ALTMIS YIL ÖNCE TÜRKIYE'DE MILYONER OLMAK

1950 seçimlerinde iktidara gelen, CHP'yi muhalefete düsüren Demokrat Parti Genel Baskani Adnan Menderes'in halka dönerek, "Her mahallede bir milyoner yaratacagiz" dedigini hatirliyorum. O yillarda Türkiye'de "Bu adam milyonerdir" demek güçtü.
Çünkü para bol degildi. Pek hatirlamiyorum ama saniyorum bir Cumhuriyet Altini 8-10 lira idi. Yine o yillarda bir memurun maasi 25-30 lira dolayinda seyrediyordu. Tabii yoksulluk vardi. Paranin degeri çok yüksekti. Yumurta ile alisveris yapiliyordu. Pazara ayran, yogurt , yumurta satmaya götüren köylü kadinlar ihtiyaçlarini karsilarlardi. Böylesine bir durum vardi. Ama halk bugünkü kadar gelecekten umutsuz degildi. Yarinlara dair umudu vardi. Ülkeyi yönetenlere güveniyordu, inaniyordu, bir gün düzlege çikalacagini bekliyordu.
Yani Türkiye çok partili hayata, demokrasiye irtica ile basladi. Her Mahalleye Bir Milyoner ile ekonomiye girdi. O yillarin milyoneri üç ekmeklik zengin sayilirdi. Bugün ise bir milyonu dilenci bile begenmiyor. Bugün milyon dört çay parasi yada bir sise petsu.. Ancak bizim verimli demokrasimiz 1950'ye göre herkesi bir milyoner yapmayi basarmistir. Simdi herkesin cebinde bir milyon lira vardir. Durum öyledir de Türkiye yine fakirdir. Türk halki yoksuldur. Her mahallede bir milyarlik, yeni Türk lirasi ile yüz milyonluk insan yoktur. Zengin olan olmustur, yoksul, fukara yine Allahin Ipi'ne asilip kalmistir. Özal ne diyordu, "Ben Zenginleri severim, fukaralar Allahin Ipine Sarilsin." Bugünkü Basbakan da asagi yukari ayni tutum içersindedir. Karni doymayanlari, yokluk çekenleri bir tas çorba, bir ekmek ve bir tabak bulgur veya pirinç ile besleyebiliyor. Onlar da "Yasasin Basbakanimiz, Yasasin Bugünkü Iktidar" deyip, "Allah devlete zeval vermesin" diyorlar. Tabii Allah vermesin, bizim de duamiz budur. Devlet yikildigi, çöktügü zaman ne vatan kalir, ne biz kaliriz. Vatan ve devlet sahibi olmak kolay mi? Onun için yoksul da, fukara da, zengin de olsak vatanin elden gitmemesine bakmaliyiz. Düsmanlar paraya degil, vatana düsmandirlar.
Söz zenginlikten, fukaraliktan açilmisken geçen gün gazeteler Türkiye'nin en zenginlerinin listesini verdiler. Bu listeye göre Finansbank sahibi Hüsnü Özyegin 3.5 milyar dolar ile Türkiye'nin en zengin insani ilan edilmistir. 1950 yilinda Türkiye'nin en zengini Vehbi Koç idi. Bugün onun çocuklari, torunlari Türkiye'nin Zenginleri Listesinde onuncu sirada yer almistir. Demekki demokrasimiz, ekonomimiz yeni zenginler yetistirmistir.
Bugün Türkiye'nin en zengini olan Hüsnü Özyegin'i tanirim. 1990 yillarinin basinda Yapi Kredi Bankasi Genel Müdürü idi. Edirne'de Trakyali is adamlari ile yaptigi toplantiya beni de çagirmislardi. Zengin oldugum için degil Türkiye'nin ünlü bankacilarindan Burhan Karaçam'in amcasi oldugum için. Biz 20 lira maasla memuriyete baslamis, 102 bin lira ikramiye ile emekli olmus insanlardaniz. Yoksulluk siniri altinda yasayanlardaniz. Ancak bizi yoksul birakan Türkiye'de yasamis olmak degil, Türkiye'yi elli yildan beri yanlis yönetenlerdir. Bunu bilenlerdeniz. Vatanimiz Türkiye'nin topraklarinin ürün, ekonomisinin ise zengin ve fukara yetistiren bir sistem oldugunun farkindayiz. Ekonomi Çarki'nin kimden yana döndügünü ise bilmeyen yoktur. Geçmiste Cumhuriyet Hükümetlerinin özen gösterdikleri, memleketin çatisini ayakta tuttugunu söyledikleri ORTADIREK (Isçi, Köylü, çiftçi, memur, esnaf kesimi) bugün yikilmistir. Gerçi yoksullar da 1950'ye göre bugün milyonerdir ama bir milyonun üç ekmek alacak kadar bir para oldugunu da bilmek ve söylemek gerekir.
Suraya gelmek istiyorum. Altmis yil önce ülkemizde MILYONER olmak zorken ve hayalken bugün milyar dolarlik zenginlerimiz, milyar liranin üstünde binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce insanimiz vardir. Ama bunlar 70 milyonluk bir ülkede iki milyonu geçmezler. Demek ki Türkiye 1950 deki gibi, yine fakirdir. Fazla degisen bir sey olmamistir. Saz ayni saz çalan eller degismistir.
SARKÖYÜN SESI Gazetesi'nden alinti.
nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol