Bir süredir özellikle bölgesel gündemi sik mesgul eden 3. köprü meselesini TEMA Vakfi da degerlendirdi. TEMA Lüleburgaz Temsilcisi Hakan Dedeoglu, bu çerçevede bir basin açiklamasi yaparak konuyu masaya yatirdi. Dedeoglu açiklamasinin basinda; “Istanbul’da, 3. Köprü diye tabir edilen ve Istanbul’un Kuzeyi’nden geçmesi öngörülen köprü meselesi ile ilgili planlamalarin bölgesel ölçekte kamu yararina göre hazirlanmasi ve daha da önemlisi kisisel çikarlara göre yorumlanmamasi çok önemlidir.
Mesele, basit bir ‘3. Köprü Meselesi’ degil; insanca yasama meselesidir” diye konustu. Hakan Dedeoglu açiklamasinin devaminda; TEMA Vakfi’nin Istanbul Büyüksehir Belediye Meclisi’nin kabul ettigi ‘Ilave Bogaz Geçis ve Güzergahlari alt ölçekli planlarda degerlendirilmesi’ne yönelik plan tadilati ve ayrica Ulasim Daire Baskanligi’nin Kuzey Marmara Otoyolu’nun Istanbul Ili sinirlari içerisinde kalan kismina iliskin 1/25.000 ölçekli plan teklifi hakkinda dava açtigini ifade ederek belirterek, sunlari söyledi:
“Bugün Istanbul’da yasayan bir vatandasa ‘Sizce metropolün en önemli sorunu nedir?’ diye sordugunuzda alacaginiz cevaplarin basinda ‘trafik’ gelir; ardindan ise ‘kesmekeslik’ ya da ‘kirlilik’. Bu durumda 3. Köprü diye tabir edilen ve Istanbul’un Kuzeyi’nden geçmesi öngörülen köprü neye ragmen kimin için insa edilecek? 2004’te Arnavutköy halki tarafindan protesto edilen 3. Köprü güzergâhi degistirilerek, bu kez ormanlik araziye daha yakin noktalardan geçmek suretiyle kabul ettirilmek isteniyor. 3. Köprü tartismalari, 12 Eylül Referandumu yaklastikça gözden düsse de mesele gelecek on yillari ipotek altina almamiz açisindan oldukça önemli. Bu nedenle; TEMA Vakfi, Istanbul Büyüksehir Belediye Meclisi’nin 16.06.2010 tarih ve 1394 sayili karar ile kabul ettigi ‘Ilave Bogaz Geçis ve Güzergâhlari alt ölçekli planlarda degerlendirilmesi’ne yönelik plan tadilati ve ayrica 17.06.2010 tarih ve 1473 sayili karar ile Ulasim Daire Baskanligi’nin Kuzey Marmara Otoyolu’nun Istanbul Ili sinirlari içerisinde kalan kismina iliskin 1/25.000 ölçekli plan teklifi hakkinda dava açmistir. Gerek ilk davaya gerekse ikinci davaya ait detaylar vatandasin birtakim bilinmezliklerle nasil bir sürece sokuldugunu göstermektedir.
1. Dava dilekçesinde meclis kararlari ve plan kararlari arasindaki tutarsizlik kabul edilemez oldugu ve mevzuat, sehircilik ve planlama ilkeleri adina, söz konusu meclis kararinin iptal edilmesi gerekmedigi belirtilmektedir. Dava dilekçesinde öne çikan bazi noktalar su sekildedir. ‘Tek merkezlilik, Bogaz geçisi talebini arttirmakta ve bu durum geçmiste oldugu gibi Bogaz’in üçüncü defa karayolu köprüsü ile geçisini gündeme getirmektedir. Özellikle I ve II. köprüler sonrasindaki gelismeler izlendiginde, bu yatirimlarin kent makroformunu kuzeye ve orman alanlarina dogru gelistirerek 2B sorununa yol açtigi ve su toplama havzalari içerisinde kaçak yapilasmalar ile halen çözümler üretilmeye çalisilan sorun alanlarinin (Sarigazi, Samandira, Sultanbeyli vb.) ortaya çikmasina neden oldugu görülmektedir. Istanbul’un dogusu ile batisi arasinda sürekliligi karayolu ile saglanmis bir Bogaz geçisinin Istanbul’un kentsel gelisimi açisindan olumsuz sonuçlari, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü geçisi sonrasinda ortaya çikan kentsel gelisme deseni ile deneyimlenmistir. TEM Otoyolu boyunca kentin dogusu ile batisi arasinda uzanan, yag lekesi seklinde büyüyerek dogal yapiyi tahrip eden, niteliksiz bir yapi stoku ve Sultanbeyli ve Sarigazi gibi yerlesmeleri olusturan süreçlerin tekrarlanmasina neden olacak gelismelerin önüne geçilmesi hazirlanan Plan’da esas alinmistir. Çünkü Istanbul’un dogal esikleri benzer bir süreci yasamayacak derecede hasar gördügünden, su toplama havza alanlarinin ve ormanlarin daha fazla yok olmasina neden olacak gelismelerden kaçinilmasi gerekmektedir.
1/100.000 ölçekli Istanbul Çevre Düzeni Plani’nin ‘Istanbul genelinde demiryolu agirlikli toplu tasima sisteminin kurulmasi ve dogu-bati yönündeki dogrusal gelismeye paralel olarak rayli ulasim sistemlerinin planlanmasi’ yaklasimi dogrultusunda; özellikle Bogaziçi Köprüsü’nün kullanim ömrünü tamamlayip ayni güzergâhta yeniden yapilmasi durumunda, Istanbul’un güneyinde (Marmara Denizi tarafi) ulasim talebi, nüfus ve günümüzde var olan Bogaz araç trafik yogunlugu dikkate alindiginda, hazirlanacak projede rayli sistem geçisi yer almali ve lastik tekerlekli araçlarin kullanimina yönelik serit sayisi arttirilmalidir. Marmara Bölgesi içerisinde ve Marmara Denizi çevresinde saglikli eklemlenmelerin saglanmasi ve böylece bölgesel düzeyde çok merkezli ve dengeli mekansal gelismenin/kalkinmanin gerçeklestirilmesi yaklasimi dogrultusunda; kara üzerindeki ulasim akslari ve Marmara Denizi’ndeki limanlarla entegre olacak sekilde Marmara Denizi ulasim olanaklarindan faydalanilmasi gerekmektedir. Bu dogrultuda, Bogaz geçisleriyle ilgili olarak, 1/100.000 ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzasi Çevre Düzeni Plani Revizyonu çalismalari kapsaminda da öngörülen olasi Çanakkale Bogazi ve yapilmasi planlanan Izmit Körfezi geçis projelerinin gelecekte olusacak yolcu ve yük talepleri rayli sistem gereksinimi de dikkate alinarak, bu köprülerin rayli sistem geçisli projelendirilmesi ilkesi benimsenmeli, gelecekte rayli sistemin mutlak ihtiyaç duyuldugu anda, rayli sisteme dönüstürülebilecek sekilde öncelikle projelendirilmesi esastir.
2. Davanin gerekçesine bakildiginda da bir Belediye Meclisi’nin, bir sene arayla birbiriyle kesinlikle bagdasmayan iki karar aldigi görülmektedir. Bu kararlardan biri ile, Istanbul’un Anayasasi olarak görülen Çevre Düzeni Plani onaylanmis, digeri ile bu Plan kararlariyla tamamen çelisen alt ölçekli plan onaylanmistir. Bu nedenle 1/100.000 ölçekli Istanbul Çevre Düzeni Planini islevsiz birakarak, plan kararlarina aykiri alt ölçekli plani onaylayan söz konusu Meclis Kararinin iptal edilmesi gerekmektedir. Söz konusu 3. Köprünün Istanbul’un trafik sorununa çözüm bulmaktan öte Istanbul’un daha da sismesine neden olacagi ve bununla birlikte yeni imar sorunlarina/usulsüzlüklerine yol açacagi açiktir. Bir yandan iklim degisikligi, susuzluk ya da açlik gibi sorunlara çözüm aranirken diger yandan bir sehir ve çevresindeki dogal kaynaklarin amaç disi kullanilmasina ve tüketilmesine yol açacak hamleler yapilmasi çok acidir. Ortada kapasitesini çoktan asan bir sehir vardir; ancak halen göçe ve nüfus artisina yol açacak birtakim yanlis uygulamalarda israr edilmektedir. Sadece Istanbul’da degil, ülkenin her yerinde rayli sistemlere geçilmesi sart iken birtakim çikarlar arasina ‘köprü’ kurmakta israr edilmektedir.
Arnavutköy halkinin tepkisi bu nedenle hakliydi. Çünkü halkin tepkisi bu yanlis uygulamalari gerçeklesmeden önlemek amacini tasiyordu. Bugün Sariyer ve civar halkinin da konuya bilinçle yaklasmasi gerekmektedir. Dahasi 3. Köprü meselesi sadece Istanbul’un degil ulasim aglarinin içiçe geçmisligi nedeniyle tüm Trakya’yi dolayisiyla bölge halkimizi ilgilendirmektedir. Planlamalarin bölgesel ölçekte kamu yararina göre hazirlanmasi ve daha da önemlisi kisisel çikarlara göre yorumlanmamasi çok önemlidir. Mesele, basit bir ‘3. Köprü Meselesi’ degil; insanca yasama meselesidir.”
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol