ALISMAZLARSA KATLANIRLAR

Kirklareli halkinin olabildigine, alabildigine yabancisi oldugu olgular için belki bir isinim, alistirim dönemi yasatmak gayretleri gündemde olabilir. Yurt genelinde kosullar son derece uygundur.
Kisilere taktik ya, bu genel bir tavirdir. "Kusa bak kusa!" taktigi. Biz kusa bakarken cebimizdeki gider.
Biz kisileri konusurken künyemiz degistirilmeye çalisiliyor. Atatürk'ten kalan birakitlar birer birer kilik degistiriyor, kimlik degistiriyor.
Karar makamlarinda oturanlar kararlilik gösterecekleri yerde bakkal abdurrahman efendi ayarinda yakinimlarini sürdürmeyi yegliyorlar.
Yürütmeciler, kendi yapmak istediklerini birilerine yaptirmanin piskinligi içinde, yürüyüp gidiyorlar. Iste en son Izmir'den yükselen bir "Deli Dumrul" nidasi.
Dogrusu, bizim öyle her önümüze gelenden beklenti içinde olmaya niyetimiz yok. Örnegin, bir zamanlar birilerinin adi daga tasa yazilmisti ya hani fanatikleri tarafindan veya ona içtenlikli inanan kesimlerce. O bile bir gün geldi ülkemizin dindar kesiminin veya dincilerinin medar-i iftiharina övgüler sunabildi.
Öylesi kisilerin irticai olaylar karsisinda ne tür tavir takinabileceklerini kesin tutturabilen olursa bana da anlatsin.
Atatürkçü Cumhuriyet'in temel taslarini hizla sarsalayan, dünya genelinde irticai bir Türk yapilanmasi gerçeklestirebilmek için varini yogunu ortaya koyan birisi için övgü içeren betimlemeler ve göndermelerde bulunmak, her halde Atatürk Türkiyesi'nde büyük makamlarda olmamayi gerektirirdi.
Insanlar öyle veya böyle bir yolunu buluyor. Basbakan olabiliyor en azindan. "Hiçbir sey olamazsan bari ögretmen ol!" zihniyetinin biraz daha gelismis biçimi "Hiçbir sey olamazsan bari basbakan ol!"
Bizde, Atatürk ilkelerine karsitligi bilinen veya bilinmeyen tonlarca insan bu makama makam-i iftiharla getirilir yillarin yili.
Son yillar bunun en belirgin örneklerini yasadik, merhum Özal'la baslayarak. Bunlarin biri de bayan Çiller degil miydi? Irticaya en dirençli biçimde karsi durmaya gayret eden tertemiz köy insanlari, yillar yili oy verdikleri partilerini terk edip 95 seçimlerinde bayan Çiller'e oy verdiler, "irtica karsisinda Atatürk ilkelerini artik savunsa savunsa Çiller savunur" diyerek. Öyle ya. Amerika'da yetismis, çagdas görünümlü, güzeller güzeli, SHP'yle yani CHP'yle uzun süren hükümet dönemleri yasamis ve hatta bu arada SHP baskanini derunî duygularla kendine baglayabilmis bir bayan.
En çok ona güvenilmisti. O da geldi, Erbakan'la badasti (bagdasti). Yillanmis partilerini bir yana birakarak ona oy veren temiz yürekli, temiz dilekli, haramsiz hilesiz köy insanlari, bir anda tepe taklak duygular içinde bocalayip kaldilar. Ona oy veren ellerine beddua ettiler.
Ama, demisti ya birileri "Alisirlar!"
O söz yeniden gündeme geliyor usul usul "Alisacaklar!"
Neye alisacaklar?
Genel ve yerel seçimlerin bes yilda bir yapildigina.
Cumhurbaskanligi seçiminin yedi yilda bir yapildigina ve bu seçimin TBMM tarafindan yapildigina.
Baska neye alisacaklar?
TBMM'nde en güçlü grup hangisiyse onun genel baskaninin Cumhurbaskani olmasina. Bu gelenek Turgut Özal'la basladi. "Alisirlar!" demisti ya hani. Alisan alisti, alisamayanin kendi sorunuydu, Özal'in degil.
Ardindan Demirel ayni taktigi kullandi. Kendi grubu tek basina o kadar güçlü degildi. O da "Demirel"ligini kullandi. Kendinden sonra ikinci parti konumundaki tarihsel rakip kütlesini payanda ederek Cumhurbaskanligi makamina tirmandi.
Bu taktik, bugünkü saygideger cumhurbaskani zamaninda tutmadi. Çünkü Ecevit seçilim özürlüydü ve is iddiaya binse o denli güçlü bir sandalye birikimine sahip degildi. Ya tutar ya tutmazdi.
Simdi bir kez daha ayni taktik üzreyiz.
Alistiracaklar. Alistirmaya çalisacaklar. "Binalaneyh", içtenlikle alismasak bile, Atakürk'ün makaminda, onun ilkeleriyle bogaz bogaza didisen insanlari "aççik seçik" görmeye katlanacagiz "netekim".
Çünkü, demokrasi içinde bu virüsü önleyebilecek her hangi bir bulguya henüz rastlanilmadi.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol