SON SAPAK

Belki Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli seçiminin öncesindeyiz ve "Seçimden Önce Son Sapak"tayız.
Sağ'a dönüş var.
Sol'a da.
Doğru gidersek nereye gittiğimizi hepimiz biliyoruz.
Bodoslama çünkü.
"Uçurum".
Sağ'a dönersek, Atatürk'ten sonraki 77 yılın güzergâhını bilmeyen var mı?
Bu güzergâh bizi bugünkü çatağa getirdi.
Usta politikacı Cindoruk bile itiraf etti: "Bugünlerin müsebbibi -sahibi, hazırlayıcısı- biziz!" dedi.
Son yıllar Demirel bile CHP'ye oy veriyormuş duyduğumuza göre.
Adam gibi pabucun el yaktığını, can yaktığını o da anladı.
Güttükleri politikalarla ülke buralara dayandıktan sonra nadim oldular, itirafa başladılar ama…
Çok zora girdik.
Gerçekten, işin şaka götürür tarafı kalmadı.
Zerre kadar tolerans şansımız kalmadı.
Ufak tefek partilerin bünyesinde ve peşinde macera arayan arkadaşlar…
Kafdağı'nın arkasında, kırk kelleli ejderhanın boğazından lokma aşırmanın hayali içindeler de…
Çölde bülbül öter mi?
Tarımda Avrupa'nın fersah fersah gerisinde kaldığımız gerçeği acı acı yüzümüze çarpıyor.
Çocukluk ve gençlik yıllarımızda ülkemiz Avrupa'nın sanayi yapılanımının çok gerisindeydi.
O yüzden insanlarımız, ailesini, ocağını, anasını, babasını, eşini, evladını, hısımını, akrabasını, köyündeki kurulu düzenini terk edip uzak gurbetlere çıkmıştı.
Çünkü Avrupa, sanayide bizden çok çok önde, akıl almayacak, hesap edilemeyecek kadar ileriydi.
Sanayide ama.
Çocukluğumuzda bir terane vardı: "Gıda, tarım, hayvancılık alanında, Dünyanın, kendi kendine yeten yedi ülkesinden birisiyiz!"
Sevinirdik.
Bunu nimet bilirdik.
Sanayide de, elli yıl sonra Almanya'yı, yüz elli yıl sonra da Amerika'yı yakalayacağımızı filan hayal ederdik.
Yıl 2015.
Sanayide halâ nal topluyoruz da…
Samanı ve patatesi de dışarıdan almaya başladık.
Üzülmemiz, utanmamız, yerin dibine girmemiz gerekiyor kahrımızdan, utancımızdan.
Buğday üretiminde dünyanın bir numarası olacağımız yerde, buğdayı dışarıdan almak…
Domates fidesini, biber tohumunu, kavunun karpuzun çekirdeğini dışarıdan almak…
Ne demek?
Üstüne üstlük, günümüzde Atatürkçü Türkiye Cumhuriyeti'ni riske attık.
Durma boğuşuyoruz.
Boğuluyoruz.
Aman…
Son sapak önümüzde, üç-dört gün sonra.
Dikkat.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. bu kadar ülkemizi ve dünyayı yanlış okuyan birisi hala var mı? bir tek gösterge söyleyin 2002 den daha kötü olsun. siz hala marksizim ve diyalektik peşindesiniz değil mi? kırklareli'nin en büyük prolemlerinden biri arabaları koyacak yer yok.