Tarkan’ın Kırklarelili perküsyonisti ile özel röportaj (Bölüm 2)

Kırklareli’nin yetiştirdiği önemli müzik adamlarından ve aynı zamanda Tarkan’ın ekibinde perküsyonist olarak yeralan Tunç Çakır, teknoloji ile sanatın artık birlikte ilerlediğini, ancak endüstride dayatılan bazı kurallar nedeniyle sanatın ve sanatçının kısıtlandığını dile getirdi. Popüler olan şeyin her zaman iyiyi ya da kötüyü göstermediğini kaydeden Çakır, bütün olayın güzel ses çıkarmak olduğunu söyleyerek, arkadan gelen ve bu yolda ilerlemek isteyen gençlere şu tavsiyeyi verdi: “Günde en az 10 saatinizi müziğe adayın.”

Kırklarelili müzik adamı Tunç Çakır ile yaptığımız özel röportaj bugün de devam ediyor. Kırklareli’nden yetişmiş diğer ünlü sanatçılarla olan diyaloğunu sorduğumuz Çakır; “Nedim Nalbantoğlu' nu tanıyorum. Birkaç kez Okay Temiz ile konser yapmıştık. Göksel Baktagir'i sadece isim olarak tanıyorum. Daha önce hiç tanışmadım kendisiyle. Burhan Öcal’ı da birkaç konser sonrası kuliste ziyaret etmiştim. Bir kere de yine Aşkın Arsunan ile Nişantaşı Niş'te çaldığımız bir gece bizi dinlemeye gelmişti. Aşkın abi onu sahneye davet etmişti. Sahnede bir Jam Session oldu o gece. Böyle bir anım var” dedi.
Açıklamalarında Türk müziğinin geldiği nokta, 90’lı yıllara olan özlem, Türk müziğini nasıl bir geleceğin beklediğini de değerlendiren Tun Çakır şunları söyledi:
“Endüstride dayatılan bazı kurallar sanatı ve sanatçıyı kısıtlıyor”
“Bence sanat gitgide teknoloji ile birlikte buluşuyor ve artık bir şeyler beraber ilerliyor. Müziğin pek tükeneceğini düşünmüyorum. En azından yakın gelecekte. Endüstride dayatılan bazı kurallar, formlar ve piyasanın gittiği bu tekelleşme durumunun, daha büyük dağıtımcı ve plak şirketlerinin diğer ufak şirketleri satın almasının, bence müziği, sanatı ve sanatçıları gerçekten kısıtladığını düşünüyorum. İnsanların yeni müziklere kesinlikle daha geç-zor alıştığı ve bir şeyi öğrendikten bir müziğe alıştıktan sonra yeni şeyleri daha zor kabul ettiğini söylebiliriz. Teknoloji sadece müziğin üretilmesine katkı sağlamadı. Her türlü bilgi ve müziğe de hızlıca ulaşabilmemizi sağladı. Artık İngiltere’de evinde müzik yapan bir müzisyene ulaşmak, müziğini dinlemek, müziği hakkında bazı şeyleri nasıl yaptığını konuşabilmek, hemen iletişime geçebilmek gibi şeyler mümkün. Bu iletişim kesinlikle müziğin ve sanatın çeşitlemesine yol açtı.”
“İyi ve kötü ayırt
edilemez bir hal aldı”
Müzikteki değişimin faydalı yanları olduğu gibi negatif taraflarının da ortaya çıktığını belirten Çakır;

“Müzik yapmak kolaylaştığı gibi artık herkes her yere, her odaya ‘stüdyo’ diyebilir oldu. Her kayıda ‘albüm’ diyebilir oldu. Birşeylerin rahat editlenip yürütülmesi avantaj iken, şarkı söyleyemeyen, enstrüman çalamayan insanların albüm sahibi olmasına neden oldu. Bugün belki de bir sürü müzisyenin arasından sıyrılmak, bu işten para kazanmaya, hayatını bu işten geçindirebilme durumunu sağlamak artık kesinlikle daha zor. İyi ve kötü ayırt edilemez bir hal aldı. Presetler, loop’lar, plug in’ler, kolay kullanım ve tüketime endekslenmiş bu kapital sistem, düşük kaliteli alet edavatların üretimlerinin gitgide artması... Konuşulacak bir sürü şey var” ifadesinde bulundu. İnternette faydalı bilgi olduğu gibi yanlış bilginin de çok yeraldığını söyleyen Çakır, yolundan kaybolmadan ilerlemenin zorluğuna değindi ve şöyle devam etti:
“Uyum sağlamak ve denge kurmak gerekiyor”
“Teknoloji ile birlikte yıllar içinde tüketim, arz, talep, pazar, müzik, müziğe ulaşma ve dinleme şeklimiz değişti. Devam edebilmek için sanırım bir taraftan da bu duruma birazda uyum sağlayabilmek gerekiyor. Denge kurmak gerekiyor. Popüler müzik ile alternatif müzik olarak adlandırılan müzik türleri arasında bu ince çizgi neye göre ve nerede duruyor acaba? Ben bu kategorilendirmenin dünyaya da baktığımda biraz yanlış yapıldığını düşünüyorum. Deneysel veya iddialı yeni fikirler içeren müziklerin, alternatif ya da
pop dediğimiz popüler bir müzik olsun tarzı ya da nerede durduğu hiç farketmez; daha çok ,müziği, düşünceyi geliştirdiğini, yeni kapılar açtığını düşünüyorum.”
“Sanatçı yaşadığı
coğrafyanın etkilerini yansıtır”
“Türk müziği Dünya’da sizce ne konumda? Altyapıda hep, darbuka, ud ve oryantal ezgileri kullanma kaygısı var? Bu kaygı neden var? Bunlar olmadan Dünya’ya açılamaz mıyız?” şeklindeki sorumuz üzerine ünlü müzisyen; “Sanatçı sanatına yaşadığı çoğrafyanın etkilerini yansıtır. Bu ister istemez olan bir şey. Yurt dışına bir ülkeye gittiğinizde ya o ülkenin kültürünü, müziğini çok iyi icra etmeniz gerekir, ya da kendi kültür ve müziğinizi iyi icra etmeniz, ondan birşeyler katmanız, göstermeniz beklenir. Böyle özetleyebilirim” cevabını verdi.
Tunç Çakır; “Metalciler rockçıları popüler kültüre kanalize oldukları için sevmiyor, rockçılar pop müzik yapanları sürekli elektronik altyapı kullandıkları için eleştiriyor. Türkiye’de müzik çeşitleri arasında neden hep bir mesafe var? Ana sorun nedir?” sorumuzu ise şu cümlelerle cevapladı:
“Bütün olay güzel
ses çıkarmak”
“Popüler olan şey ülkede sadece çoğunluğun seçtiği dinlediği şeyi gösteriyor. Bu durum iyiyi kötüyü her zaman göstermez. Elektronik müzikte de altyapı kullanıldığı için yeniliklere kapalı olmak burada problem. Nelerin, neden, ne sebeple, nasıl yapıldığını anlamadan eleştirme durumu… Elektronik müzik yapmak için sound designer olmanız gerekiyor. Bir açıdan bence müzisyenlerin sound designer ların dilini ve ne yaptıklarını anlamadıkları, kabul etmedikleri gibi bir gerçekte var. Bunu müzik olarak görmemek ya da ‘tam olarak enstrüman çalmıyorsunuz’ fikriyle yaklaşmak… Hepsi çok yanlış. Tabiiki de iyi ve kötü örnekleri de var ama, böyle acımasızca eleştirmek çok yanlış. İşin sonunda aslında bütün olay güzel ses çıkarmak. Bunun dışında herkes için zevktir,herhangi bir müziği sever sevmez. Bunu anlayabilirim, saygı duyarım.”
“Günde 10 saatini müziğe adamak”
Röportajımızın sonunda Kırklareli’nde müzikle ilgilenen genç arkadaşlara tavsiyeler de veren Çakır; “Çok müzik dinlemek, çok çeşitli müzik dinlemek ve anlamaya çalışmak, çok müzik çalmak, gerçekten enstrüman başında çok çalmak. Mümkünse günde 10 saatlerini müziğe adamak. Ancak böyle çok tekrar ederek, çok çalarak, çok uğraşıp, vakit geçirip, tecrübe edinerek iyi bir noktaya varılıyor” şeklinde konuştu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol