IŞILDAYAN PENCERELERİ SEYREDERKEN...

Zaman kimi kuşkanadında, kimi yerinde sayar durur. İşte böyle anlarda imdadına koşan hep kalemim olur.
Akşam yine davetsiz düşüncelerin istilasına uğradım.
Herkes tatlı uykusunda bir ben uyanık, bir gece ve bir de gecenin karanlığında tek tük ışıldayan pencereler.
Karanlık gecelerde ışık insanın hep umudu olmuştur ama o ışığın ötesinde nelerin yaşandığı bilinmez?
Sevişenler mi, döğüşenler mi, ağlayanlar mı, gülenler mi?
Yeni bir doğan mı, yoksa hayata gözlerini yuman mı? Işıldayan kapalı bir kutu gibidir pencereler.
Rahmetli, büyük üstat Nazım Hikmet'in dizeleri geldi şu an aklıma.
"Memleket mi, yıldızlar mı, gençliğim mi daha uzak, kayınların arasından bir pencere sarı sıcak."
Demek insan karanlıkta kalınca en ufak bir ışık bile sarı sıcak umuda dönüşebilir.
Biz Cumhuriyet çocukları olarak biraz daha şanslıyız eski kuşaklardan. Kanla canla kazanılan bu Cumhuriyetin ilkelerini korumak tek görevimiz olsa da, bu konuda ne kadar başarılı olup olmadığımız tartışılır.
Oysa T. Cumhuriyeti'nin evladı olan herkesin kaçınılmaz görevidir, din, dil, ırk ayrımı yapmadan bu vatanı korumak.
Zaten Cumhuriyet Savaşı'nı da böyle tek yumruk olarak kazanmadık mı? Farklı düşüncelere gerek yok, çünkü başka TÜRKİYE yok.
Birimiz hepimiz, hepimiz de bu VATAN için var olmalıyız.
Savaşa, silaha ne gerek var.
Kalemin ucundaki beyinlerimizle de savaşabiliriz.
Uykusuz bir gecemi paylaşırken sizinle, uzayan gölgeler sonrasında kısalmaya başlayacak mesafelerin görüşü. Karanlık veda etti edecek geceye ve biraz sonra sabahı sunacak hepimize yıldızların sönüşü.
Gönül diler ki herkesin düşüncelerine de güneş doğar bir gün.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol