“Istrancalar'ı İş Makinalarıyla Param Parça Ediyorsunuz”

İklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesiAmacıyla TBMM’de Kurulan  Meclis Araştırması Komisyonu’nda konuşan CHP Kırklareli Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi
Vecdi Gündoğdu,Türkiye'de özellikle enerji ve maden politikalarının arazi bozulumundaki önemli nedenlerden biri
olduğunu belirterek, burada sorumluluğun Tarım ve Orman Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığında olduğunu,tarım topraklarının Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mutlaka korumaya alınması gerektiğini söyledi. Gündoğdu, ayrıca Istrancalarda yol kenarındaki tabelalarda maden ocaklarından dolayı “dikkat iş makinası çıkabilir”, “dikkat kamyon çıkabilir” gibi uyarı levhaları varken Dereköy’den Bulgaristan’a geçtiğinizde uyarı levhalarının “dikkat yabani hayvan çıkabilir” şeklinde içeriğinin de değişmesinin önemli bir fark olduğunu ifade etti.
Konuşmasında Trakya bölgesinde kalitesiz
linyit madenlerinin de olduğunu ifade eden Gündoğdu, “Gerek madencilik gerekse termik santral faaliyetleriyle verimli tarım alanları kirlenme, yok olma riskiyle karşı karşıya da
kalmaktadır. Santrallerde yakıt olarak kullanılan linyitin çıkarımı için tarım toprakları boşaltılmakta. Linyit alındıktan sonra tekrar
tarıma da açılamamaktadır” dedi.

Komisyon Başkanlığını Orman ve Su İşleri Eski Bakanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu’nun yaptığıİklim Değişikliğinin Etkilerinin En Aza İndirilmesi Amacıyla TBMM’de Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu’nun 14 Nisan 2021 tarihli oturumunda konuşanCHP Kırklareli Milletvekili ve TBMM Çevre Komisyonu Üyesi Vecdi Gündoğdu, verimli tarım topraklarının ve su kaynaklarının madencilik ve sanayi faaliyetleri ile yok edilmeye devam ettiğini söyledi.Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayınladığı "Bitkisel Üretim Verileri" isimli çalışmaya göre, 1990 yılında Türkiye'deki toplam tarım alanının 27 milyon 850 bin hektar iken 2019 yılında bu miktarın 23 milyon 94 bin hektara düştüğünü yani bir nevi gerilediğini belirten Gündoğdu, artan nüfus ve beraberinde artan gıda ihtiyacının göz önünde bulundurulduğunda aradaki farkın daha da büyüdüğünü dile getirdi.
Komisyonda “Bununla ilgili nasıl tedbirler alıyorsunuz, onu merak ediyorum. Mevcut tarım alanlarının gelecekte gıda, hayvan yemi ve yakıt ihtiyacını karşılamak için yeterli olup olmayacağının en doğru kararını da siz, ilgili Bakanlık vereceksiniz. Bununla ilgili bir çalışmanız var mıdır?” diye soran Gündoğdu, “Biyolojik kapasiteyi göz önünde bulunduran yöntem ve yaklaşımlar, birinci sınıf tarım arazilerinin tarımsal üretimi yerine sanayi ve yerleşim amaçlı kullanıma açılmasının kesinlikle ve kesinlikle önüne geçilmesini öneriyoruz” dedi.
Tarım alanlarının yapılaşmaya açılmasıyla tarım arazisi olarak kullanılabilecek alanların azalacağını, tarım ürünlerinin temini için başka bölgeler ya da ülkelere bağımlılığın artması da kaçınılmaz olduğunu belirterek “Tedbir aldınız mı?” şeklinde soran Gündoğdu, “Bugün birçok termik santral ve kömür havzası verimli tarım alanları üzerinde yer almakta. Trakya bölgemiz ve özellikle de şunu söyleyeyim:
Çanakkale'ye baktığımızda gerçekten en kötü örneklerden bir tanesidir. Toprak Koruma Kuruluna gelen tarım dışı tahsis talepleri sonucu tarım dışına çıkarılan alanların oranına bakıldığında alan büyüklüğü olarak da tarım dışına tahsiste ilk sırada ne yazık ki enerji ve maden projelerinin geldiğini hep birlikte görmekteyiz.
Diğer yandan, Türkiye'deki yerli linyitlerin yüksek kirlilik içeriği de dikkate alındığında, bu kirliliğin bitki, toprak, insan sağlığını bozduğu da açıkça görülmektedir, kaldı ki Sağlık Bakanlığı da bunu işaret ediyor.Gerek madencilik gerekse termik santral faaliyetleriyle verimli tarım alanları kirlenme, yok olma riskiyle karşı karşıya da kalmaktadır bununla birlikte. Santrallerde yakıt olarak kullanılan linyitin çıkarımı için tarım toprakları boşaltılmakta. Linyit alındıktan sonra tekrar tarıma da açılamamaktadır. Bunu da dikkatli bir şekilde izliyoruz ve toprak kaybına neden oluyor.
Bu duruma baktığımızda da gerçekten önemli miktarda tarım alanının kaybolması da söz konusu. Söz konusu faaliyetler yalnızca faaliyet alanlarında tarımsal alanı etkilememekte, aynı zamanda çevre tarım arazilerinde de verim değişikliği etkileri söz konusu olabilmektedir.
Bu gelişmeler Tarım ve Orman Bakanlığı ve Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının ne yazık ki izniyle olmakta ve tarımsal toprak kaybı ve kirliliği ne yazık ki göz göre göre de devam etmektedir” diye konuştu.
“Enerji ve maden politikaları hatalı”
Hükûmetler Arası İklim Değişikliği Paneli'nin 2019 yılında yayınladığı “İklim ve Arazi Özel Raporu”nun toprak, tarım arazileri, mera ve ormanların tahribatının küresel ısınmaya etkileri ile doğal varlıkları koruma çalışmalarının iklim değişikliğine uyum ve mücadelenin ne kadar önemli olduğunu da ortaya koyduğunu söyleyen Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü;“Ne var ki Türkiye'de özellikle enerji ve maden politikaları arazi bozulumunun da önemli nedenlerinden biridir. Yani Tarım ve Orman Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanlığının sorumluluğundadır Sayın Bakanım. Yani baktığımızda, tarım topraklarımız, bereketli topraklar Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından mutlak korumaya alınmamaktadır. Bunun mutlak korumaya alınmasını artık bir an önce istiyoruz ve bunu da mutlaka sizlerden de bu dönemde bekliyoruz. Yani kısacası bu ihmalin ve siyasi tercihin devamı olarak da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı talanı, yok oluşu âdeta önlemek değil planlama rolü de üstlenmiştir ve bunu da sizin elinizden almıştır. Orman Genel Müdürlüğünün denetlendiği 2019 yılı Sayıştay Raporu'nda aynen şu söyleniyor. "Maden işletme sahalarının büyük bir çoğunluğunda rehabilite çalışmalarının yapılmadığı, verilen izinler doğrultusunda belli bir plan ve proje çerçevesinde işletilmesi ve çalıştırılması gerekirken sahada düzensiz çalışmaların yapıldığı görülmüştür" ifadelerini kullanıyor rapor.
Yani burada sizin de eksiğiniz ve kusurunuz çıkıyor. Bunu bir an önce düzeltmeyi düşünüyor musunuz diye de soruyorum.
Ve yine su havzalarımızın ciddi olarak kuraklıkla karşı karşıya kalacağını artık kimse reddetmiyor, bunu hepimiz biliyoruz. Bilindiği gibi Trakya'da yılan hikâyesine dönüşen Ergene Havzası'ndan az önce siz de sunumunuzda bahsettiniz. Burada Koruma Eylem Planı 15 ana başlık ve 18 alt eylemden meydana gelmekte. Yirmi yıllık iktidar var Sayın Bakanım ve yirmi yıllık iktidarın verilerine göre 18 alt eylemin 8'i tamamlandı, sadece 8 tanesi ve şu an 8'i ise hâlâ devam ediyor, 2'si sürekli eylemde. Kırklareli'nde özel olarak şu var. Değerli arkadaşlar, biz Istrancalar'ın yani Yıldız Dağları'nın eteklerinde olan bir sınır iliz. Ben burada dünkü yaptığım konuşmada da söyledim. Yani bakın üzüldüğümüz şeyler var. Türkiye olarak bazı yerlerde biz geride kaldık. Mesela bizim Dereköy Sınır Kapımıza dün de ifade ettim giderken oradaki taş ocakları ve mermer ocakları ve diğer kalker ocaklarından dolayı sürekli olarak şöyle işaretler var trafik levhalarında: "Dikkat kamyon çıkabilir." "Dikkat, iş makinesi çıkabilir." Ama 20 kilometre öteye, Bulgaristan'a geçtiğimizde oradaki tabela şekli değişiyor, hemen "Dikkat, yabani hayvan çıkabilir." e dönüyor.” (H.M.Taner)

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol