Sebeplerin Sonuçlarını Yaşıyoruz

Evet Sayın Okurlarım… Hayvancılık gibi zor bir mesleğin sahibi kardeşlerim…
Önce 2019 yılının ülkemize ve dünyaya barış, huzur, mutluluk ve bol bereket getirmesi dileğiyle, yeni yılınızı kutluyor ve istediğiniz her şeyin gönlünüzce olmasını temenni ediyorum.
Ben de kendi kendime hem özeleştiri, hem de araştırma yapıyorum. Hayvancılığın uzmanları ve köylülerimiz ile yaptığım araştırmalarda “İlimizde hayvancılık nasıl eskisi gibi cazibe merkezine dönüşür” diye soruyorum. Dedik ya; “Çıkmadık canda umut vardır.” Herkesten aldığım cevap; “Hayvancılık sahipsiz kaldı. Kendimiz yaşlandık ve yorulduk. En önemlisi de çoban ve sığırtmaç bulamıyoruz. Girdilerimiz pahalı, karkas et kesim fiyatı düşük, süt ucuz, em pahalı. İşletmelerimizi yenileyemediğimiz için çocuklarımızı ahıra sokamıyor ve yanımızda tutamıyoruz. İyi yönetilemediği için borç yükü ile batıp, üyelerine borç bırakarak kapanan kooperatifler gençlerimize kötü örnek oldular.”
Köyde kalan gençlerimiz evlenemiyorlar. Ben kendi köyümden biliyorum. Her gün İstanbul’a iki otobüs kalkıyordu. Gidenler de gelmiyordu. 600 nüfuslu Akören (Avren) köyü 10.000 küçükbaş, 1000’e yakın büyükbaş hayvan bakıyordu. Şimdi 60 nüfus kaldı. Hayvan da 600 civarı küçükbaş, 150-200 civarı büyükbaş. Büyük sorunlarımız var. Biz yetkililere ulaşamıyoruz. Bağlı olduğumuz Birliklerin sorunlarımızı yetkililere önem arz eden konuları gerektiği hassasiyette anlatılamadığını söylüyorlar. Yaşanan olumsuzlukları da sebebin sonuçları olarak görüyorlar. En büyük sıkıntı da hayvancılığı bırakanın yerine, oğlu veya bir başkası gelmiyor. Mevut olan hayvancılar da çeşitli nedenlerden dolayı kendilerini yenileyecek durumda değiller. Çizgi üstündeler. Her an küçük bir olumsuzluktan bırakabilecek gibiler. Çok şükür yeni Tarım ve Orman Bakanımız, Sayın Pakdemirli de, bu durumu gördüler. Problem yukarıda yazdıklarım, ama bizim üretmemiz lazım. Çok şükür ülkemiz 80 milyon. Yani hayvancılık yapacak meraklı yatırımcılarımı ve gençlerimiz var. Şimdi bu krizden fırsat çıkarma zamanı.
Et ve süt ürünleri temel gıdalarımızın olmazsa olmazıdır. Şimdi yukarıdaki ilimiz gerçeğinden yola çıkarsak, biz 1990’lı yıllarda o günün koşullarına göre eski Tarım İl Müdürümüz Halil Karacabay ve ayrılmaz ikili olarak bildiğimiz arkadaşı, Allah rahmet eylesin, nur içinde yatsın, İl Müdür Yardımcısı; Fevzi Topal ve halen saygı ve sevgiyle tecrübelerinden yararlandığım, ilimizde ikamet eden eski Proje Şube Müdürü Hasan Temel ve ekibindeki Ziraat Teknikerleri Necdet Göç, Mehmet Balcı, Mehmet Üstüntaş, Veteriner Hekimlerimiz; Veteriner Sağlık Şube Müdürü Celal Çetin, Erol Ataç, Şerafettin Uçar, Mustafa Karataş, Gıda Mühendislerimiz; Memiş Uçar, Ayfer Kayhan önderliğinde, önce 1992 yılında Siyah Alaca Sığır Yetiştiricileri Derneğini, 1995 yılında da Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliğini kurduk. Sütlerimizi işleyecek mandıraları kurduk. Doğal hayvancılık yaparak, süt ve ürünlerini halkımıza yedirdik. Şimdi arayıp da bulan varsa bana da söylesin…
Bize öndelik yapanların isimlerini özellikle yazdım ve halen fikirlerinden ve tecrübelerinden yararlanabileceğimize inanıyorum. Bin bir emekle çok zor şartlar altında kurduğumuz yerel mandıraları, “Avrupa Birliği Uyum Yasaları” adı altında, Tarım İl Müdür yetkilileri, kraldan kralcı olarak işletme onay belgesi vermeyerek mandıralarımızı kapattılar. Avrupa’da ve dünyada doğal üretim yapan mandıraların özel olarak devlet tarafından desteklenirken, bizim ilimizde de özel olarak kapatıldığını biliyorum, yaşadım. Dedik ya; İlimiz, liyakat sahibi olmayan yetkililerin verdiği kararlar yüzünden çiftlik ve mandıra mezarlığı oldu. Bunlar bizim milli servetimiz değil miydi? Bugün en küçük mandıra 150-200 bin TL’ye kurulamaz. Yukarıda yazdıklarımdan hayvancılıkla ilgili her kurumun kendisini sorgulaması gerektiğini düşünüyorum. Ve iki başlıkla tekrar ilimizin var olan ormanlarımızı kullanarak, doğal süt ve et üreten cazibe merkezi haline getirebileceğimize inanıyorum.
- Yatırımcılarımızı gerçek manada yönlendirerek, atalarımızın hayvancılık yaptığı yerlere, orman köylerine, doğal üretim merkezlerine, yatırım yapmalarını sağlamalıyız. Onlara önderlik etmeliyiz.
- Orman köylerimizde hayvancılığı da iyi bilenlerin de içinde olduğu (Herkesin değil, yapabilecek ve birbirine güvenebilecek) liyakat sahibi kişiler ve gençlerimizin Birlikte Hayvancılık modeliyle organize ederek köy kenarı ve orman bitişiğindeki uygun alanlarda, basit ama kış gerçeğine uygun ahır ve barınak modern bir sağımhane, süt ve mamullerini işleyebilecek bir mandırada doğal süt ve ürünlerini üretebilecek projelerini yaparak, faaliyete geçirebilmek için ısrarla tekrar ilimizde “Hayvancılık Çalıştayı yapalım” diyorum.
Sayın okurlarım, sevgili hayvancı kardeşlerim… Bu hafta da köşemizi doldurduk. Yorumlarınızı ve sorunlarınızı yazılı olarak bizlere iletip, katkıda bulunacağınızı düşünüyor, sağlık, mutluluk ve bol bereketle kalın diyorum.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Güzel bir köşe yazısıbeğenerek takip ediyoruz.