YURTTAŞ, SİYASETTEN UMUDUNU HENÜZ KESMEDİ AMA

Geçen hafta sonu, TMMOB Kırklareli İl Koordinasyon Kurulu’nca düzenlenen bir foruma katıldım. Forum, mesleki olarak şahsımı ilgilendirmesi, iş güvenliği uzmanlarının da birer tüketici olmaları nedeniyle katılma gereğini duydum. Forumda, ‘İş Güvenliği Uzmanlarının Sorunları’ tartışıldı. Konu, salt mesleki gibi görünse de, aslında bir ülkede bilimin, eğitimin, tekniğin, hukukun, adaletin, siyasetin vb. kısaca sistemin tartışılacağı devasa bir tartışma konusunu kapsamaktadır.
Örneğin; bir iş güvenliği uzmanının eğitimi, belgelendirilmesi, görevlendirilmesi, yetki ve sorumluluk hakları, ücreti ve benzeri var olan sorunlar, tek başına ne kamu yönetimi, ne meslek örgütü, ne de uzmana indirgenemez. Bütün bunlara ilişkin sorunların nedeni, yaşamın her alanında olduğu gibi sistem kaynaklıdır ve çözüm yollarını ise, yönetim erkinin meseleye bakış açısındaki emek, adalet ve demokrasiye olan ilgi ve inancı belirlemektedir.
Forumda, gerekli açıklamalar yapıldı, duyarlı katılımcılar değerli katkıları alındı. Bundan sonra, ilimizde gerçekleştirilen bu forumun sonuç bildirgesi sanıyorum TMMOB’nin Ankara’da yapacağı merkezi çalıştayda değerlendirilecektir. Genellikle mesleki, teknik ve hukuki konuların yapıldığı bu tartışmalarda; bir katılımcının temenni niteliğindeki ‘yaklaşan yerel yönetim seçimlerine hazırlanan siyasi partiler, bu talepleri dikkate almalılar ve genel politikalarında yer vermeliler’ sözü çok ilgimi çekti.
Buna dayanarak diyorum ki; yurttaş, siyasetten umudunu henüz kesmedi ama… benim umudum çok azaldı. Zira, haftalardır bu sütunlarda bir tüketici, bir yurttaş olarak ‘nasıl bir belediyecilik ve nasıl bir belediye yönetimi istiyor’ olduğumuzu anlatıyoruz ama, ne yazık ki muhatap bulamıyoruz.
TÜKETİCİLERİN MERAK ETTİĞİ SORULAR
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amacı Nedir? Kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.
Tüketici İşlemi Nedir? Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,
Tüketici İşlemlerinde Birleşik Faiz Uygulanır mı? Temerrüt hali de dahil olmak üzere, tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanmaz.
Tüketici Sözleşmelerindeki “Haksız Şart” Nedir? Tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dahil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan sözleşme şartlarıdır.
TÜKETİCİLER, NASIL BİR BELEDİYECİLİK VE NASIL BİR BELEDİYE
YÖNETİMİ İSTİYOR (4)
Kentlerde yaşayan halkın-tüketicilerin haklarına uygun olmayan ya da onları mağdur eden birçok belediye uygulamasına tanık olmaktayız. Bununla birlikte, belediye hizmetlerinin ezici çoğunluğunda eksiksiz bir şekilde halkın beklentileri, istek ve gereksinimlerinin dikkate alınmadığını ve bu hizmetlere halkın-tüketicilerin iradesinin yansımadığını söyleyebiliriz.
Kent Halkının Gereksinimlerine, İsteklerine ve Beklentilerine Aykırı Belediyecilik Uygulamaları ve Sonuçları:
-Şehir şebeke suyu ve ulaşımda halkın gelirine ve satın alma gücüne uygun olmayan yüksek fiyat politikaları ve uygulamaları nedeniyle, özellikle işsiz, yoksul ve düşük gelirli aile ve tüketicilerin bu hizmetlere erişimlerinde zorlanmaları…
-Şehir şebeke suyunun içilebilirliği konusunda tüketicilerin güvensizliği ve kaygılarının olması ve bu sorunu giderecek gerekli önlemlerin alınmaması…
-Şehir içi ulaşımın güvenliği konusunda yeterli önlemlerin alınmamış olması, toplu taşımacılığın gerekli düzeyde olmaması ve şehir içi trafiğinin otoyola çevrilmesine bağlı olarak belediyelerin sorumlu olduğu şehirlerin sınırları içerisinde yaşanan trafik kazaları, bu kazaların sonucunda yaralanmalar, ölümler ve sosyal maliyetlerin oluşması…
-Toplu taşımacılığa gerekli önemin verilmemesi ve yaygınlaştırılmaması ile birlikte ulaşımın düzenli ve yeterli olmamasından dolayı zaman kayıplarına neden olunması…
-Beton yığınlarından oluşan yüksek gökdelenlerin, yapılaşmaların neden olduğu çarpık ve çirkin kentleşme ile birlikte görselliğin yok edilmesi…
-Yanlış imar planları uygulamalarına bağlı yapılaşma sonucunda yeşil alanların, doğanın, tarım topraklarının işgal edilmesi, yok edilmesi…
-Kentlerin değişik bölgelerinde toplanma alanlarının ve parklarının oluşturulmaması ya da oluşmasının engellenmesi…
-Bölgeler arası dengesizlik, büyükşehir uygulamalarının olumsuz yansımaları, kırsal kalkınmanın olmaması ve engellenmesine bağlı olarak, özellikle Ankara, İstanbul başta olmak üzere, büyük kentlerin ve şehirlerin kaldırabileceğinin üzerinde iç ve dış göç almaları…
-İşsizlik, yoksulluk, açlık, çaresizlik, kimsesizlik, fırsatçılık, vurgunculuk, bencillik, kişisel bozukluklar ve diğer ekonomik, sosyal, psikolojik sorunların neden olduğu çeşitli güvensizlikler, mağduriyetler, saldırılar, ruhsal rahatsızlıklar, hastalıklar…
-Altyapı sorunlarının çözülmemiş olmasından dolayı, yağmur ve fırtına nedeniyle, sel baskınlarının oluşması sonucunda, bu baskınlara uğrayanların maddi ve manevi olarak mağduriyet yaşamaları…
-Belediyecilik hizmetlerinin ve yatırımlarının özelleştirilmesinin ve rant aracı olarak kullanılmasının kent halkı üzerindeki çeşitli olumsuz etkileri ve kent halkının mağduriyetine neden olunması…
-Kentlerde yaşayan ya da yaşama zorunda olan kişi ve ailelerin işsizlik, yoksulluk, gelir yetersizliği, pahalılık ve satın alma güçlerinin düşüklüğü nedeniyle, belediye hizmetleri ve diğer gereksinimlerini karşılayamamaları ya da gereksinimlerini karşılamada çok zor duruma düşmeleri…
-Kentteki birçok ailenin sağlıklı, güvenli ve gelir düzeylerine uygun barınma olanaklarının olmaması...
-Gereksiz, anlamsız, estetikten yoksun, çirkin ve hiçbir şekilde halkın yararına olmayan, kentlileri ve belediyeyi zarar uğratan çok yüksek bedellerin ödenmesi ile yapılan işler, uygulamalar…
-Belediye hizmetlerinin oy oranlarına göre şekillenmesi…
-Belediye meclislerinin bir müteahhit şirketi gibi çalışması…
-“Kentsel dönüşüm” adı altında kentin-kentteki mahallelerin rantsal yağmaya uğraması…
-Kentsel kamusal hizmetlerin ticarileştirilmesinin – özelleştirilmesinin sonucunda söz konusu hizmetlerin pahalılaştırılması ve kamu yararı – halkın yararı anlayışına son verilmesi…
-Sanatsal, kültürel, sportif hizmetlerin ve etkinliklerin yeterli olmadığı bir kent yaşamının varlığına neden olunması…
-Şeffaflığın ve hesap verilebilirliğin olmadığı bir belediyecilik anlayışının egemen olması…
-Demokrasinin, katılımcılığın, söz-yetki ve kararın halkta olmadığı bir belediyecilik anlayışının egemen olması…
-Adrese teslim belediye ihaleleri ya da ihalesiz ve bedel bile alınmadan kıyakların yapıldığı bir belediyecilik anlayışının olması…
-Arsa ve bina tahsislerinde usulsüzlüklerin olması, gelirlerinin amaç dışında kullanılması…
EVRENSEL TÜKETİCİ HAKLARI VE
TÜRKİYE GERÇEĞİ (3)
-Tüketicilerin evrensel haklarından olan “Ekonomik Çıkarların Korunması Hakkı” ne derece yerine getiriliyor?
-Ticari reklamlar, çeşitli satış türleri ve satış türlerine ilişkin sözleşmeler, kampanyalı-taksitli satışlar, kredi kartları, satış sonrası hizmetler ekonomik çıkarların korunması hakkına uygun mu?
-Çeşitli mal ve hizmetlere ilişkin fiyat uygulamaları tüketici hakkına ne kadar uygun?
-Tüketicilerin satın alıp kullandığı mallar standartlara, teknik ve kalite kriterlerine, tüketicilerin beklentilerine ne derece uygun?
-Tüm bu konularda gerekli yasal, idari, teknik, ticari, ekonomik ve sosyal önlemler alınmış mı?
-Hemen tüm medya kuruluşları ve özellikle de internette aldatıcı, yanıltıcı, reklamlarla tüketicilerin ekonomik haklarına giderek artan bir şekilde zarar verilmektedir. Ticari sözleşmelerin birçoğunda tüketici haklarına ve sözleşmeler hakkındaki yönetmeliğe aykırılıklar bulunmaktadır. Kampanyalı, taksitli, işyeri dışındaki satışlar, devre tatil, paket tur ve diğer satış türlerinde bu alanlardaki yasal düzenlemelere aykırılıklar söz konusudur.
-Kredi kartları ve tüketici kredileri konusunda, bankalar, haksız uygulamaları ile tüketicilerin ekonomik çıkarlarına zarar vermektedirler. Tüketicilerin satın alıp kullandığı bir çok mal mevcut İSO (Uluslararası Standartlar Organizasyonu) standartlarına, teknik ve kalite kriterlerine ve tüketicilerin beklentilerine uygun değildir.
-Sağlıklı bir çevre denilince; temiz hava, yeterli ve temiz su, daha çok yeşil alan, düzenli-estetik-sağlıklı-görüntü ve gürültü kirliliği olmayan bir kent, sağlıklı-düzenli-kaliteli altyapı hizmetleri anlaşılmalıdır. Bununla birlikte, akarsuları, gölleri, denizleri, biyo-çeşitliliği, toprağı korunmuş temiz bir doğa sağlıklı bir çevrenin göstergesidir.
-Bununla birlikte, karayollarının geçtiği yerlerin sağında ve solunda 50-100 metre mesafeye kadar sağlıklı bir ortamın, toprağın ve yeşilin varlığından söz edemeyiz. Çünkü, karayoluna dayalı ulaşım sisteminin uygulandığı kentlerde ve çevrede hava, gürültü, su, toprak, biyo-çeşitlilik, akarsu, göl, deniz kirliliğinin yanı sıra trafik kazaları ile bu kazaların neden olduğu ölüm, yaralanma, sosyal maliyetler azalmak yerine giderek artmaktadır. Karayoluna dayalı, benzin ve mazotun kullanıldığı ulaşım sistemi küresel ısınma ve küresel iklim değişikliğinin de belirleyici unsurlarındandır.
-Türkiye’de, ne yazık ki, bir çok fabrika ve imalathane akarsu, göl, deniz, hava, toprak, yer altı suyu kirliliği ile birlikte, yeşil doğanın yok olmasına ve kirliliğine neden olmaktadır. Termik santraller, taş ocakları, madenler bulunduğu çevreye ve doğaya en çok zarar veren etmenler arasındadır. Türkiye, bu konuda sınıfta kalmış durumdadır. Tarımsal üretimde kullanılan kimyasal gübre ve kimyasal tarım ilaçları toprağın, yer altı ve yer üstü sularının, biyo-çeşitliliğin, havanın ve tarımsal ürünlerin kirlenmesine neden olmaktadır.
-Yukarıda belirtilen sorunlar hem tüketicinin ekonomik çıkarlarının korunması hem de sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı konusunda doğru bir politikanın olmadığını göstermektedir.
-Sonuç itibariyle; bütün bu aykırılıklar tüketicilerin ekonomik, demokratik, sosyal ve siyasal hak ve çıkarlarına zarar vermektedir.

Sorunsuz ve sağlıklı bir
yaşam dilerim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol