İYİ YILLAR!

Değerli Önadım okurları, sevgili tüketiciler!
5 Kasım 2012 tarihinden bu yana, tüketicileri doğrudan veya dolaylı olarak ilgilendiren hemen her konudaki düşüncelerimizi bu sütunlarda sizlerle paylaştık. Başlangıçta haftada iki kez olmak üzere, daha sonraları ise haftada bir gün ve genellikle Çarşamba günleri birlikteydik bunca zamandır.
2014 Yılının son yazısını yazarken, Tekin Büyükkaya'dan alınan, Yücel Paşmakçı tarafından derlenmiş ve Ardahan/Hanak yöresine ait şu türkü aklıma geldi:
"Bu Dağlar Kömürdendir
Geçen Gün Ömürdendir
Feleğin Bir Guşu Var
Pençesi Demirdendir" diye başlayıp; yaşam içindeki yalnızlıklara, zorluklara, aksiliklere, mağduriyetlere sitem ve isyan dile getirilerek, buna sebep olanlarla yapılan pazarlıklar anlatılır.
Tüketici hakları mücadelesinde de onu yapmıyor muyuz? İşte, hafızalarımızı tazeleyelim ve çarpıcı örneklerden bazılarını hatırlayarak, koskoca bir yılı nasıl tükettiğimize şöyle bir göz atalım.
2014 Yılına; "Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), baz istasyonlarından yayılan elektromanyetik alan (EMA) ölçüm değerlerinin sürekli (7/24) izlenmesi amacıyla yeni bir projeyi hayata geçirdi" bilgisini aktararak başlamış ve elektromanyetik kirliliğin kontrolü için umutlanmıştık. Ama, bir yıl boyunca her gün yeni yeni baz istasyonları hem de, kamufle edilmiş bir şekilde kuruluyor ve başta sorumlular olmak üzere hiç kimse hiç bir şey yap/a/mıyor.
"Derneğimize başvuran ya da, kaderine razı olan/olmayan onlarca yurttaşımızın feryatlarından anlayabildiğimiz kadarıyla; cep telefonlarına gelen rahatsız edici mesajlardan bizar olunmaktadır. Öyle sanıyoruz ki, etkili ve yetkili mercilerden gelen '….. yerlerden, ….. türlü mesajlara itibar etmeyin' türündeki mesajların zerre kadar önemi ve esbabı mucizesi yok. Yani, şu demek mi oluyor? Kısaca, 'biz bir şey yapamıyoruz, siz kendi güvenliğinizi kendiniz sağlayın'mı?." Bu konuda, nispeten bir çözüm umuduyla bir yönetmelik yayınlandı ancak, 2015 yılı ortalarında yürürlüğe gireceğini 12.11.2014 tarihli bu sütunlardaki yazımızla duyurmuştuk.
Her yıl olduğu gibi 2014 yılı içinde de, tüketicilere en çok sorun yaşatan kurumsal yapılar olarak bankacılık sektörü başta gelmektedir. Daha sonra ise, enerji ve iletişim sektörleri sırasıyla yerlerini almışlardır.
Ülke yönetimine aday siyasi partilerin birbiriyle yarıştıkları demokratik seçimlerde, bir tüketici olarak yurttaş sorumluluklarından, özellikle de yerel seçimlerin öneminden dem vurmuştuk.
İnsan sağlığı açısından ve çevresel sorunların önemli nedenlerinden biri olan fosil yakıtlara dayalı termik santraller ile çağımızda küresel felaketle eşdeğer anlam taşıyan nükleer santrallere karşı, neden yenilenebilir enerji kaynaklarını tercih etmemiz gerektiğini anlatmıştık.
Önlenebilir olmasına karşın, önlen/e/meyen doğal kaynakların talanı ve tahribatlarına, yeryüzünü biz insanlarla paylaşan diğer canlıların haklarına karşı sorumluluk duyguları ve duyarlılığımızı gündeme getirmiştik.
Bürokratik olarak engellenme girişimlerine karşın, bana göre toplumsal tarihimizin son yıllarda en anlamlı sivil ve demokratik direnişi olan 'Gezi' eylemlerine verdiğimiz önemi anlatmıştık.
Tüketici olarak haklarımızı, hak gasplarına karşı mücadele yol ve yöntemlerin tanımlandığı yasa, tüzük, yönetmelilik, tebliğ ve genelgelerden defalarca söz ettik. Her yeni yayınlanan hukuki belgeleri sizlerle paylaştık. Olumlu yada olumsuz bulduğumuz her konu hakkındaki görüşlerimizi gündeme getirmiştik.
Yıl boyunca, yine tüketici lehine yada aleyhine sonuçlanan onlarca hatta, yüzlerce davaya tanık olduk, sütunlarımıza taşıdık. Sadece Kırklareli'nde bile, birbiriyle çelişik Tüketici Sorunları Hakem Kurulu Kararları ve mahkeme sonuçlarını gösteren onlarca örnek var. Özellikle de bankalar konusundaki davalarda, bazı banka avukatlarının trajikomik savunmalarını çok gördük. Yüzde yüz haklı olsalar bile; 'Ya kredi notum düşerse! Ya, bundan sonra bankalardan kredi alamazsam! Ya da, davayı kaybedip daha fazla para ödemeye mahkum olursam!" gibi, benzeri korkulardan etkilenip, hak mücadelesinden dönen o kadar çok tüketici tanıma fırsatı bulduk ki, sormayın.
Yerel yönetimler için başlangıçta ne demiş isek, duyan hiç kimse olmadığı ve değişen pek bir şey olmadığı için, taleplerimizin ciddiye alınması konusunda ısrarlıyız.
YEREL YÖNETİM ANLAYIŞIMIZ…
Kent halkı için önceliklerimiz;
1.Ülke genelinde olduğu gibi ilimizde de çocuklarımızın korunmaya ve güvenli bir yaşama ihtiyacı var. Tabii ki, bu konuda birinci derece sorumluluk ailelere düşüyor ama, yerel yönetimlerin sorumluluğu da göz ardı edilemeyecek kadar çok ve yaşamsal önemdedir.
2. Yine, ülke genelinde olduğu gibi ilimizde de toplumsal yaşamın her alanında var olmaya çalışan kadınlarımızın hem evdeki hem de dışarıdaki sorumluluklarını kolaylaştıracak pozitif ayırım projelerini hayata geçirecek önemli kuruluşların başında yerel yönetimler gelir. Buna dair görüş, düşünce ve projelerin en kısa zamanda kamuoyu ile paylaşılması gerekir.
3. Biliyorsunuz ki, 'engellisini yok sayan bir toplum, engellidir'. Modern ve çağdaş bir kent yaşamında engelli hakları son derece önemli ve acil sorumluluk içerir.
Örneğin: Herkes, tüm yaşamsal alanlara ulaşmak hakkına sahiptir. Bu, çağdaş toplum olmanın önemli bir gereğidir ve yerel yönetimlere bu konuda çok büyük sorumluluklar düşmektedir. Yerel yönetimler, yaptıkları sosyal ve teknik alt yapı yatırımlarıyla kent mekanının şekillenmesinde önemli role sahiptir. Kentsel ulaşım hizmetlerinin, kentteki her türlü açık alan ve yapının özürlüler için ulaşılabilirliğinin yerel yönetimlerce sağlanıyor olması, özürlülerin sosyal yaşama katılmasında fırsat eşitliğini sağlayan en önemli unsurdur.
Özürlülerin fiziksel çevreye ulaşılabilirliklerinin sağlanmasının yanında, çevre faktörlerinin özre neden olması da bir diğer konuyu oluşturmaktadır. Özellikle, trafik kazaları ve trafik kurallarına uyulmaması, bu sistemlerin bir bütün olarak sunulmaması, özre neden olduğu gibi özürlülerin ulaşılabilirliğini de kısıtlamaktadır.
Ulaşılabilirlik ve kullanım açısından;
. Kamusal binalara (kamunun kullanımına açık resmi ve özel tüm yapılar) erişim,
. Açık alanlar (sokak, cadde ve meydanlar, parklar, rekreasyon alanları v.b.),
. Konutlar,
. Toplu taşımacılık ve
. Trafik düzenlemeleri konularında,
Yerel yönetimler yasal sorumlusu ve yetkilisi olarak çözüm getirmek zorundadır.
4.Bireysel ve toplumsal mutlulukların önemli bir nedeni ve yeryüzünün kentlerdeki paydaşları olan canlılardan 'sokak hayvanları' konusunda da, yerel yönetimlere düşecek önemli sorumluluklar var. Yerel yönetimlerde sorumluluk alacak siyasi anlayışların, tüm ön yargıları kırarak bu konudaki toplumun beklentilerine duyarsız kalmayacaklarını umuyorum.
İyi yıllar dileklerimle, sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol