Sadece ülke içinde değil, uluslar arası alanda da topluma onur ve gurur verecek ulusal değerlerin bulunması gerekir. Özellikle devlet adamlığında, bilim ve sanat alanında, askeri sevk ve idarede başarı göstermiş deha düzeyinde insanların uluslararası tanınmışlığı saygınlığı toplumlar için gurur ve moral vesilesidir. Mesela ATATÜRK'ün uluslararası alanda en üst düzeyde tanınması, kendisinden övgüyle söz edilmesi, "BÜTÜN ZAMANLARIN BÜYÜK DEVLET ADAMI ve ASKERİ DAHASI" denmesi ulusumuz için gurur ve sevinç kaynağıdır. Tabii tarihi ve kendini bilenler için bu böyledir.
Gazeteler Amerikan İmparatorluğunu yönetenlerin başında gelen üçüncü kişi olan Savunma Bakanı Charles Hagel'in, ATATÜRK HAYRANI olduğunu, Amerika'da okullara ATATÜRK DERSLERİ konulmasını önerdiğini yazdılar. Amerikalı Bakan buna neden lüzum görmüştür? Şüphesiz Atatürk hakkında derin bilgilere, bu bilgilerin insanlığa yararlı olacağını bildiği ve düşündüğü için bu öneriyi yapmıştır. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün bu boyutunu henüz anlamış değiliz. Anlamadığımız için de halka anlatamadık.
1960'lı ve 1970'li yıllarda 10 yıl kadar ATATÜRK ENSTİTÜSÜ BİLDİRİCİ ÜYESİ idim. Bu süreçte Ankara'da birçok eski ve yeni kuşak Atatürkçüleri tanıdım. Fakat şimdi anlıyorum ki Atatürk'ü yaratan ulusal ve evrensel koşulların içinde O'nun tarihi yerini göstermekte yetersiz kalmışız. Nitekim 10 yıl önce bir vesileyle gittiğim Ankara'da devletin önemli ve yetkili bir organının başında olanlar bana şu soruyu yöneltmişlerdi. ATATÜRK'Ü NİÇİN ÖĞRETEMEDİK? Atatürk'ü bilmediğimiz, tanımadığımız için öğretemediğimizi söylemiştim. "O'nu Selanik ile Anıtkabir arasında kalan çizgide anlattık" dedim. Atatürk'ün çok ciddi ve hayati bir öğretim konusu olduğunu vurguladım. "Biz de öyle düşündüğümüz için okullara "ATATÜRK DERSLERİ" konulmasını istiyoruz" dediler. Ancak bu düşünce fiiliyata geçmedi, düşünenlerde kaldı. Bundan sonra da Atatürk'ü yetişen kuşaklara öğreteceğimizi sanmıyorum. Atatürk dünden daha büyük bir sis perdesinin arkasına itilmektedir. Bugünkü konjektürel şartlarda GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK reçete bilgilerle anlatı konumunda tutulacaktır. Gidişat onu gösteriyor.
Atatürk, Türk tarihinde halkını en iyi tanıyanlardan biriydi. Yaptığı DEVRİM uğruna yüzde 3 fire verileceğini bilerek, Kara Tahta'nın başına geçmiş, ulusun BAŞÖĞRETMENLİĞİ'ni üstlenmişti. Bütün söylemleri halkını yukarıya çekmek doğrultusunda olmuştur. Hiçbir zaman HALK DALKAVUKLUĞU yapmamıştır. Halkına gerçekleri söylemiştir. Halkına güvenmiştir. Herhangi bir muhalefet durumunda "HALKA GİDERİM" demiştir. Halk onun için bir ilham (esin) kaynağıdır. Halkının durumuna baktıkça, onun önüne KURTARICI HEDEFLER koymuştur. ONUNCU YIL NUTKU bir hedefler manzumesidir. O, halkın önünü tıkayan ve tıkayacak olan bütün barikatları yıkmıştır. "YORULSANIZ DA BENİ TAKİP EDİN" demiştir. Fakat ne yazık ki bu BÜYÜK ÖNDER'i takip edemedik, yüzeysel işlerle uğraşmaktan yorgun düştük. Şimdi bir alacakaranlıkta yeni bir yol arıyoruz. Ne diyeyim? Şunu ilave edeyim:
"Başka hiçbir kimse ile kıyaslanmayacak olan bir insan, Tanrı'nın bir amacı olmadan doğmadığı kanaatindeyim." (Arrianos)
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol