İNSANOĞLU

İnsanoğlu ezelden beri arkadaşlarıyla, komşularıyla, dostlarıyla, yakınlarıyla devamlı alış veriş içindedir.
Borç alır, ders alır, ilham alır, söz verip  söz alır.
Bu alış verişler yaşamın kendisidir, ne yazık ki kimileri devamlı çok verip az aldıklarından şikâyet ederler.
Ben ona duygularımı verdim o bana ne verdi ki?
Ben onu ölürcesine sevdim o bana sadece acı verdi.
Ben onun için nelerden geçtim, o bana bir söz veremedi, gibi şikâyetler de insani duygulardır elbette.
Ama ön planda ben, ben yine ben.
Bu da kendimizi başkalarından ne kadar çok önemsediğimizi ele verir.
Sadece kendimizin acı çektiğini, sadece kendimizin kırılıp döküldüğünü hissetmek karşı tarafa olan değerimizin eksikliğinden kaynaklanmasa bile sonuç malum. Ben.
Oysa aldıklarımızın gerçekten yetersiz olduğunu sanıyorsak, karşı tarafı suçlamadan, onun için yaptıklarımızı yüzüne vurmadan kendi kendimize bir muhasebe yapmamız gerekmez mi?
Zaten aldığımız kadar da vereceğiz diye bir kaide yoktur hayatta.
Kimisinin gözünde deniz damladır, kimisi de damlayı deniz hissedebilir.
Bunlar kişinin gönül zenginliği ile ölçülen şeylerdir, ne yazık ki gönül zenginliği de her adımda bulunmaz.
Zaten iyi dostlar ve gerçek sevenler arasında böyle bir konu asla olamaz.
Gönül alış verişleri bakkaldan alış verişlere benzemez, al şu kadar para ver bu kadar şeker denmez.
Kişilere verilen değer, sevgi, saygı, her ne olursa olsun karşı tarafın kalbi ile değerlendirilir, değeri bilmeyenlere dünyalar verilse az gelir.
Ayrıca verdiklerimizin karşılığını alamadığımız için bu kadar şikâyet edeceğimiz yerde verdiklerimizi bir daha gözden geçirmek gerekmez mi?
Belki o zaman aldıklarımızın neden bu kadar yetersiz olduklarını keşfedebilirdik.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol