Trakyalı bayanların yok olmayan kültürü

Güneşli güzel günlerden faydalanarak, evdeki tüm baş yastıklarını söken bayanlar, içlerini ve kılıflarını yıkadılar. Eskiyen kılıfların yerine yeni kılıflar dikiyorlar… Yünleri 5-6 günde ancak tam olarak kurutabilmişler. Bugün de çırptılar, diktiler ve doldurdular.
Yünleri çırparkenki hallerini görmeliydiniz, tam bir Balkan kadını her taraftan yünler sarkmış bir şekilde işlerini en iyi şekilde ihya ediyorlardı. Unutulmaya yüz tutmuş geleneklerin hala yaşatıldığı Trakya da kadınlarımız eskiden kalan adetleri büyük bir titizlikte devam ettiriyorlar. Bunun en büyük sebebi ise, akıllarda şimdiki nesilde yapılanların yetersiz kalacağı düşüncesi var…
Koyunların kırkılmasından sonra elde edilen yünler, suyla temizlenme evresinden geçtikten sonra, belirli yerlerde kurutularak dövülüyor. Bu sıcak havalarda gölge bir yerde yıkayıp kuruttuğu yünleri şimdilerde ayrıştırarak hazırlayan Selver Ergi, "Küçüklüğümüzü köyde geçirerek öğrendiğimiz bu işi, uzun yıllardır yapıyoruz.
Küçüklüğümde koyunculuk nedeniyle, bizim sülalenin evinde bol bol yün yatak vardır. Sülaleden dolayı bizim ev de bu bolluktan nasibini almıştır.
Annemin sayesinde öğrendiğim bu iş bana bir meslek gibi kaldı. Benim de birkaç yüklük dolusu yün yatak, yorgan, yastık ve minderim var. Yün yatak gibisi var mı? Evladiyelik sayılır.
Kışın insanı hemen ısıtır, yazın da terletmez. Yün yatakta yatanlar kolay kolay romatizma denen hastalığı yaşamazlar, belleri de tutulmaz…
"Ama elyaflar çıktı, bu gelenek unutulur oldu
Şimdiler bakıyoruz ki, geçmişte yün dolu minderlerin, yastıkların, yorganların hayatımızda olduğu unutulmuş, yerini yeni moda olan sentetik elyaflar almış.
Bu durumda sağlık bozulmaya başladı. Artık günümüzde bu tatlı zahmete katlanmak istemeyen kadınlarımız, her yerde bulunabilen ucuz ama sağlıksız elyafları bulabiliyorlar.
"Koyunların kırkılmasını dört gözle beklerdik"
Çocukluğum ve gençliğimde unutamayacağım olaylardan biridir koyunların kırkılması, kışlalarda büyük bir titizlikle yetiştirdiğimiz koyunların zamanla çoğalan yünleri sırasıyla koyun kırkma makası ile kırkılır. Koyunlardan toplanan yünler bir araya getirir, çuvala koyardık. Daha sonra topladığımız bu yünleri, dere kenarına inip hepsini kıyıda sererek yıkardık. Tabi şimdi ki zamanda o kadar fazla yapmadığımız için, evimizin balkonlarında yünlerimizi yıkıyoruz.
"Bakımı nasıl olur?"
Böyle bir durumda küveti soğuk suyla doldurun ve yorganı suya batırıp 1-2 saat bekletin. Daha sonra yünlü kumaşlar için üretilen deterjandan (normal deterjan da kullanabilirsiniz) 1, 1,5 çay bardağı kadarını küvete atıp iyice köpürtün. Yıkama işlemi sırasında yorganı deterjanlı suda çevirebilirsiniz. Yorganın iyice yıkandıktan sonra küveti boşaltın ve suyla tekrar doldurup iyice durulayın.
Eğer deterjan artığı kalırsa alerjiye neden olabilir. Kurutmak için yorganı sermek, suyun tek tarafta toplanması önler ve yorganın eşit olarak kurumasını sağlar.
Eğer serecek bir yeriniz yoksa çamaşırlığın üzerine yayabilirsiniz.
Yorganı küvetten çıkardığınızda çok fazla sıkmayın, sadece kuruturken suyun damlamaması için fazla suyunu alın. Yorganı yatağa sermeden önce küflenmemesi ve nem kokmaması için yünlerin iyice kuruduğundan emin olun. Yünleri belirli zamanlarda mutlaka havalandırın, içinde bakteri tarzı mikropların yaşamasına izin vermeyin.
"Bu bir gelenektir, unutulmamalıdır"
Eminim ki eski insanlar bu tür örneklere rastlamışlardır. Bu bizim özümüzdür. Sonuç olarak kendimiz yaptığımız için, içinde ne olduğunu bildiğimiz, zararsız şeyler kullanıyoruz.
Hem patrik hem kolay yapımı ile piyasada satılan ürünlerden oldukça kullanışlıdırlar. Bizler bu kültürü hiç sıkılmadan mevsimi geldiğinde kaldığımız yerden devam ettireceğiz" dedi.
Görülüyor ki Trakya Bölgesi her konusu ile bambaşka bir yer. İnsanlarının manevi değerlerin üzerinde oldukça hassas olduğu bu yörede kadınlar, şu aralar diğer işlerini bir kenara bırakıp, meydana çıkardıkları yünleri bir bir minderlere, yastıklara ve yorganlara dolduruyorlar.
Unutulmaya yüz tutmuş geleneği en güzel şekliyle devam ettiriyorlar…