UYKUSUZ GECE

Zaman kimi kuşkanadında, kimi yerinde sayar durur, böyle zamanlarımda imdadıma koşan yine kalemim olur.
Akşam yine davetsiz düşüncelerimin istilasına uğradım, her kez tatlı uykularınsa sanki bir ben uyanık.
Gecenin zifiri karanlığında tek tük ışıldayan pencereler biz de buradayız der gibi çektiler düşünmelerimi kendilerine. Karanlık gecelerde ışık insanların umudu olsa da daima o ışıkların ardına
Sevişenler mi, çekişenler mi, ağlayanlar mı, gülenler mi, doğanlar mı, ölenler mi vardı acaba?
Işıklı kapalı bir kutuyu anımsatıyor gecenin karanlığında pencereler.
Rahmetli büyük üstat Hazım Hikmet'in dizeleri gelip diziliyorlar boğazıma.
"Memleket mi yıldızlar mı gençliğim mi daha uzak, kayınların arasında bir pencere sarı sıcak"
Demek insanlar karanlıklarda kalınca en ufacık bir ışık bile sarı sıcak hale dönüşebiliyor.
Biz Cumhuriyet çocukları olarak bu konularda biraz daha şanslıyız eski kuşaklardan.
Kanla, canla kazanılan Cumhuriyetimizin için tek görevimiz ilkelerini korumak olsa da, bu konu da ne kadar başarılı olup olmadığımız da tartışılır.
Oysa Türkiye Cumhuriyetinin evladı olan herkesin görevidir, din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin bize hediye edilen bu yüce değerlere sahip çıkmak..
Zaten Cumhuriyet savaşını da böyle tek yumruk, tek yürek olarak kazanmadık mı?
Farklı düşüncelere gerek yoktur çünkü dünyada başka Türkiye de yoktur.
Birimiz hepimiz, hepimiz bu vatan için var olmalıyız.
Savaşlara, silahlara ne gerek var?
Kalemlerimin ucundaki beyinlerle de savaşabiliriz diye düşünürken, uzayan gölgelerde kısalmaya başladı mesafelerin görüşü, karanlık veda etti edecek geceye ve biraz sonra sabahı sunacak hepimize pırıl, pırıl yıldızların sönüşü.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol