Ortan burada yaptığı açıklamada;
“İlkbaharda hububat tarlalarına göç eden kışlamış süneler, henüz kardeşlenme döneminde olan hububat saplarını emerek sararmalarına ve kurumalarına neden olur. Bu zarar şekline "Kıırtboğazı denilmektedir. Bitkiler geliştikçe bitkilerin yukarı kısmında, başaklar henüz yaprak kılıfı içindeyken beslenerek başakların beyazımsı bir renk almasına, kurumasına ve dolay ıs ı ile başakların dane bağlamasına engel olurlar. S.ünenin bu şekildeki zararına " akbaşak" adı verilmektedir. Yumurtalardan çıkan süne yavruları danenin süt ve sarı olum dönemindeki buğdayla beslenir. Bu beslenme sonucu clanenin özü bozulur. Bu buğdaydan ekmek ve makarna yapılmaz.
Kimyasal mücadele yerine kullanılabilecek çevre ve insan sağlığı açısından riskleri en aza indirilmiş yöntemleri geliştirmek tarımsal araştırmanın görevlerinden birisi olarak değerlendirilmektedir. Bu alanda kullanılabilecek yöntemler içerisinde "Biyolojik Mücadele" önemli bir yer tutmaktadır. Biyolojik Mücadele; zararlı, hastalık ve yabancı otların başka canlılar yardımıyla ekonomik zarar seviyesinin altında tutulmasıdır. Yani doğada zararlı olan canlıları tamamen yok etmeden, doğal dengeyi koruyucu, onarıcı ve destekleyici önlemler almak, bir başka deyişle doğada zararlı ve faydalı organizmalar arasındaki dengenin korunmasıdır. Faydalılar, doğada zararlılar ile belli bir denge içerisinde yaşamaktadır. İnsanoğlunun doğaya müdahalesi sonucu bu denge faydalılar aleyhine bozulmuştur. Kural olarak her canlının en az bir zararlısı vardır ve biz bıı zararlıyı kullanarak bir denge oluşturabiliriz.
Biyolojik Mücadelenin Avantajları
İnsan ve çevre sağlığına olumsuz etkisi yoktur.
Doğal düşmanları korur.
Potansiyel zararlıları baskı altında tutar
Uygulamada kullanılacak etmenlerin çoğu doğada vardır.
Mücadele maliyeti ucuzdur.
Mücadele doğal denge bozulmadığı sürece kendi halinde gelişir.
Dayanıklılık problemi yaratmaz.
Doğal düşmanlar etkili oldukları zararlıyı kendiliğinden bulur ve onları baskı altına alırlar.
Biyolojik mücadele laboratuarında yapılan çalışmalar kısaca şöyledir;
Kültüre Alma: Araziden tek tek toplanan ergin süneler üretim kaplarına sapa kalkmış buğday konarak beslenmeleri ve yumurta bırakmaları sağlanmaktadır. İki günde bir yumurtaları toplanmakta ve besi değiştirilmektedir.
Embrio Öldürme: Üretim kaplarında buğday yaprağına ve kâğıt peçetelere bırakılan yumurtalar petri kaplarına konularak embrioları öldürülmek üzere -21 oC deki derin dondurucuya konmaktadır.
Kartonlara yapıştırma: Embriosu öldürülen yumurtalar kartonlara dörtlü paketler halinde yapıştırılmaktadır.
Yumurta Parazitleme: Kartonlara yapıştırılmış yumurtalar cam tüplere konmakta ve 2-3 dişi erkek parazitoit ( Trissolcus semistriatus ) bırakılmaktadır.
Kutulama: İnkubatörde 6-8 günde parazitlenen yumurtalar cam tüplerden çıkarılarak salım kutularına konmakta ve doğya salınmaktadır.
2016 yılında 1.000.000 adet süne parazitoit üretilmiştir.
Parazitoit üretimi direk olarak yumurta ve ergin süne adedine bağlıdır. 2017 yılında soğukların uzun sürmesi özellikle nisan ayındaki yağmurlar ve soğuk periyot süne bulunmasını zorlaştırmış vc parazitoit üretiminin geçen yıla göre az olmasına sebep olmuştur. 2017 yılında 700.000 adet parazitoit üretilmiş olup 17.05.2017 tarihinde Karahıdır Köyünde salımı gerçekleşti” dedi.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol