Zafer Bayramı’nın 94. yılı Kırklareli’nde törenle kutlandı

30 Ağustos Zafer Bayramı’nın 94. yılı dün tüm yurtta olduğu gibi ilimizde de törenlerle kutlandı. Bu yıl geçit törenlerinin
gerçekleşmediği bayram programında çelenk töreninin ardından Kırklareli Valisi Esengül Civelek makamında tebrikleri kabul etti. Bu arada CHP, Vatan Partisi ve ADD yönetimleri de Atatürk Anıtına çelenk bıraktılar…

Zafer Bayramı’nın 94. yıldönümü dün bir dizi törenle kutlandı. 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u anmak için kutlanan ulusal bayramımız saat 09.00’da düzenlenen çelenk töreni ile başladı. Törene kamu kurum ve kuruluşların mülki idari amirleri, siyasi parti temsilcileri, askeri erkan ve vatandaşlar iştirak ettiler.
Kırklareli Valisi Esengül Civelek, 55. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Piyade Albay Mustafa Barut ve Belediye Başkanı tarafından Vilayet Meydanı’nda bulunan Atatürk Anıtı'na çelenk sunulması, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşımızın okunması ile program başlamış oldu.
Günün anlamına ilişkin konuşmayı İstihkam Üsteğmen Bayındırhan Kılıç yaptı. Üsteğmen Kılıç, “Ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan Türk Kurtuluş Mücadelesinin Başkomutanlık Meydan Muharebesi neticesinde kesin zaferle sonuçlandığı, Türk vatanının işgal edilemeyeceğinin tüm dünyaya kanıtlandığı Zafer Bayramının 94'üncü yıldönümünü kutlamanın haklı gurur ve mutluluğu içindeyiz” dedi.

Kılıç, Türk ulusunun kahramanlıklarla dolu tarihinde önemli bir dönüm noktası olan Zaferin; vatanı ve bağımsızlığı yok edilmek istenen ulusumuzun, kadın-erkek, genç-yaşlı tüm fertlerinin sarsılmaz azim ve iradesiyle verdiği özgürlük ve bağımsızlık mücadelesinin en büyük göstergesi olduğunu söyledi. Kılıç, “Viyana önlerinde başlayan geri çekiliş ve toprak kaybı Balkan ve Birinci Dünya Savaşı ile devam etmiş, eldeki son toprak olan Anadolu'ya da sömürgeci devletler göz dikmişti. Mondros Mütarekesi ile Anadolu dört bir yandan işgal edilmeye başlanmış, Yunanlılar önce İzmir'e çıkmış ve daha sonra Batı Anadolu'yu işgal etmişti. Böylece Türk'ün öz vatanı işgal edilmiş, bağımsızlığı ise tehlikeye girmişti. Bu ümitsiz ortamda;
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini"
"Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini!...”
Diyenlere cevap olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Mücadelesini başlatmış, milletine olan güvenini rütbe ve nişanlarını bırakıp tüm resmi görevlerinden istifa ederek ve sine-i millete dönerek göstermiştir. Yerel direnişlerin örgütlenerek düzenli ordunun kurulmasıyla Sakarya Meydan Muharebesi kazanılmış, uzun süren gerilemeye "Dur" denmiştir. Çok iyi tahkim edilmiş ve "Türkler bu siperleri altı ayda geçemez." denen Afyon'da cephe kısa sürede yarılmış ve düşman Dumlupınar'a çekilmeye zorlanmıştır. 30 Ağustos günü yapılan Başkomutanlık Meydan Muharebesinde Yunan kuvvetleri kesin olarak mağlup edilmiş ve İzmir yolu açılmıştır. "Söz konusu vatansa gerisi teferruattır." düşüncesindeki ordumuz bu zaferle Türk'ün öldürülebileceğini ancak esir edilemeyeceğini tüm dünyaya göstermiş ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetinin temelleri atılmıştır. Kağnının kamyonu yendiği Kurtuluş Mücadelesi bu zafer ile kesin olarak kazanılmış, bu asil milletin ilelebet hür ve bağımsız yaşayacağı tüm dünyaya kanıtlanmıştır. Bu zaferle, sadece vatan toprakları düşman işgalinden kurtarılmamış, aynı zamanda Atatürk önderliğinde, millet iradesine ve egemenliğine dayanan bağımsız Türkiye Cumhuriyetinin sağlam temeller üzerine kuruluş süreci de başlamıştır. Gücünü şanlı tarihinden ve parlak geleceğinden alan Türk Silahlı Kuvvetleri, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Atatürk ilke ve inkılaplarını tam özümsemiş personeli ve modern silah sistemleri ile vatanın birlik ve bütünlüğünün sağlanmasında, sınırları içinde bölünmez bir bütün olan vatan topraklarının korunmasında yüce ulusunun en önemli güvencesi ve gurur kaynağı olmayı sürdürecektir. Türk Silahlı Kuvvetleri şanlı Türk Bayrağını Büyük Taarruzda olduğu gibi bugün de vatanın her köşesinde dalgalandırmaya devam edecektir. Bizlere bu büyük zaferi armağan eden ebedi Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, bu zaferin kazanılmasında hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan, bayrağımızın vatanın her köşesinde gururla dalgalanması için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin hatıraları önünde saygıyla eğilir, rahmet, şükran ve minnetle anarız. Ruhları şad olsun. 30 Ağustos Zafer Bayramının 94'üncü yıldönümü hepimize kutlu olsun” diye konuştu.
Yapılan konuşma ve okunan şiirlerin ardından, Kutlama Programı çerçevesinde Kırklareli Valisi Esengül Civelek, Tugay Komutanı ve Belediye Başkanı ile birlikte Valilik Makamında Devlet adına tebrikleri kabul etti...
“30 Ağustos, Dünya tarihinin en önemli dönüm noktasıdır”
Resmi programın ardından, CHP İl teşkilatı, Vatan Partisi İl teşkilatı ve Kırklareli Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Başkanlığı da Atatürk Anıtına birer çelenk sundular.
30 Ağustos Zafer Bayramı etkinliğinde Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan Kırklareli İl Başkanı Ünal Başkur, 30 Ağustos zaferinin önemini vurgulayarak “Evet Atam, sana milyonlarca kez teşekkür ediyoruz, bu uğurda yitirdiğimiz atalarımızı rahmetle anıyoruz” dedi.
Ünal Başkur’un konuşmanın ana başlıkları şu şekilde:
Saygıdeğer Kırklarelililer, kentimin aydınlık yüzlü insanları, değerli basın mensupları, bugün 30 Ağustos Zafer Bayramının 94.yılını onurla, kıvançla kutluyoruz. Bu onuru bizlere yaşatan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, 30 Ağustos Zaferinin Başkomutanı ve tek başkomutan Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere yitirdiğimiz Mehmetçiklerimizi, şehitlerimizi, gazilerimizi, adı ve sanı belli olmayan yitirdiğimiz kadınlarımızı, gençlerimizi saygı ve rahmet ile anıyoruz. Mekânları cennet olsun. 19 Mayıs 1919’da başlayan ulusal kurtuluş mücadelesi, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisinin kurulmasının ardından 30 Ağustos 1922 Başkomutanlık Meydan Muharebesi ile taçlandırılmıştır. Büyük Taarruz ordumuzun onurlu bir zaferidir. Büyük usta Nazım, Kuvayi Milliye Destanı’nda “Dağlarda tek tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki siyah kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu” ve o siyah kalpaklı adamın inancı sonrasında Türkiye Cumhuriyeti kurulur. Ne mutlu sana, ne mutlu bizlere siyah kalpaklı adam.
Mondros anlaşması ile başlatılan ve Sevr Anlaşması ile gerçekleştirildiği sanılan Türk Milletini Anadolu’dan atmak ve tarihten atmak isteyen emperyal iradeye ve içeride de işbirlikçileri olan yayılmacı zihniyete karşı Türk Ulusunun maddi-manevi elindeki tüm olanakları seferber ederek Atatürk’ün başkomutanlığında kazandığı bu zaferler, tek bir amaca yönelikti. Kayıtsız, koşulsuz yeni bir Türk Devleti kurmak idi. Ve Atatürk diyor ki; Hiçbir zafer gaye değildir, her bir zaferin kazanılmasından sonra yeni bir âlem doğmalıdır, doğar. 30 Ağustos zaferinin ardından da Türk Ulusu için yeni bir Dünya doğmuş, Lozan Anlaşmasıyla bağımsızlığımızın ilanı ve ulusal sınırlar çizilmiş; ardından Çağdaş, Laik, Demokratik Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. 30 Ağustos, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın tarihte eşi benzeri görülmemiş bir zaferle taçlandırıldığı gündür. 30 Ağustos, her aşaması vatanseverlik ve Kahramanlık destanıdır. 30 Ağustos, Türk Milletini yok etmeye çalışan emperyalist güçlere karşı ulusal direnişin ifadesidir. 30 Ağustos, emperyalizme karşı direnen, ezilen halkların ve ulusların mücadelesine bir direniş reçetesidir. Ve 30 Ağustos, Dünya tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. Yalnız bizim değil, tüm ezilmiş ulusların hatta tüm insanlığın özgürlüğe, kurtuluşa, başı dik ve onuru ile yaşama kararlılığına yönelişin ve bu doğrultuda atılmış bir adımın tarihidir. 30 Ağustos vatan toprağının düşman işgalinden kurtuluşu olduğu gibi, tüm ülkeler için bağımsızlık sancağıdır. Evet Atam, sana milyonlarca kez teşekkür ediyoruz, bu uğurda yitirdiğimiz atalarımızı rahmetle anıyoruz.”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol