İŞ KAZALARI/ CİNAYETLERİ

Çalışma yaşamında, istenmemekle birlikte sıkça görülen ve yaralanmalara hatta, ölümlere neden olan olaylar; önlenebilir veya önlenemez olmasına bakılarak, iş kazası veya iş cinayeti olarak adlandırılır. Bu ayrımı yapabilmenin tek yolu; yaşanan bu olayın sosyal, ekonomik, politik, psikolojik ve teknik niteliklerini dikkate alarak, basit ve çok net bir şekilde adlandırmak mümkündür.
Örneğin; Karayolu taşımacılığında yaşanan yaralanma ve ölümle sonuçlanan olumsuzlukların nedeni, beklenmedik ve ani gelişen (deprem, toprak kayması, çığ vb.) doğal bir olay ise, buna kesinlikle ‘kaza’ adı verilir. Eğer, sürücülerin hatası ve araçlardaki teknik kusurlar, buzlanma, uyarı işaretleri ve yolun fiziki hataları vb. sebepler nedeniyle meydana gelen kazalar ise, kesinlikle ‘cinayet’tir. Keza, deniz ve hava taşımacılığında da bu böyle.
Bir başka alan, madencilik ve fabrikalarda da durum bundan farklı değil. Yani, ön görülmeyen ve ani gelişen durumların neden olduğu olumsuzluklara ‘kaza’, olayın neden-sonuç sürecinde insan ve yapması gereken denetimler, araç ve ortamın neden olduğu tüm olumsuzluklar vb. ‘cinayet’ olarak adlandırılır.
Yaşamın bu kesitine objektif, ekolojik, sosyal ve bilimsel baktığımızda, sözünü ettiğimiz olayların çok büyük bir kısmını ‘iş cinayetleri’ olarak adlandıran TMMOB, her yıl ‘3 Mart’ tarihini ‘İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ olarak anma etkinliği düzenlemektedir. Bu nedenle, geçen hafta sonunda TMMOB’nin yerel izdüşümü olan İKK’lar da bölgelerinde bu anma etkinliğini gerçekleştirdi. Mesleki sorumluluğum gereği o etkinliğe ben de katıldım.
Düşüncem odur ki; meslek odaları, sendikalar, dernekler vb. sivil toplum kuruluşlarının içinde bulunduğu her etkinlik, özlük ve sosyal haklara, barış ve adalet özlemine, demokrasi ve özgürlük taleplerine giden yolda sonun başlangıcını oluşturduğu için her demokrat yurtseverce desteklenmelidir.
Ancak ve maalesef sendikal, mesleki vb. diğer sivil yapıların işlevsel faaliyetlerindeki ‘dibe vurum’ sendromunu ne yazık ki burada da gördük, üzüldük. Zira, özellikle konu ile ilgisi olan toplum kesimleri tarafından etkinliğe ilgi az ve genel katılım ise, oldukça yetersizdi.
Bu etkinliğin, tüketici hakları ile ne ilgisi var diyorsanız eğer; özellikle ölüme neden olan bu kazalar, tüketici yani insanın en doğal hakkı olan yaşama ve iş güvenliği hakkını doğrudan ilgilendirdiği için bir ‘Tüketici’ olarak bizi yakından ilgilendirmektedir. Zira; biz bu soruna bir beka meselesi olarak bakıyoruz.
Beka derken, bunu birilerinin anladığı gibi değil, bu ülkede varlığını sürdüren ekosisteme dahil flora ve fauna başta olmak üzere her inanç ve kimlikten insanların oluşturduğu halkların geleceğinden söz ediyoruz. Hatta buna, dünya ve üzerindeki doğal varlıklar ile tüm canlıların geleceği demek daha doğru olur.
TÜKETİCİNİN MERAK ETTİĞİ KONULAR
6502 sayılı ‘Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’ ile ilgili sıkça sorulan sorulara devam…
Satıcı ya da sağlayıcı mal veya hizmet satıştan kaçınabilir mi?
Vitrinde, rafta, elektronik ortamda veya açıkça görülebilir herhangi bir yerde teşhir edilen malın, satılık olmadığı belirtilen bir ibareye yer verilmedikçe satışından kaçınılamaz. Hizmet sağlamaktan haklı bir sebep olmaksızın kaçınılamaz.
Satıştan kaçınma konusunda şikayet nereye bildirilir?
Bakanlık ve belediyeler, bu madde hükümlerinin uygulanması ve izlenmesine ilişkin işleri yürütmekle görevlidir
Mal ya da hizmet satın alırken sayı/miktarda sınırlama yapılabilir mi?
Bir malı ya da hizmeti satın alırken başka bir mal ya da hizmeti satın alınması konusunda satıcı ya da sağlayıcı tarafından şart koşulabilir mi?
Ticari veya mesleki amaçlarla hareket edenler; aksine bir teamül, ticari örf veya adet ya da haklı bir sebep yoksa; bir mal veya hizmetin satışını o mal veya hizmetin, kendisi tarafından belirlenen miktar, sayı, ebat gibi koşullara ya da başka bir mal veya hizmetin satın alınması şartına bağlayamaz.
Satıcı ya da sağlayıcı sipariş edilmeyen mal ve hizmetlerde hak iddia edebilir mi?
Sipariş edilmeyen malların gönderilmesi ya da hizmetlerin sunulması durumunda, tüketiciye karşı herhangi bir hak ileri sürülemez. Bu hâllerde, tüketicinin sessiz kalması ya da mal veya hizmeti kullanmış olması, sözleşmenin kurulmasına yönelik kabul beyanı olarak yorumlanamaz. Tüketicinin malı geri göndermek veya muhafaza etmek gibi bir yükümlülüğü yoktur.. Bir mal veya hizmetin sipariş edildiğini iddia eden bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
TÜKETİCİLER, NASIL BİR BELEDİYECİLİK VE NASIL BİR BELEDİYE YÖNETİMİ
İSTİYOR (5)
Sayıştay’ın belediyelerde yapmış olduğu denetimlere ilişkin genel değerlendirme raporunda denetçilerin önemli gördükleri sorunlar şunlardır: usulsüz tahsis, sürekli işgal, kayıtsız taşınmaz, toplanmayan gelirler, kayıtsız banka hesapları, otopark işletilmesinde usulsüzlük, fon gelirlerinin amaç dışı kullanımı, karşılıksız kıyak, ihalesiz toplu taşıma.
Tüketiciler olarak nasıl bir belediyecilik ve nasıl bir belediye yönetimi istiyoruz?
• Kentte yaşayan, özellikle de dar gelirli, yoksul, açlık sınırının altında yaşayan halkın ve öğrencilerin satın alma gücü dikkate alınarak, şehir şebeke suyu ve ulaşımın ucuz ya da ücretsiz sağlanacağı bir belediyecilik istiyoruz.
• Güvenli ve içilebilir şehir şebeke suyu sağlayabilecek bir belediye yönetimi istiyoruz.
• Toplu taşımacılığın hakim olduğu, trafik sorununun ve trafik kazalarının yaşanmadığı bir kent istiyoruz.
• Caddelerinin, sokaklarının ve her noktasının temiz olduğu bir kentte yaşamak istiyoruz.
• Doğanın, yani, yeşilin – çevrenin, toprağın, akarsuların, yer altı sularının, göllerin yok edilmeyeceği ve kirletilmeyeceği konusunda önlem alan bir belediyecilik ve bir belediye yönetimi istiyoruz.
• Temiz hava soluyabileceğimiz bir kent ile bunu sağlayacak bir belediyecilik istiyoruz.
• Yüksek gökdelenlerin, beton yığınlarının, çarpıklığın – çirkinliğin olmadığı, estetiği olan ve kent yaşamını sağlıklı kılacak gerçek imar planının uygulandığı bir kent ve bunun gereklerini yerine getirecek bir belediyecilik istiyoruz.
• Hemen her mahallede ve kentin merkezi noktalarında çocukların oyun alanlarının olduğu, yetişkinlerin gezip dinlenebileceği, yeşilliğin hakim olduğu, geniş alanlı park ve bahçeleri bulunan bir kent ile bu koşulları sağlayacak bir belediyecilik istiyoruz.
• Merkezi noktalarında ve değişik bölgelerinde birden çok toplanma alanının olduğu bir kent ve bu koşulları sağlayacak bir belediye yönetimi istiyoruz.
• Herkesin sağlıklı ve mutlu olduğu, dayanışmanın – paylaşımın olduğu, gerçek adaletin ve hukukun uygulandığı, kimsenin kimseyi rahatsız etmediği, zayıf halk kitlelerine sahip çıkıldığı, sosyal ve insani ilişkilerin gelişmiş olduğu bir kent ile bu koşulları sağlayacak bir belediyecilik istiyoruz.
• Özel sektöre, sermayeye kaynak ve rant sağlayan bir belediyecilik değil, halk için ve halk yararına çalışacak bir belediye yönetimi ve belediyecilik istiyoruz.
• Belediye gelirlerinin, kaynaklarının gereksiz, anlamsız kullanıldığı değil, halkın temel gerekli ve öncelikli olan gereksinimleri için kullanıldığı bir belediyecilik istiyoruz.
• Hiçbir şekilde kırsal kalkınmaya, tarıma ve hayvancılığa doğrudan ve dolaylı olarak zarar vermeyen, tam tersine yarar sağlayan bir belediyecilik ve belediye yönetimi istiyoruz.
• Ekolojik tarımsal üretime ve hayvancılığa önem veren, destekleyen, ekolojik tarımsal ve hayvancılık ürünlerinin kente getirilip tüketicilere uygun fiyatlarda sunulmasını sağlayan bir belediyecilik ve belediye yönetimi istiyoruz.
• Kentli halkın – tüketicilerin tüketim kooperatifleri kurmalarına ve çalıştırmalarına her çeşit desteği veren bir belediyecilik ve belediye yönetimi istiyoruz.
• Yağmur – fırtına ve doğal afetler nedeniyle halkın – tüketicilerin maddi ve manevi olarak hiçbir zarara uğramayacağı, mağduriyet yaşamayacağı şekilde altyapı hizmetlerinin ve sorunlarının çözüldüğü, diğer tüm önlemlerin alındığı bir kent ile bu koşulları sağlayacak bir belediye yönetimi ve belediyecilik istiyoruz.
• İşsizliğin, yoksulluğun, çaresizliğin, pahalılığın yaşanmadığı, tüketicilerin tüm insani gereksinimlerine en iyi ve yeterli olarak erişebildiği bir kent ile bu koşulları sağlayacak bir belediye yönetimi istiyoruz.
• Her ailenin ve her kişinin sağlıklı ve güvenli olarak barınma koşullarını oluşturabilecek ve gereksinimlerini sağlayabilecek bir belediyecilik ve belediye yönetimi istiyoruz.
• Belediye hizmetleri konusunda demokratik kitle örgütleri ile en etkin ve en iyi şekilde işbirliği yapan, gerektiğinde demokratik kitle örgütlerine destek veren bir belediye yönetimi ve belediyecilik istiyoruz.
• Oy oranlarına göre değil, her kentliye belediye hizmetlerini eşit ve etkin bir şekilde verecek bir belediye yönetimi istiyoruz.
• Belediye meclislerinin bir müteahhit şirketi gibi değil, halk yararına ve halk için gerçek bir halk meclisi olarak çalışmasını ve karar vermesini istiyoruz.
• Belediye hizmetlerinin hiçbir şekilde özelleştirilmediği, ticarileştirilmediği, bu hizmetlerin belediye çalışanları ile yerine getirildiği bir halk belediyeciliği istiyoruz.
• Kentte yaşayan her yaştan halkın, sosyal, ruhsal ve fiziksel yönden iyiliğini sağlayacak sanatsal, kültürel ve sportif hizmetleri ve etkinlikleri en iyi şekilde gerçekleştirebilecek bir belediye yönetimi ve belediyecilik istiyoruz.
• Şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin en iyi şekilde uygulandığı bir belediyecilik istiyoruz.
• Yoksulluğun, usulsüzlüğün, kayırmacılığın olmadığı bir belediyecilik istiyoruz.
• Yerel krallar değil, söz, yetki ve kararın halkta olduğu, halk için, halkla birlikte gerçek bir demokratik belediyecilik istiyoruz.

Sorunsuz ve sağlıklı bir
yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol