TÜRKAN BEBEK

25 Aralık 1984 yılında Bulgaristan'da asimilasyon zamanlarında,  Bulgar askerleri tarafından annesinin kucağında vurulan Türkan bebeği anma töreni yine 25 Aralık 2013 yılında Edirne'de törenle anıldı.
Törende Edirne valisi Sayın Hasan Duruver, Belediye Başkanı Sayın Hamdi Sedefçi, Trakya Üniversitesi Rektörü Profesör Dr. Sayın Yener Dönük, Trakya Balkanlar Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı çok değerli hanımefendi sevgili Dr. Esma Gündoğdu'nun katkılarıyla Bir anma töreni daha gerçekleşti.
Törende konuşma yapan Edirne valisi Sayın Hasan Duruer, Balkanların Türk ismi değil, Balkanların Türk olduğunu hatırlattılar.
Osmanlının Balkan yolculuğu sıralarında 600 yıl boyunca oralarda hüküm sürdüğünü ve hiçbir azınlığın burnu bile kanamadan kardeşçe yaşamalarına rağmen, 1912 yıllarında Osmanlı zevale uğrayınca Balkan savaşlarıyla birlikte, değer verdiğimiz ülkelerin ihanetlerini de gördük diye konuştular.
Akabinde, Türkan bebeğe yazılan şiirler okundu öğrenciler tarafından ve anıtın üstünde bir dörtlük;
"BALKAN RÜZGÂRLARINDA
BİR KURŞUN
DALGALANDIRDI SOYUMU,
ŞİMDİ ADIM ÖZGÜRLÜK."
Diyen sevgili arkadaşım edebiyat hocası Halil Türkan bey'e de teşekkür etmeden geçemeyeceğim. Kimi duygular anlatılmaz sadece yaşanır, onlar ise hiç yaşamadan anlattılar.
Bulgaristan'ın ve Türkiye'nin dört bir yanından akın, akın insan selleri ellerinde kırmızı karanfillerle, gözlerinde yaşlarla Türkan bebeğin anısına koştular.
Ayrıca birileri vardı ki başkent Sofya'dan ayağının tozuyla, ne kadar çok beklendiklerini bilircesine açlığına susuzluğuna aldırmadan aramıza katıldılar. Hak ve Özgürlükler Hareketi partisi Başkan yardımcısı çok değerli kocaman yürekli sevgili Dobriç milletvekilimiz Sayın Ruşen Rıza ve Bulgaristan Savunma Bakanı yardımcısı Mustafa Karadayı.
Kırcali Belediye Başkanı Sayın Hasan Aziz, aramızda olarak bizlere güç verdiler.
Ne kadar uzun yıllar geçse de üstünden, o acı günlerin acısı yeniden yaşandı gözümüzde gönlümüzde.
Demokrasi adına verilen şehitlerimiz gelip karşımıza dizildiler, bu günler için canlarını verenler hayatta kalanlar olduklarını hatırlattılar.
Bizler o yaralı, bereli günlerin bağrından çıkıp gelenler kalbimizin vuruşlarında hisset sekte çoktan sarılmış bu yaraları, 18-20 yaşlarında olan kardeşlerimiz bilmezler o günlerden buralara nasıl gelindi.
Özgürlük altın tepside sunulmadı bizlere, kan verdik, can verdik, öyle kavuştuk ona. Doğduğumuz topraklardan kovularak, parça, parça koparak var olmaktı bizleri ayakta tutan
Ve sonunda; acımızı sevincimizi paylaşan, umutlarımızın, onurumuzun arkasında çelik kale gibi duran, kaybettiklerimizi bizlere yeniden sunan, ana dilimizi koruyan, yarınlarımızın mimarı olan, nice Türkan bebeklerin davasını savunan HAK VE ÖZGÜRLÜK olduğunu unutmadık unutturmayacağız dünyanın sonuna kadar.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol