“Yer Altı Sularımız Tehlikede”

Ergene Nehri hakkında açıklamada bulunan Trakya Platformu Bilim Kurulu Üyesi Prof. Osman İnci işin nerelere vardığını ve varacağını da ortaya koyuyor aslında.
Ergene Nehri ve yer altı su kaynaklarına ilişkin açıklamalarda bulunan Trakya Platformu Bilim Kurulu Üyesi Prof. Osman İnci, son zamanlarda çevre ile barışık kalkınma konusunun, ciddiye alınmadığına ilişkin önemli veriler olduğunu söyledi.Trakya’da doğanın çok hassas dengeler içerdiğini belirten İnci, duyarlı dengenin bir noktasında yapılan her yanlışın, tüm bölgeyi etkileyeceğine dikkat çekti. İstanbul’da ki suya dayalı ve kirletici sanayinin Trakya’ya gönderilmesinin en büyük yanlışlardan biri olduğunu söyleyen İnci; “1970 yıllarında başlayan göç İstanbul’un I. Desantralizasyonu ile sonuçlandı. 

Ergene nehri ve kolları üzerine konuşlanan kirletici sanayi, atıklarını arıtmadan Ergeneye verdi ve Nehir birkaç yıl içinde “Sanayi kanalizasyonu” oldu. Debisi 1993 yılına kadar ortalama 2 metreküp saniye iken bu yıllarda 8 metreküp saniyeye yükseldi, hatta 1999 da 18 metreküp saniye oldu. Trakya’nın şah damarı olan ve tüm tarımsal sulamada kullanılan nehir taşıdığı kirleticileri tarım topraklarımıza bıraktı.
Yapılan bilimsel çalışmaklarda bazı bölgelerimiz ağır metaller, özellikle kadmiyum ve nikel’in izin verilebilir seviyenin üzerinde olduğu saptandı. Uluslar Arası Kanser Araştırma Kurumu Kadmiyumu kesin kanser yapıcı, diğerlerini yapma olasılığı yüksek olarak niteler”dedi.Kanser Oranı Çok Yüksek Trakya Üniversitesi Bilimsel Araştırma Fonu destekli, İnsan odaklı 3 çalışma gerçekleştiren Prof. İnci ise nehirde bulunan kadmiyum, kurşun, bakır, çinko ve demir değerlerini araştırdığı birinci çalışmada; Ergene ile ilgisi olmayan Istıranca dağ köylerinde yaşayan insanlardan ve Ergene Nehri’ne yakın bölgede ki prostat, mesane ve böbrek kanserli insanlardan tırnak örneği alarak yaptığı araştırmada, kadmiyum tüm tümörlerde, kurşun ve çinko böbrek ve mesane tümörlülerde yüksek çıkarken, kadmiyum 4 katı, kurşunun ise 2,5 katı fazla olduğu görüldü.Bölgede yaşayan yaklaşık 50 böbrek tümörlü o hastanın böbreğin kanserli ve normal dokusu ile kanda gerçekleştirilen ikinci çalışmada ise tümünün serumunda kadmiyum değerlerinin yaklaşık 4 kat yüksek çıktığı görülürken, kadmiyum kurşun ve çinkonun normal böbrekte de yüksek çıktığı, kadmiyumun ise tümörde yüksek olduğu saptandı.
Mesane kanserli 100 hastada yapılan üçüncü çalışmada da tüm hastaların kanında kadmiyum, tümörlü ve normal dokularda kadmiyum ve kurşunun yüksek oranda olduğu gözlendi.Tüm bu çalışmaların bölgede yaşayan böbrek, mesane ve prostat kanserli insanlarda ağır metal birikimi olduğunu, böbrek ve mesane kanserlilerin serumunda kadmiyumun 4 katı yüksekliği sürecinin devam ettiğine ve ağır metal alımının hala sürdüğüne dikkat çeken İnci, tırnaklardaki bulguların ise uzun yıllar önce başladığının göstergesi olduğunu kaydetti.
İnci, söz konusu bilimsel çalışmalarla ilgili gerek Sağlık Bakanlığı gerekse Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından herhangi bir bilgi alma talebinin olmadığını vurguladı. Devlet Su İşleri kayıtlarına göre; bölgenin su kullanımının yüzde 78’i yer üstü suyu. Yer altı suları ile ilgili 2015 yıllarına kadar edinilen bilgilere göre ise yer altı suları 18 yılda Çorlu’da yüzde eksi 30 Çerkezköy’de ise yüzde eksi 60 metre inmiş durumda. Son birkaç yıldır ise suyun daha aşağılara indiği, eksi 150-200 metreden su çekildiği belirtiliyor.Devlet Su İşleri’nin 4 alt havzada kuyu açmayı yasakladığını söyleyen İnci, Çerkezköy, Saray, Vize, Lüleburgaz gibi Ergene çanağına akış sağlayan Istranca eteklerinin oldukça sıkıntılı olduğunu dile getirdi. 50 metre ile 250 metre derinlikten su almanın bedeli ise aynı değil.2014 rakamlarına göre ise sanayiye verilen su miktarı, Edirne, Tekirdağ, Kırklareli şehir merkezlerinde evlere verilen suyun 2 katından fazla. Yine Sanayiye su tahsisi 2003 yılının 2 katı, Trakya Derin Deniz Deşarj ile arıtılan sanayi suyu Marmara’ya verilmesine karşın debi değişikliği fark edilmiyor.Her yerleşim ve bölgenin bolluk ve rahatlık, sağlık içinde yaşama hakkına sahip olması gerektiğini savunan İnci, şunları kaydetti: “Trakya toprakları, İstanbul’un çöplüğü değildir. Bu İstanbul’u soylulaştırma projesi. İlki 1980 de yapılmıştı. Trakya bunu çok acı yaşadı, topraklarını, sularını, meralarını ve ürünlerini, kaybetmeye başladı. Her iki plana karşı dava açıldı.
Ana başlıklar kazanıldı, biraz nefes alındı. Ünlü Şair Orhan Veli Bedava şiirinde şöyle der: “Bedava yaşıyoruz bedava… Peynir Ekmek değil ama acı su bedava” Orhan Veli’yi 1950 de kaybettik. Çok değil 75-80 yıl önce yazmış olabilir. Şimdilerde Dünya, doğal olaraktan ülkemiz temiz su sıkıntısı çekmekte. Göllerimiz kuruyor, yer altı sularımız çekiliyor, ülkenin tüm akarsuları kirlendi.
Bu yüzyıl su, açlık ve göç yüz yılı olmaya aday”dedi. (E.Baycan)

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. ergene ölüm akar 19 Ekim 2021 Salı 16:21:28

    Milyonlarca yıldır milyonlarca insana doğaya hayat veren bir rahmet Nehir hiçbir insanî vasıf taşımayan birkaç parayatapar yaratık tarafından zehirsaçar edilmiş kitle imha silahı haline getirilmiş ne kanun adamından ne bir yetkiliden ne de milletten çıt yok dürüst bir bilim adamı dışında...