TRAKYA'DA EKABİR ÇİFTLİKLERE DOĞRU

Trakya Avrupa'da ilginç bir coğrafya bölgesidir. Tarih boyunca dostun, düşmanın, çalışanın çalışmayanın ilgisini görmüş ve çok da savaşlara sahne olmuştur. Osmanlılar 1350'li yıllarda Trakya'yı aldıklarında burası Bizanslılar'ın elindeydi. Daha önce Traklar'ın, Romalılar'ın, Eski Yunanlılar'ındı. Tabii tarihsel süreç içerisinde birçok defa da işgaller yaşamıştır. Tarihin GEÇİŞ YOLU olması bu coğrafya bölgesinin ayrı bir özelliğini oluşturmuştur.
Yunanistan, Bulgaristan Trakya Bölgeleri'ni kenarda tutarsak Türkiye Trakyası yani Doğu Trakya hep tarım ve hayvancılık alanı olarak kullanılmıştır. Çünkü toprakları bereketlidir, ürün yetiştirmeye iklim müsaittir. Trakya'nın bu özelliği Roma'ya olduğu kadar Roma'dan sonraki devletlere, mesela Bizans'a, Osmanlılar'a tarım alanı olarak ürün yetiştirmiştir. Bu ülkelerin sarayları, ekabirleri yani önde gelenleri, soyluları, imtiyazlıları tümü ile Trakya'dan beslenmişlerdir. Ergene bugün Trakya'nın kanalizasyonudur ama geçmişte burasını elinde bulunduranlar ürün ambarı idi, sayfiye yeri idi. Bahçeler, büyük başaklı buğday tarlaları, çayırları ve bunlara bağlı olarak ormanları ile av ve yaban hayatı çekiciydi. Arazi Trakya'nın soyluları, yöneticileri, imtiyazlı kesimleri tarafından paylaşılmıştı. BÜYÜK ÇİFTLİKLER meydana getirilmişti. Özellikle Osmanlılar'da Sultanlar, büyük ve zengin kesimler çiftlik sahibi idiler. TOPRAK AĞALI-TOPRAK ZENGİNLİĞİ dillere destandı. Tabii ona göre de hayvancılık, gıda sanayi yaygındı. Roma, Bizans ve Osmanlı at yetiştiricileri için Trakya olağanüstü ilgi merkezi idi, Süvari Birlikleri buradan besleniyordu. Bu yerlere "ORDU ÇAYIRLARI" deniyordu. Bugün bu sulak alanlar pek kalmamıştır. Ama hala tapu kayıtlarında bu yerlerin özellikleri bellidir.
Trakya Osmanlılar zamanında Padişahlar, Üst Tabaka Yöneticiler tarafından ARPALIK olarak kullanılmış, arazi belli nüfuslu kişilerin elinde toplanmıştı. Savaşlarda başarı gösterenler, devlet yönetiminde nüfuz sahibi olanlar Sultanlar'ın bahşişi ile sevindiriliyorlardı. Bu imtiyazları korumak ve bütünü ile ailenin geleceğine bağlamak için Vakıflar tesis ediliyordu. Mesela bugün bu Büyük Çiftlikler üzerinde büyük yerleşim meydana gelmiş olduğu için yerler sahiplerin adları ile söylenmektedir. Örneğin, İstanbul Bakırköy Enver Paşa’nın eşi, Saray Kızı Naciye Sultan'ın Çiftliği olarak söylenmektedir. İstanbul Merter Yöresi Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerinden MERTER'İN YERİ olarak söylenmektedir. Bunlardan başka ünlülerin ünlü çiftlikleri vardır. İttihatçı Prens Sabahattin Saray ailesindendir ve İstanbul'da binlerce dönüm arazinin sahibidir.Pren Sabahhattin bir düşünürdür ve TÜRKİYE NASIL KURTARILABİLİR adlı kitabın sahibidir. Bu çiftlikler nasıl meydana gelmiş ve nasıl sahiplerinin eline geçmiştir. "TOPRAK AĞALIĞININ KÖKENİ" adlı kitabı okumak gerekir. 17 bin dönümlük SARIMSAKLI ÇİFTLİĞİ Osmanlılar zamanında kimindi? Kanuni Sultan Süleyman'ın damadı Rüstem Paşa'nın sayısız çiftliklerinden biri de Karıştıran'dı.
Osmanlı Devlet Hayatı'na rüşveti sokmakla şöhrete ulaşmış bulunan bu Hırvat Dönmesi sadrazam bu yerleri, sayısız mal varlığını nasıl elde etmiştir? Bugün Trakya'da arazi el değiştirmektedir. Birçok söylemler vardır bu değişim üzerine. Yoksa yoksullaşan insanlar arazilerini elden çıkarmak zorunda mı kalmışlardır? Araştırmak gerekir. Türkiye'de MAL CANIN YONGASI diye insanlar tarlalarını satmaktadır. Satanlar çiftçilikten köyden kopmaktadırlar. Bu değişimin adını koymak gerekir. Yoksa bu normal ve doğal bir şey midir?

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Size katılıyorum Hocam