ŞİRK VE KÜFÜR NEDİR, KÜFRE DÜŞEN NE YAPMALI?

Bu hafta Allahü Teala kısmet ederse sizlere biz kullar için en büyük tehlikeden bahsetmek istiyorum, sonrasında da çok önemli birkaç soruyu cevaplayacağız inşaAllah.
Şirk, Allahü teâlâya ortak yapmak, benzetmek demektir. Benzeten kimseye müşrik denir. Küfrün çeşitleri vardır. Hepsinin en kötüsü, en büyüğü şirktir. Bir şeyin her çeşidini bildirmek için, genelde, bunların en büyüğü söylenir. Bunun için, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerde bildirilen şirk, her cins küfür demektir.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allahü teâlâ, şirki [her çeşit küfrü] asla affetmez ve şirkten başka olan [büyük küçük bütün] günahları dilerse affeder.) [Nisa 48]
Bir kâfir, bir kelime-i tevhid söylemekle mümin olduğu gibi, bir mümin de, bir söz söylemekle kâfir olur. Küfre düşürücü söz kullananın imanı gider de haberi olmaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Öyle bir zaman gelir ki, kişinin imanı gider de haberi olmaz. Halbuki ondan, gömleğin çıktığı gibi, iman çıkmış olur.) [Deylemi]
Küfre düşenin bütün ibadetlerinin sevapları yok olur, tövbe ederse, geri gelmez, ayrıca, nikâhını da yenilemesi gerekir. Tövbe etmek için, yalnız Kelime-i şehadet söylemeleri kâfi değildir. Küfre sebep olan o şeyden de tövbe etmeleri gerekir. Küfre düştüğü şeyleri bilmiyorsa, "bilip bilmediğim bütün küfür söz ve işlerden tövbe ettim" demesi yeterlidir.
Berika ve Hadika'da ve Mecmaul-enhür'de diyor ki:
"Erkek veya kadın, bir Müslüman, âlimlerin söz birliği ile küfre sebep olacağını bildirdikleri bir sözün veya işin küfre sebep olduğunu bilerek, amden [yani tehdit edilmeden, istekle] veya başkalarını güldürmek için söyler, yaparsa, manasını düşünmese dahi, imanı gider. Mürted olur. Buna Küfr-i inadi denir. Eğer bunun küfre sebep olduğunu bilmeyip, amden söyler, yaparsa, yine mürted olur. Buna Küfr-i cehli denir. Çünkü, her Müslümanın, bilmesi gereken şeyleri öğrenmesi farzdır. Bilmemesi özür değil, büyük günahtır.
Küfr-i inadi ve küfr-i cehli ile mürted olanın, nikâhı bozulur. Zevcesinden vekalet alarak, iki şahit yanında veya camide cemaat ile (Tecdid-i nikâh) yapması gerekir. İkiden fazla tecdid için (Hulle) lazım olmaz. Küfre sebep olan sözü, hata ederek [yani amden olmayıp, yanılarak] veya tevilli olarak veya ikrah [tehdit] edilerek söylerse, mürted olmaz ve nikâhı bozulmaz. Küfre sebep olması, âlimler arasında ihtilaflı olan bir sözü amden söyleyen mürted olmaz ise de, bunun tövbe ve istiğfar etmesi ve tecdid-i nikâh yapması ihtiyatlı olur."
HHH
Tecdid-i iman ve nikâh duası
Nikâh tazelemek çok kolaydır. Bir erkek, hanımından vekâlet aldıktan sonra, hanımını tanıyan iki erkek şahit yanında;
"Öteden beri, nikâhlım olan hanımımı, onun tarafından vekâleten ve tarafımdan asaleten kendime nikâh ettim" derse nikâhı tazelenmiş olur.
Şu duayı da okumak iyi olur:
(Allahümme innî ürîdü en üceddidel îmâne ven nikaha tecdîden bikavli la ilahe illallah Muhammedün Resulullah.) Manası;
"Ya Rabbi, 'la ilahe illallah Muhammedün Resulullah' diyerek imanımı ve nikâhımı tazeliyorum" demektir.
Haftaya: "Küfre sebep olan söz ve işler"
* * *
Sual:  (Önce insanım sonra Müslümanım) veya (Önce Türküm, sonra Müslümanım) demek, dinimize göre doğru mudur?
CEVAP: Dinimizde ırk üstünlüğü yoktur. İslamiyet'te Müslüman olmayan kimseye kâfir denir. (Önce insanım) demek de, (Önce Türk'üm) demek gibi yanlış bir sözdür. Kur'an-ı kerimde, (Kâfirlerin hayvan gibi, hattâ daha aşağı) olduğu bildiriliyor. Hayvandan aşağı olanla, Müslüman hiç kıyas kabul eder mi? Hiçbir şey Müslümanlıktan önceye alınamaz. Allahü teâlâ, (Müminler kardeştir) buyuruyor. (İnsanlar kardeştir)veya (Türkler kardeştir)demiyor. Müslüman Türk'le, komünist Türk nasıl kardeş olur? (İnsanlar kardeştir) sözü bundan daha yanlıştır. Bu söz dünyadaki kâfirlere yaranmak için söylenmiştir. Mezhepsiz Mevdûdî de, (Hilafet ve Saltanat) isimli kitabının 68. sayfasında, (Benim nazarımda bütün insanlar eşittir. Bizden olsun veya olmasın) diyor. Bu, masonluğa veya hümanizme uygun bir sözdür. Aslında masonlar da, hümanistler de, Müslümanlığa tahammül edemezler, ama (Bakın, biz herkesi kucaklıyoruz) intibaını vermek için inançlarını gizlemeye çalışıyorlar.

Sual:  Bir komşumuzla ailece çok iyiydik. Fakat komşu, yabancıların teşvikleriyle, dedemi işinden edip, kendisi aynı yere geçmek için, bize birçok komplo kurdu. Çok zarara uğradık. Dedem, durumu görünce, onlara karşı tavır aldı. Gizli planları açığa çıkınca, ailece geldiler, (Zaman kavga zamanı değil, kardeşlik zamanıdır) diyerek dedemle barışmak istiyorlar. Dedem de, tedbirli hareket ediyor. (Bunlar, yine bir numara yapabilirler. Bunlara acıyıp yerimizi verirsek, acınacak hâle düşeriz) diye endişe ediyor. Çünkü hâlâ, ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar. Bunlarla barışmakta dinen bir mahzur var mıdır?
CEVAP: Barışmanın mahzuru olmaz. Ancak teyakkuzda bulunmak şarttır. Mümin, tedbiri elden bırakmamalı, yeni komplolara kurban gitmemelidir. Şuurlu mümin, başına gelen olaydan ders alır, ikinci defa aynı hataya düşmez. Bu konuda bir Hadis-i Şerif:
(Mümin, bir delikten iki defa ısırılmaz.) [Buhârî, Müslim]

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. allah razı olsun