AL SANA KÜLTÜR BASKENTI

Güzel dostum, mükemmel bir yazi göndermis maille. Belki üç ay kadar önceleriydi, bir Kumkapi gecesinden söz etmistim. Hani birileri bagirip çagiriyordu: "Ezdirmem sana kendimi!" diye de…

Birileri, gözler baygin, bir yerlerde dalgin…

Alkisliyordu neye oldugunu bilmeden.

Bu mail o yaziyi animsatti bana.

Alintidir. Aynen kullanacagim.

Söyle:

"At Avrat ve Reina.

 2010 Avrupa kültür baskenti seçilen Istanbul için 'ne kültür baskenti? Istanbul Avrupali bile degil" diyen Ingiliz GQ dergisinden A.A Gill bakiniz daha neler demis:

Sehirde cazdan metale ve alaturkaya kadar her türlü müzigin dinlenebilecegi barlar var. Kentin en ünlü gece kulübü ise Reina. Yüksek sinif bir eglence mekani olan Reina'ya ulasmak bir kabus! Türkler inanilmaz bir saldirganlikla araba kullaniyor ve özellikle bu mekanin bulundugu hatta trafik, insani çileden çikariyor. 

Reina'nin kapisinda ilginizi ilk çeken sey; çift tarafli park etmis Mercedesler ve sinirli bodyguardlar oluyor. Içeri girerken üzeriniz araniyor. Bunun nedeni olasi bir El Kaide saldirisindan çekinilmesi degil, Türk erkeklerinin silaha olan meraki. Geçmisten gelen 'at, avrat ve silah' tutkularindan vazgeçemeyen Türk erkeklerinin çogu silahla dolasiyor ve onlara karsi dikkatli olunmasi gerekiyor.

Müthis bir manzaraya sahip olan Reina'da her türlü içki bulunuyor. Mekanda eglenen Türk erkekleri Rus bodyguardlara benziyor. Kadinlar ise sarisin, mini etekli, etine dolgun ve erkekleri tahrik etmek için mutlaka gögüs dekoltesi veriyor! Kadinlar dansöz gibi kiviriyor. Erkeklerse bir metronun içinde tek elleriyle demire tutunmus bilinçsizce saga sola sallanan tipler gibi...

Insanlar gece boyunca eglenir gibi yapip, aslinda birbirini kesip sevgili ariyor. Reina'daki sisko erkeklerin yanlarindaki kadinlar için fahis fiyatlara sampanya patlatmasi tam bir Ortadogululuk göstergesi. Türk erkeklerinin hepsi birer John Travolta. Sik sik tuvalete gidip saçlarini islatiyorlar, gömleklerinin bir dügmesi açik dolasiyorlar ve etrafa vurucu bakislar atiyorlar. Bu halleriyle çok gülünçler.

Istanbul öyle bir kent ki, her yer güvenli ama insanlari güvenilir degil! Sokaklarda türbanli hattâ kara çarsafli kadinlarla transseksüeller birlikte yürüyor. Bazi restoranlari New York'unkilerle yarisacak düzeyde ama Ortaçag'dan kalma karanlik köseler de var.

Kentte birçok cami var. Bunlar arasinda belki de en görkemlisi Sultan Ahmet Camii. Disaridan gerçekten harika ama içerisi buram buram ayak kokuyor! Temizlikleriyle övünen Müslümanlar Allah'in karsisina galiba ayaklarini yikamadan çikiyor! Orayi gören her turist böyle düsünüyor.

Gill, yazisinda Türkiye'nin bugüne kadar AB'ye girebilmek için bos yere alay konusu oldugunu da belirtmis: 'Türkler kendilerine ' Midnight Express' filminin hatirlatilmasindan nefret etseler de Türkiye okumamis gençleri, Kürt terörü ve çingeneleriyle Avrupa'nin içinde bir isçi sinifi olarak kalmaya mahkum."

"Bence son derece dogru bir yazi. Hiç kimse yukarida yazilanlar yalan diyemez, hatta eksigi var fazlasi yok..." diye de eklemis sevgili dostum.

Yalan mi? Yanlis mi?

Hangi trafikle, hangi sürücülerle, hangi yetkililerle, hangi caddelerde, hangi asayisle, hangi belediye hizmetiyle, hangi yollarda, hangi kavsaklarda?

Kendi kendimize gelin güvey olmak kolay.

Ondan sonra "el bizi neden begenmiyor?" diye söylenip dolasiyoruz avazi avazina.

Kendimiz çok mu begeniyoruz?

Canina saglik güzel dostumun.

Paylasiyor benimle ve…

Ben de sizlerle.

Daha güzeli hedefleyerek.

Kaliteyi, düzgünlügü, adam gibi adamligi…

Nasil basaracaksak artik!

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol