YİTİK SEVGİLER

Yüreğimde ılııık duygular var aslında
Anadan doğma, babadan gelme
Çocukluğumdan hattâ bebekliğimden beri
Çok sevecen bir ana
Bir o kadar duyarlı bir baba
Dört tane ablamın ömür boyu yedek analık duygularıyla büyüttükleri bir çocuktum
Anam ve dört ablamın sevgileri, şefkatleri sanki yetmezmiş gibi
Mahallede komşu ablalar, akraba ablalar…
Kucaklarında büyütmüşler
Sevgi boncuğuna çevirmişler
Sırtlarından, omuzlarından indirmemişler
Yıllar önce Meryem ablamla birlikte türküler derlediğim Zümbül abla, her fırsatta söyler, "Az mı sırtımızı ıslattın!" diye."Yine de paylaşamazdık, yine de başkasına kaptırmamaya uğraşırdık!" der
Böylesine sevgi yüklü bir çocukluk dönemi
Anamın sıcacık nefesi halâ şakaklarımda, boynumda ve koynumdadır
İlkokul yıllarında öğretmenlerimden en az darbeyi yiyen insanlardan birisi oldum
Ailemin, anamın, babamın sevecenlikleri, tutarlılıkları, yaşamsal duruşları nedeniyle rast gele davranılmayan bir öğrencilik dönemim oldu
Bu, için için sevgi dönemi, ilkokul yıllarıyla birlikte tükendi denilebilir
Kepirtepe İlköğretmen Okulu'na girdikten sonra…
Yeşilyurtların, Talatların, Ademlerin, Bilalların ve daha nicelerinin şamar oğlanı olduk
Gelip vurdular, durup dövdüler, varıp sövdüler
Elin oğlu, ellerin oğulları hiçbir zaman anamızın, babamızın, ablalarımızın, akrabalarımızın, ilkokul öğretmenlerimizin yerini tutmadı
"Elin herifi senin baban mı, anan mı?" dercesine
"Saçını neden kestirmedin?" deyip makasladılar
"Kravatın neden yamuk?" deyip azarladılar
"Ayakkabın neden boyasız?" deyip bağırıp çağırdılar
"Neden yan baktın?" deyip tokatladılar
"Hentbol topuna neden ayakla vurdun?" deyip budaklı çam dalıyla bıkasıya, yorulasıya dövdüler
Demek ki…
Sevgi oralarda, diplerde, köy çiçeklerinin yaprakları arasında, karanfilin tozlarına bulaşık yaşanırdı da…
Tükenmeye yüz tutmuştu
Çapalı yıllarda da alabildiğine yaşadık sevgisizlikleri ve sevimsizlikleri
Anamız, babamız, hısımımız, akrabamız, komşularımız gibi sevmiyordu elin oğlu
Azarlıyordu, bağırıp çağırıyordu, vuruyordu, dövüyordu, acımıyordu ve sevmiyordu
Bu koşullarda öğretmenokulu yıllarını tamamladık
Yaşamın acımasızlığına atıldık
Alışmaya çabaladık
Bir ömürdü önümüzdeki
Alışmaya yeltendik
İtildik
Benimsenmedik
Meğer bu arena, acımasızlığın kol gezdiği, hırsın ve rekabetin egemen olduğu hunhar bir kulvarmış
Anladık
Sevgimizi iğdişleştirmeye çabaladı çevre yanımız
Egemenler hep kendilerine uygun çaldı sazlarını
Hep kendi oyunlarına uygun dinlemeyi yeğlediler oyun havalarını
Bizim varlığımız ve çabalarımız onları enterese etmedi
Yüreklerinde sevgi var mıydı bilemedik
Bize sunmadılar
Cezalandırdılar, ketumlaştılar, kısırlaştılar, gaddarlaştılar sıra bize geldiğinde
Varları hep kendilerine çektiler
Yokları ve acıları bize doğru ittiler
Payımız acılar ve zorluklar mıydı gerçekten
Bilemedik
Bir şey demeye yeltendik
Susturulduk
Diyemedik
"Kara, kuru, çorak bir topraktayız!" şimdi
Sevgilerimizi yitirdik
Yüreğimizde acılar domurlaştı
Hazmı zor
Yoruyor.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol