2 TEMMUZ

Yillar ne kadar acimasiz.
Ne kadar çabuk geçmis on dört yil.
Dile kolay. On dört yil bu.
Dostlar Korosu'nun etkin elemanlarindandim o zaman.
Sivas'ta "Pir Sultan Abdal Etkinlikleri" günleri gelmisti. Ercüment, o zamanlar da koronun iletisiminden sorumlu arkadasimizdi. Etkinlik düzenleyicileriyle görüsmüs.
"Bu yil etkinlik dizgemiz çok yüklü. Aramizda görmekten onur ve mutluluk duyacagimiz bir grupsunuz ama bu yil sizi çagirmak konusunda geç kaldik. Önümüzdeki yil öncelikle çagiracaklarimizdansiniz." denmis.
1993 yili Pir Sultan Abdal Etkinlikleri'ne o yüzden katilmamistik.
Öylelikle Sivas'ta olmamistim. Asik Nesimi Çimen, çok yakin dostumdu.
Orada olsaydim, Nesimi Çimen'le birlikte olmak ta vardi. Kavaklili Tâlat aga, aksamüzeri telefon etti. "Haber izliyor musun?" dedi.
Haberleri açtigimizda. Alevler yükseliyordu ekranda. Talât, yananlarin içinde Nesimi Çimen'in de bulundugunu söylediginde. Zaten, sonuçta insanlar yaniyordu ates ates, alev alev.
Bir de, bir dostum da vardi alevlerin içinde.
Dervis Kemal'le haberlestik. Dogruladi. Günlerden Cuma'ydi. Mecliste SHP-DYP Koalisyon hükümetinin görüsmeleri vardi.
SHP millet vekilleri meclisi terk etmemislerdi. Hemen burunlarinin dibinde bir otel yanarken.
Neydi? Umursamazlik miydi?
Arif Sag, Erdal Inönü'yü ariyordu. "Yaniyoruz!" diyordu. "Telâs etmeyin. Devletin güvenlik güçleri sizi kurtaracak!" diyordu Erdal Inönü.
Her seyi her zaman bilen, günün Cumhurbaskani Demirel, "Güvenlik güçleriyle halki karsi karsiya getirmeyin!" diyordu.
Otel içindekiler kurbanlikti.
Disindakiler, yangini çikaranlar, insanlari yakanlar vatandasti. Emniyet güçleriyle karsi karsiya getirilmemesi gereken vatandas grubu yani.
Yanmisti, dumandan bogulmustu insanlar.
Otuz üç müydü, otuz yedi miydi.
1 mayis 77'de de böyle bir rakam, Taksim'de yok edilmisti.
Cellatlar bir yandan vuruyor, asiyor, yakiyor, boguyor, öldürüyordu.
Çogaliyordu ölenler.
Cellat sasiyordu bu ise.
Pir Sultan askina, öldürüldükçe yeniden doganlardi bunlar.
Küllerinden dogan Anka kusu örnegi.
Ertesi sabah uyandigimda.
Içimde anlatilmaz bir agri. Sanki evim, ocagim yanmisti. Sanki yangin, tüm sevdiklerimi, tüm varimi varligimi yakmis, kül etmisti. Tam bir hafta sürdü vurgunlugum. Bir hafta boyu kendime gelemedim. Sonraki Persembe Asim Bezirci'yi Sisli'de biraktik. Nesimi'yi Karacaahmet'e götürdük.
Cumaydi günlerden. Büyük bir sikintiyla baslamistim güne. Kendimden korkuyordum artik. Içimde, bünyemde, iyilesemeyecek dertler baslayabilirdi. Kurtarmaliydim kendimi.
Öglene dogru basarmistim. Onlarin adina kaldirmis, yudumlamistim dolumu ve türküleri, degisleri onlar için çalmistim yapayalniz odamda.
Atlatmistim. Bu bir yaristi insandan yana, insanliktan yana. Anlamistim.
Bezmek yok, bikmak, birakmak yok. Yenilmek yok.
Bugün 2 Temmuz 2007. On dört yil geçmis üzerinden.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol