YEŞİL BİNALAR

2015 BÜTÇESİ…
Bir yılı daha tarihin tozlu raflarına kaldırıyoruz. Bu ülkede doğmuş olmanın verdiği ayrıcalıklı şansı ve yaşamış ve yaşamını sürdürmekte olmanın şanssızlığı ile çok şeye tanık olduk. Güzellikler ve gelişmeler insani bir olgu olması, piyangodan çıkan bir ödül olmamakla birlikte, yaşadığımız mağduriyetler tam da bir ülkenin yönetiminde zafiyetlerin göstergesidir.
2014 Yılı içinde yaşadıklarımızın değerlendirilmesi, birçok kişi, kurum, kuruluş, örgüt vb. tarafından kendi bakış açısı ve algıları ışığında yapılıyor ve bir süre daha yapılmaya devam edilecektir. Öyle veya böyle, her haliyle yaşadığımız bir yılı daha geride bırakmak üzereyiz. Yaşadıklarımızdan edindiğimiz deneyimleri, geleceğimizi planlarken kullanmamız ve geçen yıldan daha mutlu ve huzurlu yaşamanın yol haritasını çıkarmamız gerekir. Son yıllarda, hemen hemen her şeyin altın anahtarı, 'iktisadi adalet' ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilişkilendiriliyor. İşte bu gerekçe ile, hükümetin hazırlayıp uygulamak üzere yasalaştırılma aşamasındaki '2015 Yılı Bütçesi'nden söz etmek istiyorum.
Tüketiciler açısından '2015 YILI BÜTÇESİ':
2015 Yılı halkın değil rantiyenin bütçesidir!.. Yani; bütçe, halka yönelik yatırımlardan daha fazla faize gitmektedir. 2015 Yılında faizlerin bütçe içindeki payı yüzde 11.4 iken, yatırımların payı ise yüzde 8.7 olacaktır. Yatırımlarının payının 2.7 puan üstünde faizlere daha fazla kaynak aktarılacaktır. 2014 Yılında ise, faizlerin bütçe içindeki payı yüzde 11.2 iken yatırımların payı yüzde 10.7 olmuştur. Demek oluyor ki, 2015 yılında faizlere ayrılan pay ile yatırımlara ayrılan pay arasındaki fark 2014 yılına göre daha da açılacaktır.
2015 yılı bütçesi, iddiaların aksine bir seçim bütçesidir. 2015 yılında yatırımlara ayrılan bütçe payı 2014'e göre düşmektedir. 2014'de yüzde 10.7 olan pay, 2015 yılı için yüzde 8.7 olarak ön görülmektedir. Bu oran, bir seçim bütçesi olacağı izlenimini yaratmaktadır. Oysa, 2015 yılının yerel yönetimler ve KİT yatırımları incelendiğinde, seçim yatırımlarının bu iki sektör üzerinde yapılacağı anlaşılmaktadır. İşletmeci KİT'lere yönelik yatırımların 2014 yılındaki gerçekleşme tahmini 8 milyar 925 milyon TL olacaktır. Bu tutarın 2015 yılında 11 milyar 61 milyon TL'ye yükseltilmesi ön görülmektedir. Benzer şekilde, yerel yönetimlere ilişkin yatırım tutarının 2014 yılı için 23 milyar 60 milyon TL olarak gerçekleşeceği tahmin edilmektedir. Bu tutarın 2015 yılında ise 29 milyar 693 milyon TL'ye ulaşması ön görülmektedir.
Seçim öncesinde KİT'lerin ve yerel yönetimlerin yandaş müteahhitlere kaynak aktarımı söz konusudur. 2014 yılındaki gerçekleşme tahminine göre, işletmeci KİT'lerin ulaştırma sektörüne yaptığı yatırımların toplam içindeki payı yüzde 52 iken, 2015 yılında bu payın yüzde 54.4 olması ön görülmektedir. Benzer şekilde, 2014 yılında yerel yönetimlerin ulaştırma sektöründeki yatırımlarının toplam yatırımlar içindeki payı yüzde 38 iken, bu payın 2015 yılında da aynı kalması ön görülmektedir. Görülüyor ki, ulaştırma sektöründeki yandaşlara seçim öncesinde KİT'ler ve yerel yönetimler aracılığıyla önemli bir kaynak aktarılmaktadır. Kaldı ki, yandaş sermayeye ayrıca, 2015 yılı Merkezi Bütçesinden de yatırımlar yoluyla kaynak aktarılmaktadır. Sonunda, yandaş sermaye grupları Merkezi Yönetim Bütçesi, Yerel Yönetim Bütçesi ve KİT Bütçesi yatırımları yoluyla ihya edilmektedir.
2015 Yılı bütçesinden nemalanan yandaş sermaye grupları vergide de avantajlı durumdadır. 2014 yılında kurumlar vergisinin toplam vergi gelirleri içindeki payı yüzde 9 iken, 2015 yılında bu payın aynı düzeyde kalması ön görülmektedir. Öte yandan, gelir vergisinin 2014 yılındaki payı yüzde 21 iken, 2015 yılında da bu payın aynı düzeyde kalması ön görülmektedir. Kaldı ki, bu payın önemli bir kısmı emekçiler tarafından stopaj olarak ödenmektedir. Dolayısıyla, sermaye kesimlerinin payı bu oranın içinde düşük bir düzeydedir. Benzer bir durum, mülkiyet üzerinden veraset ve intikal vergisi ile motorlu taşıtlar vergisi adıyla alınan vergiler için de söz konusudur.
Özetle, sermaye kesimlerinin ödediği toplam vergi, yüzde 9 olan kurumlar vergisinin 2 katı dolayındadır. Kısaca; diyebiliriz ki, doğrudan vergilerin ancak, yarıya yakınını sermaye kesimi ödemektedir.
2015 Yılı bütçesi, emekçilerin çifte vergi kıskacında olacağı 'Vur Abalıya' Bütçesidir!.. 2014 yılı bütçesindeki toplam vergi gelirlerinin yüzde 67'si KDV, ÖTV ve benzeri dolaylı yani tüketici vergisidir. Bu oran OECD ülkelerinde bizdekinin yarısı kadardır. Dolaylı vergiler, gelirden bağımsız ödendiği için en adaletsiz vergidir. Çünkü, zengin ve yoksul tükettikçe aynı vergiyi öder. Kaldı ki, geri kalan doğrudan vergilerin yarıya yakını da gene emekçiler tarafından ödenmektedir. Yani, emekçiler başta olmak üzere, büyük halk yığınları ve yoksul tüketiciler çifte vergi kıskacı altındadır. Ne yazık ki, bu durum 2015 yılı bütçesinde de değişmemektedir. Çünkü, dolaylı ve doğrudan vergilerin payları sırasıyla 2014 yılında da olduğu gibi yüzde 67 ve yüzde 33 düzeylerinde kalmaktadır. Diyebiliriz ki, 2015 yılı bütçesinde emekçilerin ve tüketicilerin vergi yükü yüzde 80'ni aşmaktadır. Buna, bordroda ödenen sigorta primleri de eklendiğinde bu pay daha da yukarı çıkmaktadır.
Maliye kitaplarında teorisi açıklanan, gelir idaresi dairelerinin önünde de pankartı asılan verginin yansıması ilkesi diye bir kural vardır. Bu ilkenin sloganı şöyledir: "Ey vatandaş, ödediğin her kuruş vergi sana yol, su ve benzeri hizmet olarak dönecektir." Maalesef bu ilke bir istisnaya dönüşmüştür!.. Ödediğimiz vergiler rantiyeye faiz olarak geri dönmektedir. Bunun tek istisnası ise, güvenlik hizmetleridir. Yani, ödediğimiz vergiler bize toma, gaz ve cop olarak geri dönmektedir.
Bu ülkenin işçileri, memurları, meslek mensupları yani emekçileri ve yoksulları örgütleri aracılığı ile 2015 yılı bütçesini yorumlamış ve demiş ki;
'2015 YILI BÜTÇESİ':
"HALKIN DEĞİL RANTİYENİN BÜTÇESİDİR!..
"İDDİALARIN AKSİNE BİR SEÇİM BÜTÇESİDİR!..
"YANDAŞ MÜTEAHHİTLERE KAYNAK AKTARIMI BÜTÇESİDİR!..
"SERMAYE GRUPLARINA VERGİDE DE AVANTAJ YARATMA BÜTÇESİDİR!..
"KISACA;EMEKÇİLERİ ÇİFTE VERGİ KISKACINA ALAN, VUR ABALIYA BÜTÇESİDİR!..
YEREL YÖNETİM ANLAYIŞI ŞÖYLE OLMALIDIR…
Yerel yönetimlerde iktidar olmaktan daha önemli ve zor olan, sizi iktidar yapanlara karşı vereceğiniz hesap olmalıdır. İşleyişi denetleyemez iseniz; halkın güveni azalır hatta yok olur, 'iktidarsız iktidar' olursunuz. Bunu test etmenin ve olumsuzlukları önlemenin tek yolu; halk ile doğrudan ilişkide olan bölümlerin çok sıkı kontrolü ile mümkündür. Bunun da, tek başına yapılabilmesi pek mümkün değildir. Yetki paylaşımından kaygınız yok ise, bu denetimlerin konularıyla ilgili sivil yapılara açılması, aday konumunda iken söylenildiği gibi, 'katılımcı yönetim' anlayışına denk düşer sanıyorum.
Sorunsuz ve sağlıklı bir yaşam dilerim. 

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol