kemal Kırklareli'ne HALKIN MİSAFİRİ olarak gelmiştir. Halkı temsil eden de belediyedir. Bence bu konu konuşulup, tartışılmalı kültür mekanlarını kültürsüz bırakmamalıdır.
Not: Bir süre için yazılarıma ara veriyorum. Yazmaya tekrar başlar mıyım bilmiyorum.
"GÖRELİM MEVLA NEYLER/NEYLERSE GÜZEL EYLER."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol